in ,

AYŞE DÜNDAR, YARATTIĞI DÜNYA İLE OKURA MERHEM OLUYOR!

Edebiyat

İlk kitabı; “Gökbilimcinin Salyangozu” öykü kitabı ile yazarlık kariyerine adım atan Ayşe Dündar, yeni kitabı; “Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!” romanıyla edebiyatseverleri içine çeken romantik ve duygu dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

Çağdaş edebiyatın en mükemmel hikâyelerini ve unutulmaz karakterlerini sayfalarına işleyen Ayşe Dündar; “Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!” kitabıyla, alışılmış dışında macera dolu fantastik bir anlatı sunmaya hazırlanıyor. Ne bilim kurgu ne de gotik edebiyatının sınırlarına hapsolan kitap, yazarın dokunuşlarıyla ikisini de aşarak; beklenmedik sona okuyucuları hazırlıyor.

Eczacılık kariyerine devam ederken, Anadolu insanını satırlarına işleyen Yaşar Kemal’in kitapları ile tanışan Ayşe Dündar, Márquez’in günlük yaşamdan çekip çıkardığı büyüleyici karakterlere, Virginia Woolf ’un anlatım diliyle bütünleşen cesaretine hayran kaldı ve okuduğu cümlelerde yazarlık hayatı filizlendi. Laboratuvarına sığmayan dünyaları satırlarına işlemeye başladığı ilk kitabı; “Gökbilimcinin Salyangozu” ile Macar Çocuktan Mektup öyküsü ve 2019 Fakir Baykurt Öykü Ödülünü alan Dündar, okuru uçsuz bucaksız bir hayal gücü evrenine davet etti.

Ödüllü yazar Ayşe Dündar, Samsun’da doğdu. İstanbul’da büyüyerek; düş kurmayı, okumayı ve hayal etmeyi öğrendi. Eczacılık fakültesinden mezun olduktan sonra işini sevgi ile yapan Dündar, ayrıca renkli dünyalara adım atmasına neden olacak; müzik, fotoğraf, heykel ve resim sanatının peşinden gitti.

Ayşe Dündar Hakkında

Ayşe Dündar; Samsun’da doğdu. İstanbul’da büyüdü. Önce düş kurmayı, ardından okumayı öğrendi. Elinde diplomasıyla Eczacılık Fa- kültesi’nin kapısından çıktığı anda, başarıyı sevdiği işi yaparak aramaya karar vermişti. Eczane açtı, insanlara yardım etme, onlara şifa verme duygusu içinde yaptığı işini çok sevdi. Bu arada müzik, heykel, resim ve fotoğraf peşinde koştu durdu. Yoruldu yorulacakken asıl aradığının, yaşamın sadeliğinde gizlenen olağanüstü durumları keşfetmek olduğunu fark etti. Reçete okumaktan yorulan gözlerini, kitap okuyarak dinlendir- di çoğu zaman. Yaşar Kemal’in Anadolu efsanelerine, Márquez’in günlük yaşamdan çekip çıkardığı büyüleyici karakterlere, Virginia Woolf ’un anlatım diliyle bütünleşen cesaretine hayran kalmaktan alamadı kendi- ni. Sonunda yazmaya başladı, laboratuvarda ilaç hazırlarken harfleri de kattı aralarına; yeni ilaçlar, yeni sözcük dizileri oluşturdu. Yeni anlam- lar yarattı. Dediğine göre daha hızlı iyileşti bunları kullanan insanlar. “Gökbilimcinin Salyangozu” adlı kitabındaki Macar Çocuktan Mektup öyküsü ile 2019 Fakir Baykurt Öykü Ödülünü aldı. Şimdi, yalnızca ilaçların değil, yazdığı öykülerle güzel sözcüklerin de şifa verdiğini anlatıyor herkese… 

“Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!”  Arka Kapak Yazısı

Bedeni sığırcık kuşları gibi uçuşan ama hiç dağılmayan bir sinek sürüsünden oluşan Sinek Adam… Bahçeleri, çiçekleri, taşları bile uyutan; Eyfel Kulesi’nin ucunu törpüleyen Uyku adındaki garip yaratık… Yardım isteyen ters dönmüş bir ateş böceği… Vapurdan inen yaşlı kadınların ağzındaki takma dişleri çalıp kaçan hırsızlar… İstanbul Oyuncak Müzesi’ndeki Rüya Kutusu… Öfkelendiğinde yüzü, şefi hastalanmış da o gün işe gelmemiş Yurttan Sesler Korosu’nun başıboş nağmelerine benzeyen Malatyalı Yusuf… Elinde yalnızlığını hissetmemek için yaptığı tahta bir güvercin tutan filozof Arhitas. 

Bitmedi! Yalnızca kuralların nefes aldığı bir evde çocuğunun farkında bile olmayan duygusuz baba… Süpü adında, sinir ağı ören bir örümceği andıran tuhaf bir temizlik hastalığına yakalanmış, dili kiralık bir ağıza benzeyen anne. 

Tek istediği, uyumak ve gözlüksüz bir dünyaya uyanabilmek olan küçük Zeynep… Anne babası ona sevgi göstersin diye her şeyini feda etmeye hazır. Zamansız adlı bir apartman ile ilk Türk tangosu Mazi  onun belleğinde kapı komşusu.

Ayşe Dündar ilk romanı “Gökbilimcinin Salyangozu” ile açtığı parlak yolda, bu kez sözcüklere hayal kurduran bir kız çocuğuyla ilerliyor. Cebine itiş kakışla dolu Sirkeci’yi koyup vapura binen ve gerçekleri kurcalaya kurcalaya insanları birer gerçeküstü varlığa dönüştüren Zeynep ile.

Zaman zaman gotik bir havada ilerleyen, zaman zaman fantastik bir maceraya dönüşen “Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!”, okuyanları hem kalbinden hem de aklından vurmaya hazır.

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Pedelec im Alltag angekommen

„Sollen wir um uns selbst oder um die Toten weinen?“