CİSÜ Platformu üyesi HASUDER, 12-17 Şubat arasındaki saha gözlemlerine dayanarak deprem bölgesinde sağlık alanında koordinasyon sürecinin yönetilemediğine dikkat çekti ve birinci basamak sağlık hizmetleri ile kadın sağlığına yönelik üreme sağlığı hizmetlerinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini kaydetti.
Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformu üyesi Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin (HASUDER) Hatay’ın depremden en çok etkilenen ilçeleri olan Antakya ve Defne ilçelerinde yaptığı altı günlük saha çalışmasının sonuçları, sağlık hizmetleri süreç yönetiminin yeterli şekilde gerçekleştirilemediğini ortaya koyuyor. Bölgede kadınlarla ilgili önceliğin doğum hizmetlerine verildiği, ancak kadın ya da genç kızlara yönelik özel bir üreme sağlığı hizmetinin gözlenmediği belirtildi.
HASUDER Heyeti, 12-17 Şubat tarihleri arasındaki saha araştırmasında, Hatay’da depreme hazırlığın iyi yapılmadığına dair bulgular elde etti. Raporda, özellikle Hatay’da bazı vatandaşların kendilerine geç ulaşılması ve yeterince yardım sağlanmamasıyla ilgili sorunları etnik, politik ya da dini kimlikleri ile ilişkilendirme eğiliminde oldukları dile getirildi. Bölgede özelikle arama kurtarma çalışmalarının geç başladığı ve gelen ekiplerin de enkazlara yerleştirilmesinde bir koordinasyon sorunu olduğu ifade edildi.
Yardımların dağıtım sorunu sürüyor
Raporda, Hatay’daki Eğitim Araştırma Hastanesi’nin büyük ölçüde hasar gördüğü belirtilerek, Almanya’dan gelen Sınır Tanımayan Eczacılar Grubu’nun iki tır dolusu tıbbi malzeme, ultrason gibi tanı olanakları ile depremin dördüncü gününden itibaren kendilerine izin verilmesi için bekledikleri ifade edildi. Sağlık çalışanlarının birinci derece yakınlarını depremde kaybettikleri halde günlerce görevde kaldıkları kaydedildi.
Hatay’a çok sayıda yardım yüklü aracın gelmesine rağmen bu yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasında halen sıkıntılar yaşandığını gözlemleyen HASUDER ekibi, Antakya’da ve Defne’de bazı sokaklarda açılmamış su şişeleri ve giyeceklerin etrafa saçılmış halde olduğunu, özellikle evlerinin yanında nöbet tutan veya kırsal alanda yaşayan depremzedelerin gereksinimlerinin karşılanamadığını aktardı.
Kadın sağlığına yönelik hizmet yok
Bölgede kadınlarla ilgili önceliğin doğum hizmetlerine verildiği, ancak kadın ya da genç kızlara yönelik özel bir üreme sağlığı hizmetinin gözlenmediği belirtildi. Bölgedeki 150 bin civarındaki ergen kızın ve 400 bin civarındaki üreme çağındaki kadının menstrüel hijyen başta olmak üzere birçok gereksiniminin bulunduğuna işaret edildi. Göçmenlerle ilgili özel bir yapılanmanın da saptanmadığına dikkat çekilerek, kronik sağlık sorunları olanların ilaç gereksiniminin karşılanmasında sorunlar yaşandığı kaydedildi. Az sayıda bulunan çadır yerleşim alanlarında kadın ve erkek tuvaletlerinin ayrılması gerektiği ve kadın tuvaletlerinde güçlü bir çevre aydınlatmasının güvenlik açısından önemli olduğu vurgulandı. İnsanların mevcut sera çadırlarını yaşam alanları haline getirmelerinin olası sağlık riskleri içerdiğini ve çocuklar için bu risklerin daha da büyük olduğu belirtildi. Sahadaki sağlık çalışanları ile yaptıkları görüşmeler sonucunda akut solunum yolu enfeksiyonları ve uyuz gibi endemik hastalıkların arttığı bildirilirken, kalabalık yaşam koşullarının Covid-19 ve grip için de risk oluşturduğu kaydedildi.
Acil sağlık hizmetleri aksadı
Raporda, Hatay’da depremden sonra sağlık hizmetleri bağlamında yanıt verme evresinde bir süreç yönetimi yapısının gerçekleştirilemediği vurgulanırken, ilk günlerde acil sağlık hizmetlerindeki aksaklıklar, enkazdan sağ çıkarılan bazı yaralıların daha sonra tam teşekküllü bir hastaneye zamanında ulaştırılamadığı için hayatını kaybetmesi, yaralı olarak hastanelere ulaştırılan çocuk ve bazı erişkinlerin kayıtlarının tutulmaması ve halen kendilerinden haber alınamaması gibi sorunların başarılı bir süreç yönetiminin uygulanamadığını gösterdiği belirtildi. Ziyaret döneminde HASUDER Heyeti’nin halk sağlığı sürveyansı ile ilgili (ölümler, doğumlar, sık karşılaşılan sağlık sorunları, potansiyel salgın hastalıklar ve sağlık hizmeti kullanımı ile ilgili bilgiler) herhangi bir bilgi alamadığı kaydedildi.
Bölgede acil alınması gereken aksiyonlar
HASUDER, bölgede sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için şunları önerdi:
- Birinci basamak sağlık hizmetleri en kısa zamanda işlerlik kazanmalı. Rutin bağışıklama hizmetleri ve kronik hastalıklar için (örn. diyabet, hipertansiyon, TB ve HIV) tedavinin sürekliliği sağlanmalı.
- Sağlık hizmetleriyle ilgili eşgüdüm sağlanmalı. (Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimler, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, uluslararası sağlık kuruluşları ve gönüllü sağlık çalışanları arasında eşgüdümün sağlanması amacıyla bir örgüt yapısı kurulmalı).
- Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından ‘Sağlık Durumu Değerlendirmesi’ yapılmalı, belirli aralıklarla güncellenmeli ve toplumla paylaşılmalı.
- Tetanos riskleri hakkında bilgi verilmeli ve hafif yaralı kişilerin en yakın sağlık kuruluşuna başvurusu sağlanmalı.
- Risk grupları belirlenmeli, kayıt altına alınmalı ve izlenmeli.
- Yeterince temiz su sağlanmalı, su analizleri yapılmalı, klor düzeyleri saptanmalı ve sonuçları toplumla paylaşılmalı.
- Geçici barınma için seçilmiş uygun yerlerde bilimsel ölçütlere uygun olarak kampların (çadır, konteyner vb.) kurulması sağlanmalı. Ayrıca bu alanlarda sendromik sürveyans (solunum semptomları, ishal, sarılık, döküntü) yapılmalı.
- Gıda güvenliğine dikkat edilerek beslenme olanakları sağlanmalı. İki yaşından küçük çocuklar için tamamlayıcı gıda sağlanması da dahil olmak üzere özellikle bebek, küçük çocuk, hamile ve emziren annelerin beslenmesi için destek sağlanmalıdır. Beş yaşın altındaki, düşük doğum ağırlıklı, yetersiz beslenen veya emzirilmemiş çocuklar ile aşırı kalabalık koşullarda yaşayanların zatürreye yakalanma riski daha yüksektir.
- Bulaşıcı hastalık ve salgın kontrolü yapılmalı.
- Çevre Sağlığı Yönetimi özenle sürdürülmeli.
- Sağlık hizmetlerinin normal psikolojik sıkıntı ile orta veya şiddetli ruhsal bozukluklar arasında ayrım yapması önemlidir. Normal psikolojik sıkıntı, psikolojik ilk yardım ve diğer klinik olmayan psikososyal müdahalelerle azaltılabilir. Ağır ruhsal bozukluğu olan kişiler için bakıma sürekli erişim sağlanmalı.
- Halk sağlığı sürveyansı yapılmalı.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz: https://hasuder.org/Dokumanlar/EkIndir/685dbfab-3fd8-c8e8-64ed-3a098be9c5f6
CİSU Hakkında
CİSÜ Platformu, cinsel haklar ve üreme haklarının temel insan hakları kapsamına girdiği kabulüyle; cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına ve hizmetlerine hiçbir ayrımcılık olmadan erişimi desteklemek üzere çalışan; ulusal ve yerel sivil toplum örgütleri, akademik kurumlar, meslek örgütleri ve akademisyenlerin bir araya gelerek bireyin özel hayatında ve kamusal alanda ortak savunuculuk çalışmaları gerçekleştirilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. CİSÜ Platformu 2013-2018 yılları arasında Kahire +20 ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Platformu adıyla çalışma yürütmüştür. Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen Sivil Toplum Ağlar ve Platformlar Destekleme Programı tarafından desteklenen “Türkiye’de Üreme Hakları ve Sağlığı Platformunun Güçlendirilmesi” projesi kapsamında 2020 yılı şubat ayı itibariyle Platform çalışmaları yeniden aktive olmuştur. Platform cinsel sağlık ve üreme sağlığı, aile planlaması, kadın sağlığı, halk sağlığı, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, engellilik, sığınmacı ve mülteciler, gençlik ve hukuk alanında çalışmakta olan sivil toplum kuruluşları ve bireysel üyelerden oluşmaktadır.