Gazeteci İsmail Saymaz, Ankara’da motosikletli bir kişinin silahlı saldırısında öldürülen Sinan Ateş’in 12 Eylül’den sonra öldürülen ilk Ülkü Ocaklar Başkanı olduğunu ve saldırının “siyasi suikast olabileceğini” söyledi. Öte yandan Gazeteci Alican Uludağ da olayla ilgili gözaltı sayının 5’e çıktığını ve tetikçilerin İstanbul’dan Ankara’ya geldiklerini belirtti.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, 30 Aralık’ta Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü.
Saldırı hakkında muhalefetten çok sayıda yorum ve açıklama gelirken üyesi olduğu Ülkü Ocakları ve MHP’den herhangi bir açıklama gelmemesi ve hatta cenazesine de katılım olmaması Türkiye’de gündemin en çok tartışılan konularından biri oldu.
“Gözaltı sayısı 5’e çıktı”
Gazeteci Alican Uludağ, soruşturmada edindiği yeni bilgileri Twitter hesabından, “Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruşturmada önemli bilgiler ve bağlantılar ortaya çıkmaya başladı. Gözaltı sayısının 5’e çıktığı ifade ediliyor. Cinayet Büro, tetikçilerin İstanbul’dan Ankara’ya geldiklerini belirledi” dedi.
Cinayette Eray Özyağcı ve Doğukan Çep isimlerinin öne çıktığını kaydeden Uludağ, Tetiği çektiği öne sürülen Özyağcı’nın henüz yakalanamadığını, motosikleti kullanan Doğukan Çep’inse gözaltına olduğunu söyledi.
İstanbul’dan Suat Kurt adlı bir şüphelinin adının da tespit edildiğini belirten Uludağ, Doğukan Çep’in önemli bir isim olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Maltepe Gülsuyu’nda uyuşturucu çeteleri tarafından öldürülen Hasan Ferit Gedik cinayeti davasında tutuklu yargılanıyordu. 2015’te tahliye edildi. 2018’de 35 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Doğukan Çep hakkında cezayla birlikte yakalama kararı da çıkarıldı, ancak yakalanamadı. O günden bugüne sözde firardaydı ancak Sinan Ateş cinayeti için ortaya çıktı. Dün Gülsuyu’nda kullanılan Çep, bugün de Sinan Ateş olayında taşeron yapıldı.
Doğukan Çep ve Eray Özyağcı’nın ise Dado lakaplı Doğukan Yardak’ın kurduğu suç örgütünde yer aldığı iddia ediliyor. Maltepe-Gülsuyu’nda faaliyet gösteren Yardak’ın yurt dışına kaçtığı düşünülüyor. Asıl soru şu, bu kişiler kimin taşeronu?”
„MHP bağlantısı” iddiası
Cinayette Ülkü Ocakları/MHP bağlantısı ilk kez tespit edildiğini öne süren Uludağ, buna ilişkin şunları dedi:
“Bu kapsamda eski Ülkü Ocakları Maltepe Şube yöneticisi Ufuk Köktürk gözaltına alındı. Köktürk’ün evinde 1 adet tabanca ve bu silaha ait 2 adet şarjör ve 23 adet fişek ele geçirildi. M.Y. adlı şüpheli ise aranıyor.
Ufuk Köktürk’ün adı ‘MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu’ listesinde geçiyor. Ancak yönetimdeki görevine ilişkin ayrıntılı bilgi yok. Köktürk’ün olaydaki rolüne ilişkin de henüz teyitli bilgi bulunmuyor. Olay, MHP teşkilatı içinde başka yöneticilere uzanır mı, şimdilik bilinmiyor.
Cinayetin nedeni konusunda iki önemli tez var. İlki Mersin olayına misilleme. İkincisi, MHP içerisinde Sinan Ateş’in son dönemde İyi Parti’yle temasta olduğu algısı ve bu nedenle kendisine ‘ders’ verilmek istendiği.
Hatta cinayet talimatının Sinan Ateş’in bacaklarından vurulması şeklinde gittiği öne sürülüyor. Ancak ölüm olayının hesapta olmadığı iddiası var. Ancak bu, şüphelilerin daha az ceza almak için bir savunma kurgusu da olabilir.”
Öte yandan Gazeteci Alican Uludağ, Sinan Ateş cinayetinde MHP İstanbul İl Yöneticisi Ufuk Köktürk’ün gözaltına alındığını duyurdu.
Uludağ, Köktürk’ün MHP İstanbul İl Yönetimi’nde yer aldığına ilişkin belgeyi de sosyal medya hesabından paylaştı.
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruşturmada önemli bilgiler ve bağlantılar ortaya çıkmaya başladı. Gözaltı sayısının 5’e çıktığı ifade ediliyor. Cinayet Büro, tetikçilerin İstanbul’dan Ankara’ya geldiklerini belirledi.(1) — Alican Uludağ (@alicanuludag) January 1, 2023
Konu hakkında Halk TV’de yayınlanan programda konuşan Gazeteci İsmail Saymaz, Ateş’in arkadaşı Selman Bozkurt ile Çukurambar semtindeki ofisinden çıktıktan sonra saldırıya uğradığını, başından vurulan Ateş’in öldürüldüğünü, arkadaşının da omuzundan yaralandığını söyledi.
“Çok profesyonelce”
Suikastin “çok profesyonelce” gerçekleştirildiğini belirten Saymaz, “Saldırganlardan birinin yakalandığı ya da teslim olduğu yönünde bir bilgi geldi bana. 23 yaşındaymış, yaralama ve uyuşturucu sabıkası olduğu söyleniyor. Tabi soruşturmada diğer şüphelinin de yakalanması gerekiyor ki olay açığa çıksın” dedi.
„12 Eylül’den sonra bir ilk“
Saymaz, Ülkü Ocakları’nda 2019-2020 yılları arasında genel başkan olarak görev yapan Sinan Ateş için “12 Eylül darbesinden sonra öldürülen tek Ülkü Ocakları Genel Başkanı. Son 40 yılda görevinden görevinden ayrıldıktan sonra da silahlı saldırıya uğrayan tek Ülkü Ocakları Genel Başkanı” dedi.
“Bu saldırı siyasi olmayabilir ama öldürülen kişi siyasi biri” diyen Saymaz, “Fiilen de siyasetle ilgileniyor, MHP içerisinde yer alıyor. Sinan Ateş baskın siyasi bir karakter, dolayısıyla cinayet siyasi olabilir ama şu ana kadar İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere hiç kimseden bir açıklama gelmedi. Ben bunu çok yadırgıyorum. Aynı zamanda Hacetepe’de hocaydı. Ama Hacetepe de bir açıklama yapmıyor, o da kınamıyor. Yani bir tuhaflık var. Sadece muhalefet partilerden ses çıkıyor” ifadesini kullandı.
Çukurambar’da her köşenin kameralarla gözetlendiğini belirten Saymaz, “Nasıl olur da saatler geçmesine rağmen iki saldırganlar yakalanmaz ve kamuoyuna bilgi verilmez? Sanki yolda giderken kalp krizi geçirmiş. Bu suskunluk, aldırmazlık niye. Arkasında adli veya siyasi bir ayağı mı var?” diye sordu.
“Sinan Ateşle ilgili şöyle bir durum vardı”
“Siyasi manipülasyona açık bir durum. Sinan Ateşle ilgili şöyle bir durum vardı” diyen Saymaz, şu ifadeleri kullandı:
“Bir süredir Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra çeşitli ülkücü çevreler tarafından eleştiriliyordu. Orkun adlı bir dergide ‘eski FETÖCÜ’ diye itham ediliyordu. O da cevap veriyordu. Babasının da eski bir ülkücü olduğunu söylüyordu. Dolayısıyla bir gerginlik söz konusuydu.
15 Mart’ta eski Mersin Ülkü Ocakları Başkanı Çağrı Ünel sokak ortasında bir saldırıya uğramıştı. İddia o ki Adana’dan gelen bir grup ülkücü ile Çeğrı Ünel arasında bir kavga oluyor. Daha doğrusu ülkücü gençler ona bıçaklı saldırı gerçekleştiriyor. O sırada yere düşen Ünel belinden çıkardığı silahla ateş ediyor ve orada 15-16 yaşında Emrullah Kaplan adında bir genç ölüyor. Dolayısıyla o günkü gerginlik sırasında Sinan Ateş’in de ismi ortaya atılmıştı. Çünkü Sinan Ateş ile Çağrı Üner’in arkadaş olduğu yazıldı. Orhun ve benzeri sitelerde Ateş aleyhine yazılar yazılmaya başlandı. Saldırıdan sonra Sinan Ateş ile röportaj yaptım, hatta en son röportajı bana vermişti.
İlk kez bir Ülkü Ocağı Başkanı suikaste uğruyor. Üstelik Sinan Ateş, Hacettepe’de doçentti.
Siyasi cinayet midir, bilmiyoruz.
Fakat Ateş siyasi bir kişilikti.
İçişleri ve Adalet bakanlıklarından açıklama yok.
MHP ve Ülkü Ocağı taziye dilemedi.
AK Parti suspus.
Niçin bu suskunluk? https://t.co/7nSAg2VRLg — İsmail Saymaz (@ismailsaymaz) December 31, 2022
“Kan gölü büyüyebilir” demişti
İsmail Saymaz 19 Mart tarihli konuya ilişkin yazısında ülkücüler arasındaki kavganın Emrullah Kaplan’ın ölümü sonrasında yeni bir aşamaya taşındığını yazmıştı.
Saymaz’ın yazısından bir bölüm şöyle:
Mersin’de ne oldu?
Türk-Eğitim-Sen’den ayrılarak Hürriyetçi-Eğitim-Sen’i kuran öğretmenler okullarının, evlerinin ve öğrencilerinin gözleri önünde dövüldü.
Bu köşede 22 Şubat günü, öğretmen Erdinç Öztaş’ın saldırıya uğraması üzerine şöyle yazdım:
„Muhalif ülkücüler, siyasetçiler ve gazetecilerden sonra üç öğretmene meydan dayağı atılıyor.
Ne İçişleri Bakanlığı’ndan ses çıkıyor.
Ne Milli Eğitim Bakanlığı’ndan…
Bir öğretmenin ölmesi mi bekleniyor?“
Yazının mürekkebi kurumadan Mersin’de kan döküldü ve Emrullah Kaplan adlı genç hayatını kaybetti.
Ölen bir öğretmen değildi.
Ancak ülkücüler arası gerginlikte can verdi.
Eski başkana FETÖ’cü suçlaması
Ülkü Ocakları’nda 2019-2020 yılları arasında genel başkan olarak görev yapan Sinan Ateş, beklenmedik şekilde kızağa çekildi. Şu an Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve Inkılap Tarihi Enstitüsünde doçent olan Ateş, FETÖ’cülük ve hizipçilikle suçlandı. Orhun Haber adlı sitede Ateş hakkında „Bir ihanet ateşi“ başlıklı yazı yazıldı. Ateş, sosyal medya hesaplarını kapatsa da sular durulmadı.
Eski Mersin Ülkü Ocakları Başkanı olan Çağrı Ünel ise arkadaşı Ateş’in tarafını tuttu.
15 Mart’ta Kadirli’den geldiği iddia edilen, aralarında Emrullah Kaplan’ın da bulunduğu dört kişi, banka şubesinden para çektiği sırada Ünel’e bıçakla saldırdı. Ünel, silahına davrandı. Kurşunların isabet ettiği Kaplan can verdi. Ünel tutuklanarak, cezaevine gönderildi.
Ülkü Ocakları: Arkadan ateş etti
Mersin Ülkü Ocakları tarafından yapılan paylaşımda, bıçaklı bir saldırı olmadığı ileri sürülerek, „Kavganın ardından uzaklaşan kişiye arkasından ateş ederek, sırtından vurup öldüren kişinin eski ocak başkanı olması eline bulaşan ülkücü kanını temizlemeyecektir“ denildi.
Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ise „Bu alçak saldırıyı azmettirip destek olan tüm odaklardan hukuki süreci de yakından takip ederek, her türlü hesabı soracağız“ dedi.
Önceki gün tüm Ülkü Ocakları’nda Kaplan için Kuran okundu.
Kaplan’ın „FETÖ’cü bir hainin tetikçisi tarafından“ öldürüldüğü savunuldu.
„FETÖ’cü hain“ diye suçlanan kişi, Doç. Sinan Ateş.
Önceki gün Ateş’i aradım.
Ateş, „Çağrı, arkadaşımdır. Benim dönemimde ocak başkanıydı. Bu saldırı aklımızın ucundan geçmezdi. Çok üzüldüm“ diye konuştu.
Ülkü Ocakları’ndaki görevinden ayrıldıktan sonra hedef haline getirildiğini belirterek, şöyle dedi:
„İpe sapa gelmez iddialar yazıldı. Bir şeyim varsa hukuka müracaat edersiniz. Ben öyle yaptım, suç duyurusunda bulundum. Sosyal medya hesaplarımı kapatmak durumda kaldım. Ne FETÖ’cülüğümüz kaldı…“
Ateş, „Hiçbir partiye üye değilim. Siyasi arayışım yoktur. Ülkücüyüm. Bütün ailem MHP’lidir. MHP’de makam talebimiz de yoktur. Genel başkanımıza sadakatle bağlıyım. Benim gidecek başka bir yerim yok“ dedi.
İlk kez bir can kaybı oldu
Ülkü Ocakları üyelerinin adının karıştığı saldırılarda ilk kez bir kişi hayatını kaybediyor. Bu ölüm, silahların konuştuğu bir şiddet dalgasının önünü açabilir. Örneğin, Kaplan’ın intikamı adına başka hayatlar heba olabilir.
İçişleri Bakanlığı neden susuyor?
Adalet Bakanlığı neden müdahale etmiyor?
İki yıldır devam eden saldırıların münferit mi geliştiği, bir merkezden mi yönetildiği, birbirleriyle bağlantısının olup olmadığı araştırılmalıdır. Vur emrini verenler, Emrullah Kaplan ile üç arkadaşını Mersin’e gönderip kurşunların hedefi haline getirenler açığa çıkarılmalıdır.
Vur emrine „Dur“ denilmezse bu kan gölü büyüyebilir.”