in , ,

Polis ve AFAD, Hatay’da dayanışma alanının boşaltılmasını istedi, halk tepkili

Hatay

Polis ve AFAD yetkilileri, Hatay’daki Sevgi Parkı’nda siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin oluşturduğu dayanışma alanının boşaltılmasını istedi

Polis ve AFAD yetkilileri, Hatay’daki Sevgi Parkı’nda siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin oluşturduğu dayanışma alanının boşaltılmasını istedi. ‘Güvenlik’ gerekçesiyle boşaltılmak istenen dayanışma alanındaki yurttaşlar karara tepki göstererek, alanı boşaltmayacaklarını söyledi.

Yaşanan depremlerin hemen ardından birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütü, Hatay’a giderek Sevgi Parkı’nda bir yaşam alanı oluşturdu. Kurulan dayanışma alanında depremin ilk gününden itibaren depremzede yurttaşların barınma, gıda, sağlık gibi birçok ihtiyacı karşılanıyor.

Depremin olduğu günden bu yana özelikle Hatay’da görünmeyen emniyet ve AFAD yetkilileri, bugün Sevgi Parkı’na gelerek dayanışma alanının boşaltılmasını istedi. Yetkililerin ‘güvenlik’ gerekçesiyle boşaltmak istediği alandaki yurttaşlar karara tepkilerini dile getirerek alanı boşaltmayacaklarını söyledi.

“BU PARK AFET RİSKİNDE TOPLANMA ALANI, HERHANGİ BİR GÜVENLİK ZAFİYETİ OLUŞAMAZ”

Dayanışma alanında bulunan Deniz Özçelik isimli yurttaş yaşananlara ilişkin şunları dile getirdi:

“Bugün sabah saatlerinde polis ve AFAD yetkilileri geldiler. Sevgi Parkı’nda kurduğumuz bu alanı boşaltmamızı istediler. Gerekçe olarak ise güvenlik zafiyeti oluştuğunu, çevredeki binaların yıkılma tehlikesi olduğunu ve yıkılacak binaların da bu alana zarar verebileceğini söylediler. Ancak bunun bir gerçekliği yok. Çünkü var olan Sevgi Parkı’nın alanı geniş bir yer ve burası afet riski toplanma alanı olarak geçiyor zaten. Yani herhangi bir zarar görmemiz söz konusu değil. Burada birçok siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve depremzede yurttaş var. Hep birlikte burada depremden zarar görenlerin birçok ihtiyacını karşılayabilecek bir ortam oluşturduk. Bir yaşam alanı kuruldu burada. İnsanlar burada temel ihtiyaçlarını çok kolay karşılayabiliyorlar. Çok büyük emekler vererek yaptık burayı.”

“ENKAZ ALTINDAN YAKINLARININ ÇIKARILMASINI BEKLEYENLER VAR, GİTMEK İSTEMİYORLAR”

Karara özellikle alanda yaşayan depremzede yurttaşların çok büyük tepki gösterdiğini aktaran Özçelik, “İnsanlar burayı terk etmek istemiyorlar. Çünkü hala enkaz altında yakınları var. Onları almak istiyorlar. Hala birçok enkaza dokunulmadı. İnsanlar enkazların üzerine numaralarını ve isimlerini yazıyorlar. ‘Burada benim tanıdığım var, enkazı kaldırırken lütfen arayın’ diye notlar yazıyorlar. Dolayısıyla insanlar buradan ayrılmak istemiyor” dedi.

“BURADAN GİTMEYİ DÜŞÜNMÜYORUZ, BURAYI BOŞALTMAYACAĞIZ”

Özçelik sözlerine şöyle devam etti:

“Yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda çok büyük çelişkiler var ve belirsizlikler söz konusu. Bize burayı akşama kadar boşaltmamız gerektiği söylendi. Süre olarak da çok kısıtlı. Bu insanlar gidecek olsa nereye gidecekler, nasıl gidecekler? Bu alanda bulunan demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerle bir görüşme yapıldı. Buradan gitmeyi düşünmüyoruz, burayı boşaltmayacağız. Ortak bir tavır sergileyeceğiz. Hala insanlar çadır, barınma gibi birçok sorun yaşıyor. Birçok ihtiyacına ulaşamıyor. Böyle bir ortamda burayı boşaltmak istemeleri masum bir talep değil.

“BURADAKİ İNSANLARIN ŞEHİR DIŞINDAKİ ÇADIR KENTLERE GİTMELERİ İSTENİYOR”

Burayı boşaltıp şehrin dışına kurulan bir çadır kente gitmemiz söyleniyor. Ancak burada yaşayan yurttaşlar hem mahallelerinden kopmak istemiyor hem de enkaz altında hala yakınları var, onları beklemek istiyorlar. Şehir dışında kurulan çadır kent hem uzak hem de oranın ulaşımı için mutlaka arabanız olması gerekiyor. Buradaki insanların öyle bir imkanı yok. Zaten afet riskinde toplanma alanı olarak gösterilen yerde bir yaşam alanı oluşturulmuş durumda. İnsanlar buraya emek verdiler. Hiçbir devlet yetkilisi, kurumu yokken bu insanlar kendi çabalarıyla burada bir alan oluşturdular. Burayı terk etmek istemiyorlar.

“POLİS HALKA KARŞI TAVIR ALIYOR”

Buradaki depremzede bir yurttaşla polisin şöyle bir diyaloğunu anlatmak istiyorum. Bir abla buradan gitmek istemediğini, burasının mahallesi olduğunu, bırakmak istemediğini söyledi. Hala enkaz altında yakınları olduğunu söyledi. Burada bir güvenlik açığı olmadığını belirtti. Bir polis de o ablaya, ‘Sizin gibi ortalıkta boş dolananlar olmasa biz daha rahat iş yapabiliriz, güvenlik alabiliriz’ dedi. Bu aslında iktidarın halka nasıl baktığını gösteriyor. Bu bir zihniyeti yansıtıyor. Bu abla bu mahallenin insanı. Etnik kimliğinden dolayı bir güvenlik sorunu olarak görülüyor. Polis halka bir güvenlik sorunuymuş, zafiyetiymiş gibi yaklaşıyor ve halka karşı bir tavır alıyor. Böyle bir şey kabul edilemez.

“HALKIN DAYANIŞMASI ENGELLENİYOR”

Antakya birçok etnik kimlikten, birçok inanca sahip halk kesimlerinden oluşuyor. Bu insanlar şimdiye kadar hep bir arada dayanışma içerisinde yaşadılar ve depremden sonra da burada dayanışmanın, birlik olmanın en güzel örneğini sergilemeye çalışıyorlar. Yaralarını birlikte sarmaya çalışıyorlar ancak depremin ilk günlerinden bu yana olmayan devlet burada bir yaşam alanı kuran, yaralarını sarmaya çalışan halkı engellemeye, kurdukları alanı dağıtmaya çalışıyor şimdi. Biz buradan ayrılmayacağız. Kurduğumuz bu alanı korumaya devam edeceğiz. Burayı terk etmeyeceğiz. Tüm Türkiye’ye de buradan çağrı yapıyoruz; Deprem bölgesindeki yurttaşlarla maddi ve manevi dayanışmalarını eksik etmesinler”

Melis CİDDİOĞLU/PİRHA

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Schneller zum zuverlässigen PCR-Testergebnis

Soloplan: „Relaxed Digitalisieren mit CarLo“