in , ,

NARENCİYE ALERJİSİ DEYİP GEÇMEYİN!

Egzama, Dudaklarda şişme, Nefes darlığı…

Doç. Dr. Zeynep Şengül Emeksiz

C vitamini deposu olan portakal, mandalina gibi narenciye grubu meyveler sağlığımızın sadık dostları, ancak bazı kişilerde dostluk düşmanlığa dönebiliyor! Ciltte kızarıklık, şişlik, nefes darlığı, göğüste sıkışıklık hissi, bulantı, kusma, karın bölgesinde ani kramplar, kan basıncında düşme gibi alerjik reaksiyonlara sebebiyet verebilen narenciye alerjisi, ilerleyen boyutta kişide alerjik şok (anaflaksi) gelişmesine bile neden olabiliyor. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Zeynep Şengül Emeksiz, narenciye tüketimi sonrası gelişen sorunlarda, durumun doğru değerlendirilebilmesi için, bir alerji uzmanına danışılması gerektiğinin altını çiziyor.

Limon, greyfurt, mandalina, portakal, turunç gibi narenciye grubu meyvelerin antioksidan özellikleri ve yoğun C vitamini içerikleri nedeniyle tüketimleri sağlık açısından sıklıkla önerilse de bu besin grubuna ait alerjik reaksiyonlar, kişinin yaşam kalitesini düşürerek sağlığını riske atabiliyor.

Yakınmaların narenciye meyvesi ile temas ettikten ya da meyveyi yedikten sonra genellikle kısa süre içinde ortaya çıktığını söyleyen Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Zeynep Şengül Emeksiz, alerjinin çoğunlukla ağız, dudak, dil ve boğazda kaşınma hissi, karıncalanma ve hafif şişlik şeklinde  kendini gösterdiğini, kabuğunun cilt ile teması sonrasında ise ciltte kızarıklık, kaşıntı, şişlik oluşturarak Alerjik Kontakt Dermatit denilen bir durumun geliştirebileceğini ifade etti. Nadir de olsa Anafilaksi olarak bilinen, şiddetli ve acil tedavi gerektiren alerjik şok durumlarının da görülebileceğini belirten Emeksiz, “Anafilaksi ya da alerjik şok durumunda bu meyvelerin tüketimini takiben ciltte kızarıklık, şişlik, nefes darlığı, göğüste sıkışıklık hissi, bulantı, kusma, ani kramp şeklinde karın ağrısı, kan basıncında düşme, sersemlik hissi gibi bulgular gelişir” diye konuştu. 

POLEN ALERJİSİ OLANLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

Narenciye grubu meyvelerin çiğ formlarının tüketilmesi sonrası ortaya çıkan alerjik yakınmaların polen alerjisi olan kişilerde daha sık görüldüğünün altını çizen Emeksiz, Oral Alerji Sendromu olarak adlandırılan bu durum narenciye ile polenler arasındaki kimyasal benzerlik sonucu görüldüğünü ve bu durumun çapraz duyarlılık ile açıklandığını söyledi. Polen alerjisi olanların bu meyvelerin pişmiş formunu sorunsuz tüketebildiğinin de altını çizen Doç. Dr. Zeynep Şengül Emeksiz konuşmasına şöyle devam etti:

“Portakal, mandalina ve limon gibi narenciyelerin kendi aralarında da çapraz duyarlılık gösterdiği yani bu meyvelerden aslında birine alerji olsa bile hastaların diğerlerine de alerjik yanıt verebildiği bilinmektedir. Ayrıca çocuklarda narenciyeler ile fıstık, fındık, badem, ceviz ve kaju arasında da çapraz duyarlılık olduğu bildirilmiştir. Yine portakal alerjisi olanlarda, gülgiller (rosaceae) olarak adlandırılan şeftali başta olmak üzere erik, kiraz, kayısı gibi meyvelerle de ortak protein paylaşımına bağlı çapraz duyarlılık saptanmıştır. Narenciye grubu meyveler ile alerjik reaksiyon öyküsü olan hastalar gerçekten narenciye alerjisi midir yoksa çapraz duyarlılık gösteren diğer besinlere bağlı bir alerji midir diye tetkik edilmelidir.”

“HER BELİRTİ ALERJİ OLMAYABİLİR”

Bununla beraber narenciyelerle gelişen her durumun alerji olmayabileceği de belirten Emeksiz, asidik içeriğe bağlı olarak yoğun tüketimde bebeklerde bez bölgesi egzeması ve pişik görülebildiğini, alerjik egzeması olan çocuklarda narenciyelerin yoğun tüketimi ile gerçekte narenciye alerjisi olmasa bile şikayetlerde artış görüldüğünü söyledi. Narenciye tüketimi sonrası gelişen sorunlarda, durumun doğru değerlendirilebilmesi için, bir alerji uzmanına danışılması gerektiğini anlatan Emeksiz, alerjik değerlendirme amacıyla kişiye; tanısal deri testleri ya da besinin gözlem altında tüketilmesine dayanan besin yükleme testleri yapılabileceğinin de altını çizdi. 

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Hakkında:

Ülkemizde alerji ve immünoloji alanında kurulan ilk dernek olan Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD), erişkin- çocuk alerji ve klinik immünoloji uzmanlarını bir çatı altında toplamaktadır. Alerji ve Klinik İmmünoloji biliminin ve hizmetinin ülkemizde gelişimine katkı sağlamayı ve alerjik – immünolojik hastalıklar konusunda toplumda farkındalık oluşturulmasını hedefleyen AİD, uluslararası katılımlı kongre ve bilimsel toplantılar gerçekleştirerek branş hekimlerinin ve ilişkili sağlık personelinin en yeni bilgiler ile güncellenmesi sağlanmaktadır. Uluslararası bilimsel kurumlarla (AAAAI, EAACI, SIAF, WAO) iş birliği yapan dernek bu iş birliklerinin ışığında uluslararası kurumların düzenlediği kongre ve kursları ülkemizde başarıyla gerçekleştirmiş, ülkemizi başarıyla temsil ederek biliminin ilerlemesine önemli bir katkı sunmuştur. Yine farkındalık yaratma misyonuyla öne çıkan dernek, üyeleri için bilimsel toplantılara katılımı için maddi destek sağlamakta dernek üyeleri dışında da bedelsiz bir şekilde kurs ve okul şeklinde çeşitli eğitim toplantıları düzenlenmektedir.

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

EU-Mitgliedstaaten machen Weg frei für emissionsfreie PKW ab 2035

Toparlanma döneminde bu üç adım atılmalı!