in ,

Aleviler nereye gidiyor?

Kayseri Hacı Bektaş Veli Derneği Başkanı Abbas Tan

Kayseri Hacı Bektaş Veli Derneği Başkanı/Yazar Abbas Tan

Alevilerin son süreçte yaşadığı gelişmeleri değerlendiren Kayseri Hacı Bektaş Veli Derneği Başkanı yazar Abbas Tan, “Alevi kurum yöneticileri ve ocakzadeler, aşıkı sadıklar, eksik ya da yanlış yaptığı an sistem devreye girer. Alevilerle ilgili kararlar alırken Alevilere danışmazlar ama Alevilerin bilgisi var derler. Aleviler kimliklerini inkar ettiler. Bütün bu sorunların sebebi sadece mahalle baskısı mı? Elbette mahalle baskısı vardır ama: Hiç mi biz Alevilerin suçu yok?” diye sordu.

Kayseri Hacı Bektaş Veli Derneği Başkanı/Yazar Abbas Tan, Alevilerin son süreçte yaşadığı gelişmeleri değerlendiren bir yazı kaleme aldı.

Tan, sosyal medya hesabından paylaştığı yazısında şu ifadelere yer verdi:

“Birçok konuda olduğu gibi Alevilerin sorunları konuşulurken öncelikle “Ağacın kurdu kendi içinde olur” sözü kullanılır. İkincisi sistemin dayatması. Üçüncüsü mahalle baskısı. Daha uzayıp gider. Ne yazık ki kolay kolay dönüp kendine bakmaz. Dedeleri, Pirleri/Anaları, kurum yöneticilerini eleştirir. Talipleri, üyeleri eleştirir. Eleştirdiği ve suçladığı bütün bu bireyler ve kurumlar konusunda mutlaka haklılık payları vardır. Bir de dönüp kendisine bakmadığını hesaba katmaz. Türkiye’de bürokrasiyi, yasaları, uygulamalar ve ritüelleri de bilmez ya da bilmezlikten gelir. Dernek ve vakıfların hangi şartlarda nasıl hizmet verdiğine bakmazlar, bazen de bakarlar ama göremezler.

“OCAKZADELER BU HİZMETİ KENDİSİNDEN SONRA YÜRÜTECEKLERE AKTARMAYI UNUTMUŞLAR”

Ocakzadeler konusunda haklılık payına bakalım. Ocakzadeler ve Hak aşıkları binlerce yıl bu yolun kahrını çekmişler, il il, ilçe ilçe, köy köy, kapı kapı dolaşmışlar. Taliplerini İrşad etmeye çalışmışlar. Talipler arasında rızalığı sağlamışlar. Bildiklerinin birçoğunu herkesle paylaşırken SIRRI SIR etmeyi de ihmal etmemişler (Sırrı hakikati bu yolda olgunlaşmamış insanlara anlamamışlar). Gün gelmiş talipler kendilerini eğitmeye başlamışlar. Bilimi, teknolojiyi kullanmaya başlamışlar. Pirler/Analar yani ocakzadeler sakladıkları Sırrı, bu hizmeti kendisinden sonra yürüteceklere aktarmayı unutmuşlar. Anlattıklarından bir kısmını çocukları tam anlayamamış hatta yanlış anlamışlar. İşte Aleviler bu tarihten sonra başkaları tarafından anlatılan, yazılan Aleviliği gerçekmiş gibi kabul etmişler ve sıkı sıkıya sarılmışlar.

“GERÇEKLERİ ANLATAN OCAKZADELER GÖLGEDE KALDI”

Başkalarının anlattıklarının ya da yazdıklarının birçoğu Alevilikle ilgisi olmayan konular ve Aleviliği özünden uzaklaşmasına neden olan sebepler olduğunun farkında olunmamış. Sıkıştıklarında duyduklarının dışında bir soru geldiğinde bilmediği konuyu bilmiyorum dememiş/diyememiş kendi mantığına göre cevap verince de kafalar karışmış. Babalarının dedelerinin Talip, Rehber, Pir, Mürşid ilişkilerinden vazgeçip kurumlarda oturarak taliplerin gelmesini beklemişler ancak talibin artık talip değil üye olduğunu fark etmemişler. Bütün bu kadar eksikleri görmezden gelerek her şeyi bildiklerini sanarak ağzına aklına geleni aktarmaya başladılar. Bu düşüncedeki ocakzadeler çoğalınca gerçekleri anlatan ocakzadeler gölgede kaldı. Elbette verdiğimiz bu örnekler herkesi kapsamaz. Öyle olsaydı bu örnekleri vermek için dayanaktan yoksun olurduk.

“’BEN YAPTIM OLDU’ MANTIĞI İLE HAREKET EDEREK YOLU TIKADILAR”

Rehber (rayber), Pir, Mürşidlerin tamamına DEDE diye hitap edilmeye başlandı. Dedeler Erkan yürütürken, kadınları posttan uzak tutarken hizmetlerde ellerine süpürge, çerağ, lokma hizmeti konusunda ses çıkarmadılar. Kimi dedeler Evladı Resulum derken bu seyitlik anadan geliyor demediler. Birçok dede, dedeliğe başlarken kimden eğitim (el) aldılar, ne ikrar verdiler ne yılda bir defa görgüden geçti. Ben yaptım oldu mantığı ile hareket ederek yolu tıkadılar. Ocakzade olmayan ve bu hizmeti çok iyi bilip uygulayacak canlara bu hizmeti yapamazlar diyerek tepki gösterdiler.

“SİYASETTE SÖZ SAHİBİ OLMAYA BAŞLAYINCA KİŞİSEL HIRSLA YANLIŞLAR BAŞLADI”

Kurumlar konusuna bakalım. Binlerce yıl Talip, Rehber, Pir, Mürşid ilişkileri çerçevesinde örgütlenen Aleviler günümüzde neredeyse bu örgütlenme konusunu askıya almış durumdalar. Hukuku, yasaları, uygulamaları yeterince bilmeyen Aleviler kentleşmeyle birlikte yeni bir örgütlenmeye gitmek zorunda kaldılar. Aleviliğin inancı, kültürü, ekonomik veya sosyolojik boyutunu ele almadan (yasalardan kaynaklanan) Kültür Derneği veya Kültür Vakfı adı altında örgütlendiler. Mevcut yasalardan yararlanarak, bazen sivil itaatsizlik uygulayarak küçümsenmeyecek yol kat ettiler. Dernekler, Vakıflar Federasyonlar oluşturdular, güzel işler yaparken çok da yanlış yaptılar. Siyasette söz sahibi olmaya başlayınca kişisel hırsla yanlışlar başladı. Bunu çok iyi takip eden sistem boş durmadı.

“SİSTEMİN MÜDAHALESİ”

Otuz yıldır sisteme karşı mücadele ediyoruz, diye haykırdık. Alevi kurum yöneticileri ve ocakzadeler, aşıkı sadıklar, eksik ya da yanlış yaptığı an sistem devreye girer. Bir tarafa şirin gözükür, sizin yaptığınız doğrudur, böyle yapmaya devam edin, bize ne görev düşerse hazırız, her türlü desteğe hazırız, her zaman sizin yanınızdayız gibi laflar ederler. Alevilerle ilgili kararlar alırken Alevilere danışmazlar ama Alevilerin bilgisi var derler. Gerçi kendilerine göre Alevileri vardır. Bir yandan da farklı politikalar geliştirir. Devletin imkanlarını seferber ederler. İmam hatip okullarını, ilahiyat fakültelerini devreye koyarak lisans, yüksek lisans, doktora tezi hazırlığı diyerek öğrencilerini cemevlerine gönderirler. Dedeleri ile kurum yöneticileri ile röportajlar yaptırırlar. Dede ya da yönetici “ben ne imişim” diyerek başlar konuşmaya. Karşısındakinin hoşuna gitsin diyerek bazen ipin ucunu iyice kaçırır. Alevilikle ilgisi olmayan bir yığın laflar ederler. Kısa süre sonra doktora tezleri üniversite raflarında yerini alır, sonra o tez kitap olarak gelip cemevlerindeki kitaplıkta/kütüphanede yerini alır.

“NİÇİN, NASIL OLDUĞUNU BİLMEDEN KÜLTÜR DERNEĞİ, KÜLTÜR VAKFI SAHİPLERİ OLDUK”

Sistem kurum yöneticilerine yönelir. Başkansın, milletvekilliği senin hakkın, bir diğerine Belediye Meclisi üyeliği senin hakkın. Senden çok iyi il başkanı olur… Neler neler anlatılır. Genel Merkez düzeyinde görev yapanlara başka bir ima ile yaklaşırlar ki bunu duyan büyük yöneticilerin kimileri kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sanırlar. İlk seçimde kesin milletvekili olarak görürler. Onlar kendileri için çabalarken kurumların içi boşalmaya başlar. Birçok kurum yöneticisi ve dedeler Alevi dilini kullanmasını dahi bilmeyince işler iyice karışır. Yıllardır mücadele veren Aleviler sistemin açık/aralık kapısından içeri girerek dernekleşmeye başladılar/başladık. Niçin, nasıl olduğunu bilmeden Kültür Derneği, Kültür Vakfı sahipleri olduk.

“CEMİN İBADET OLUP OLMADIĞINI TARTIŞMAYA BAŞLADIK”

Hukukçular, siyasetçiler ‘durun, yanlış yapıyorsunuz’ demediler ve Aleviler Türkiye’nin dört bir yanında örgütlenmeye başladılar. Köylerde hazine arazilerine, köy meralarına, vakıfların arazilerine cemevi yapmaya başlandı. Büyükşehir yasası çıkınca bütün köy cemevleri belediyelerin oldu. Elektrik aboneliği ticarethane olarak tescil edildi uzun zaman kimse fark etmedi. İtiraz edince konut olarak abonelikler tescil edildi. Yine itiraz edince kamu yararı statüsü ile taçlandırıldı. Cemevlerimiz ibadethanemizdir, dedik ama cemin ibadet olup olmadığını tartışmaya başladık. Diyanetin kaldırılmasını talep ettik.

“KİMSE MAHKEME KARARI VAR ÇOCUĞUMU DİN DERSİNE GÖNDERMEM DEMEDİ”

Sistem yeniden devreye girdi. ‘Diyanete bağlanmak istemiyorsanız alın size Kültür Bakanlığı Cemevleri Başkanlığı’ dedi. Önce kararname, arkasından yasa. Sistem oldukça rahat çalışıyor ve keklikler öte öte yola çıktılar. Zaten dernek ve vakıflarımızın tamamının adında kültür var. Zorunlu din dersleri kaldırılsın, diye yıllarca sokaklarda haykırdık. Mahkeme kararı alan canlarımız oldu. Kimse mahkeme kararı var çocuğumu din dersine göndermem demedi ve çocuğunun elinden tutup okula götürüp İslamiyeti öğrenmesine önayak olduk. İlahiyat mezunu hoca efendiler Alevilik ders müfredatı hazırlayıp Alevilik dersleri vermeye başladı. Sistem o kadar güzel işliyor ki ne kendisini incitiyor ne de Alevileri. Kültür Bakanlığı yakında cemevleri için kadro açacak.

“ALEVİLİK GÜNÜN ŞARTLARINA GÖRE GÜNCELLENMELİ”

Şimdiden birkaç Alevi akademisyenin (Prof.) kadroyu kabul ettikleri duyulmaya başlandı. Sırada Hz. Dedeler var. Sistem varsa biz de varız diyenlere kim ne diyecek, diyebilecek? Bu sisteme hangi Alevi ne diyecek? Bir süre önce bazı cemevi başkanları, dedeleri, cemevi için İçişleri Bakanlığı Baş Danışmanı’ndan neler istemedi ki. Tabak, çatal, kaşık, masa, sandalye, tv, dolap, halı, kilim, çatı akıyor ona da bakılsın. Buzdolabı eski, çamaşır makinesi yok, bir de elektrikli süpürge olursa teşekkürler, dediler. Aleviler her şeyi söylediler ama bir konuda ses çıkarmadılar. ‘Alevilik kendi ellerimizle yok oluyor nasıl önlem alırız’ demediler. Yıllarca bu kurumların başına oturup kalkmayanlara yeter artık kalk demediler. Alevilik günün şartlarına göre güncellenmeli demediler.

“AŞK OLSUN BU YOLDA ALEVİCE YÜRÜYENLERE”

Yolu, Erkanı, ikrarı, görgüyü, müsahipliği, Hızır’ı, Kamil insanı, Rıza Şehri’ni, Doğa sevgisi nedir bilmeyenlere cem yürüttürdüler. Varoluş ve Yaradılış arasındaki farkı bilmedikleri için Varlığın Birliği söyleminden kaçındılar. İslamın özüyüz sözü ile hem kendisini kandırdı, hem karşıdakini. Hızır da, Gağan da, ikrar ve görgü cemlerinde Kerbela ağıtları ile gençleri uyutanlara cem yaptırdılar/yaptırdık. Eğitime, bilime önem vermeyen insanlara cemevleri yönettirdik. Sistem neyi emrettiyse öyle hareket ettik, etmeye devam diyoruz. Aşk olsun bu yanlışlara dur diyeceklere. Aşk olsun Alevi dilini kullananlara. Aşk olsun bu yolda Alevice yürüyenlere.

“MAHALLE BASKISI”

Alevilerin nereden geldiğine bakacak zaman kalmadı nereye gittiğine bakmak gerek. Bir taraftan iç tartışmalar, diğer taraftan sistemin parçası olup asimile ile yok olma, mahalle baskısı, ekonominin zorlukları. Aleviler şehirlere geldikten sonra Ticarette, siyasette, bürokraside söz sahibi olmaya başlayınca işin şekli değişti ve Çorum, Tokat, Sivas, Maraş olayları yaşandı ve bu yüzden mahalle baskısı görmeye başladılar özellikle inançsal anlamda ciddi değişime uğradılar. Köylerdeki Hakk’a uğurlama erkanlarını şehirlerde cenaze namazına dönüştürdüler. Cenazeleri cami avlusundaki musalla taşına bırakıp ara sokaklara saklanmaya başladılar. Cenaze namazı bitince koşa koşa gelip cenazeyi alıp gidiyorlardı. Bunu gören Müslüman cemaat Alevi cenaze namazına durmadılar. Dirisi gelmeyenin ölüsünün ne işi var denildi. Çok da haklıydılar.

“CAMİLERDEKİ RİTÜELLER CEMEVİNE TAŞINDI”

Kuran okunarak cenazeleri kaldırmalar devam edilirken, cemevleri açıldı, birçok Alevi cenazeleri camiye gitmedi ama bu defa da camideki ritüel cemevine taşındı. Cemevlerinin çok büyük bir kısmında Hakk’a uğurlama erkanı yerine ALLAHU EKBER diyerek kuran ve tekbirler ile cenazeler kaldırılırken sonunda hoca efendi/Dede Fatiha dediğinde ellerini açıp dua eden Alevilerin birçoğu Fatihayı bilmediği halde göstermelik riyakarlık ettiler. Son dönemlerde birçok cemevinde bağlama eşliğinde devriyelerle, gülbanglarla erkan yürütülürken pir veya ehil kişiye yaklaşıp “aramızda yabancılar var ona göre hareket et” diyenler hala var.

“CUMA NAMAZINA GİDEN ALEVİLER VAR”

Erkan yürürken, rızalık alınırken kadınlar uzakta bekletiliyordu. Kadınlardan rızalık dahi alınmıyordu. Bunlar yapılınca hala tepki gösterenler var. Aramızda yabancılar var, kadının ne işi var burada diyenlerle, bağlama/saz getirdiniz bari davul zurna da getirin diyenler var. Cenazeden sonra cemlerde kurandan ayetler okunmaya başlandı. Tabutun üzerine Arapça yazılı bezler örtülüyor, anlamını bilen yok. Kadınlar cemevine girerken başlarını bağlamak için kapıda eşarp dağıtılmaya başlandı ve erkekler ayrı, kadınlar ayrı oturtuldu.

“Cemevine girerken erkek er kişiliğini, kadın dişiliğini dışarıda bırakıp can olarak girer” sözü unutuldu. Ramazan da sahura kalkıyor gibi lambaları yakıp yatanlar var. İşyerinde Alevi olduğunu saklayıp cuma günleri cuma namazına giden Aleviler/dedeler vardı.

“MAHALLE BASKISI VAR AMA ALEVİLERİN HİÇ Mİ SUÇU YOK?”

Asıl Müslüman biziz. İslamın özüyüz diyenler posta oturup kurandan bazı ayetleri okurken diğer taraftan Bu Osman kuranıdır, Kuran değiştirildi’ diyen Alevilerden şu surenin şu ayeti değişti diyeni göremedik. Cemevlerine astığımız Alevilikle ilgisi olmayan resimleri hala yerinden indiremiyoruz. Okulda öğrencilere aileleri sıkı sıkıya tembihleyip Alevi olduğunu söylemesini yasaklayan aileler vardı. Eline diline beline, söylemi unutturuldu tam tersine birçok olumsuz işlerde Alevi çocukları kullanıldı. Bu güne kadar oy vermedikleri partilere köyümüze hizmet gelsin, çocuğumuzu işe alsınlar diye oy vermeye başladılar. Alevi kurumlarına üye olan çocuğu veya torunu devlet kademelerinde görev almak için sınava gireceği vakit üyelikten istifa ettikleri dikkat çekecek noktada babalar, dedeler var. Son dönemlerde işsizlikten ve çocuklarının geleceği için çok karşı oldukları İngiltere, Kanada ve Amerika’ya gidebilmek için dünya paralar rüşvet vermektedirler. Bütün bu sorunların sebebi sadece mahalle baskısı mı? Elbette mahalle baskısı vardır ama: Hiç mi biz Alevilerin suçu yok.

NOT: Eleştirilerimiz bütün Alevileri kapsamamaktadır. Özellikle özeleştiri yapmaktayım. Yapılan iyi ve doğru çalışmalara bilerek yer verilmedi.”

PIRHA

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Hadise hat eine Strafanzeige gegen Seren Serengil eingereicht

Rote Karte und Handelssanktionen für Kamerun