Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, Ocak ayında Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı yüzde 20,1 artarak 2,1 milyar dolar oldu. Dünya ekonomisindeki küçülme ve durağanlaşma beklentilerine yönelik yeni stratejiler geliştirilmesi gereken bir dönemde Türkiye’nin bir kez daha deprem gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldığını belirten Kutlu Karavelioğlu, “Afet kurtarma çalışmalarına katkı vermek üzere; Türkiye genelinde önde gelen ihracatçılarımız sevke hazır bütün makinelerini sahaya gönderdiler, bunun yanında servis ve bakım onarım kadrolarının da hemen tamamını görevlendirdiler. Bundan sonraki süreçte odağımızda bölgenin barınma ve altyapı ihtiyaçları olacaktır” dedi.
Türkiye’nin makine ihracatı Ocak ayında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre miktar olarak yüzde 3, değer olarak yüzde 20,1 artarak 2,1 milyar dolar oldu. Geçen yılın ortasından itibaren hızlanan artış grafiği ile ana pazarlar arasında ikinci sıraya yükselen Rusya’ya Ocak ayı ihracatında artış yüzde 210 oldu. Aynı ayda yüzde 22,6 artarak 273 milyon dolara ulaşan Almanya ihracatını, 165 milyon dolarla Rusya ve yüzde 29,9 artarak 117 mlyon dolara ulaşan ABD ihracatı izliyor.
Ocak ayını önemli bir artış ile geride bırakan sektör, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde görev üstlenmek için de seferber oldu. Depremin hemen ardından enkaz altından kurtarma faaliyetlerine katkı sağlamak üzere; inşaat ve madencilik makineleri alanındaki işletmeler başta olmak üzere, firmaların hızla harekete geçtiğini belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
“Depremin ilk anından itibaren mobil vinçler gibi kaldırma makinelerine, kazıcı ve yükleyici gibi iş makinelerine, jeneratörler gibi elektrik makinelerine yoğun ihtiyaç hasıl oldu. Bu makineler her ilimizde, başta inşaat müteahhitleri ve madencilerimiz, kiralama kuruluşlarımız, resmî kurumlarımızın teşkilatları ve belediyelerimiz olmak üzere çok sayıda kullanıcımızın envanterinde büyük miktarlarda yer almakla birlikte, ilk anda, gerek felaketin yıkıcılığı ve yaygınlığı gerekse makinelerin ve operatörlerinin büyük kısmının iş göremez hale gelmeleri nedeniyle yetersiz kaldı. Bu büyük felaket karşısında, hiçbir surette yeterli olamayacaklarını da bugün, enkaz başında sayıları 12 bini aşmış iş makinesinin çalışıyor olmasından anlıyoruz”.
Afet kurtarma çalışmalarına katkı vermek üzere; Türkiye genelinde önde gelen ihracatçıların sevke hazır bütün makinelerini sahaya gönderdiğini, bunun yanında servis ve bakım onarım kadrolarının da hemen tamamını görevlendirdiğini belirten Karavelioğlu, “Türkiye Makina Federasyonu ile İMDER, İSDER, TARMAKBİR, MİB gibi; üyelerinin mevcut imkanlarını sahaya yansıtmaları için yoğun uğraş vermiş bütün derneklerimize müteşekkiriz. Bundan sonraki süreçte odağımızda depremzedelerin barınma ve altyapı ihtiyaçları olacaktır. Acımız büyüktür; hayatını kaybeden meslekdaşlarımıza ve yurttaşlarımıza rahmet, geride kalanlara sabır ve başsağlığı diliyoruz” dedi.
“Öncelikli gündemimiz bölgenin ihtiyaçlarıdır”
Makinecilerin kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla koordineli bir şekilde insani yardımlarını sürdürdüğünü belirten Karavelioğlu şu an acil gündem olarak bölge halkının ihtiyaçlarını öncelediklerini ifade ederek şunları söyledi:
“Ülkece dayanışma içinde olmamız gereken bu zorlu süreçte, enerji, su, kanalizasyon, soğuk zincir gibi altyapı hizmetlerinin kesintiye uğramaması için büyük önem taşıyan makine sektörünün, sivil savunma faslındaki önemi de yeniden anlaşıldı. Yurdun dört bir yanından ihtiyaç malzemeleri bölgeye akarken, firmalarımız ısıtıcılar, tuvaletler, su depoları, mobil mutfaklar gibi ürünleri hızlıca imal edip bölgeye ulaştırma gayretinde oldu. Birçok imalatçımız kapasitelerinin bir kısmını konteyner üretimine ayırdı. Üyelerimiz, geçici kentlerin bütün ihtiyaçlarında olduğu gibi, kısmen veya tamamen yenilenecek yerleşim yerlerinin pompa istasyonları, içme suyu ve kanalizasyon hatları gibi altyapı gereksinimlerinin sağlanması konusundaki çalışmalarını da sürdürüyorlar. Makine İhracatçıları Birliği olarak, sektörün bütün örgütleri gibi, enkaz kaldırma ve inşaat çalışmalarının hızlı yürütüleceği bundan sonraki süreçte bölgenin başlıca ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sağlamak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Uluslararası dayanışma sağlamak ve insani yardımlarını ülkemize ulaştırmak isteyen yabancı dostlarımız için de yol gösterici olmayı sürdüreceğiz.”
“Bölgedeki işletmelerimiz kısa zamanda yeniden faaliyete başlayacak”
Ocak ayında serbest bölgeler dahil 2,1 milyar dolar ihracata imza atan makine sektöründe depremden etkilenen Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adana, Malatya, Adıyaman, Osmaniye, Kilis, Diyarbakır ve Şanlıurfa’nın toplam payının yüzde 3 civarında olduğunu belirten Karavelioğlu şunları söyledi:
“Bölgede yer alan 2 bin 700’den fazla makine imalatçısının büyük ölçüde çelik binalarda çalışıyor olmaları, makine ve tesis hasarını en az seviyeye indirmiş olmakla birlikte çalışanlar için durum zorlu. Bölgenin ihracatının yarıdan fazlasını yapan Gaziantep ve Adana’da üretimi aksatacak meseleler öne çıkmıyor olsa da, üçüncü sıradaki Hatay’da sorunlar büyük ve personel kaybı had safhada. Sadece makine değil, bütün sektörlerin endişesi kadrolarının yaşam gereksinimlerinin acilen giderilmesi. Nakdi, ayni bütün yardımların nihai hedefi yaraların sarılarak insanların kentsiz, kentlerin insansız kalmaması. Makine imalatı için büyük önem taşıyan demir-çelik sektöründeki işletmelerin de kısa süre içinde eski kapasitesine döneceğini öngörüyoruz. Zarar gören yapıların yeniden inşası ve acıların hafiflemesi zaman alacaktır fakat sınai işletmelerin olabildiğince çabuk faaliyete başlaması, 15 bine yakın kişinin makine sektöründe çalıştığı ve firmaların 800 milyon dolara yakın makine ihracatına imza attığı bölgenin ekonomik sürdürülebilirliğine de büyük katkı sağlayacaktır.”
“Kaynaklar verimli kullanılarak afetin ekonomik hasarı karşılanabilir”
Makine sektörünün Türkiye’nin tehditleri savuşturma gücü ve teknolojik bağımsızlığı için ne kadar önem taşıdığının ve son yıllarda yaptığı büyük atılım ile ihtiyaçları karşılamakta ne kadar mahir hale geldiğinin Covid salgınından sonra afet vesilesiyle bir kez daha görüldüğünü belirten Karavelioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu afet bazılarımıza sandıkları kadar ileri olmadığımızı, bazılarımıza da sandıklarından daha geride olduğumuzu hissettirdi. Karamsarlık hali umumi ve çok doğal olmakla birlikte, her zamankinden daha fazla çalışmak ve bölge halkının yaralarını çok hızlı sarmak zorunda olduğumuz bir sürecin başındayız. Yaşadığımız felaketin ekonomimize verdiği zarar büyük ve kentlerin yeniden inşası için GSYİH’den önemli bir pay ayrılması gerekecek fakat tedavinin psikolojik tarafı çok daha önemli. Yabancı kaynaklar, asrın felaketi olarak tanımlanan bu depremlerin ekonomimize hasarının 40 milyar doları bulabileceğini hesaplıyorlar. Senede 100 milyar dolara yakın makina teçhizat yatırımı yapa gelen Türkiye’nin, bir yılda ithal ettiği makinelerin toplam bedeline yakın bu büyük meblağın altından, kaynaklarını en verimli şekilde kullanarak kalkacağına şüphemiz yoktur”.