Bugüne kadar müzik mekanları genel olarak eğlence yerleri ve dolayısıyla imar kanunu kapsamında ticari işletmeler olarak tanımlanmıştır. Buna, „Gürültüden Korunma Teknik Talimatları“ (TA Lärm) uyarınca gürültüden korunmaya yönelik katı gereklilikler eşlik etmektedir – bunların çoğu haklı, diğerleri ise tartışmaya değerdir. TA Lärm’de yapılacak değişiklik, müzik kulüplerini de içeren kentsel kültürel alanlar için uygun ve dengeli düzenlemelerin tartışılması için kullanılmalıdır.
Alman Müzik Konseyi Genel Sekreteri Profesör Christian Höppner şunları söyledi: „Müzik kulüpleri yılda 50 milyon ziyaretçisiyle şehir merkezlerinin kültürel çeşitliliğine, çekiciliğine ve canlılığına önemli bir katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, kent sakinlerinin gürültüye karşı etkin koruma konusundaki haklı çıkarları ile kulüp sahnesinin sanat formuna borçlu olduğu gereklilikleri uzlaştırmak sivil toplum ve siyasetin ortak görevidir. Bunun için – spor yoluyla ‚gürültü‘ alanında benzer şekilde yapıldığı gibi – emisyon rehber değerleri ve aktif gürültü koruması gibi konularda sağlam temelli ve açık bir fikir alışverişi gerekmektedir. Buna ek olarak, ilgili araştırmalar kamu tarafından finanse edilen inovasyon programları aracılığıyla yoğunlaştırılmalıdır. Son olarak, artan emlak fiyatlarına rağmen gelecekte de müzik kulüpleri ve misafirleri için merkezi konumlarda uygun tesislerin mevcut olmaya devam etmesi için emlak sektörü de bu konuda sorumlu hale getirilmelidir – çünkü bu kültür biçimi kültürel kentsel gelişim için güçlü bir motordur.“
Alman Müzik Konseyi’nin bir üyesi olan LiveMusikKommission (LiveKomm), güncel bir pozisyon belgesinde müzik kulüplerinin neden kendi kültürel ses yönetmeliklerine ihtiyaç duyduklarını ayrıntılı bir şekilde ortaya koymakta ve diğer hususların yanı sıra federal bir ses koruma programı ve ses şikayetlerini çözmek için tarafsız hakem kurulları çağrısında bulunmaktadır.
Foto: DEUTSCHER MUSIKRAT e.V.