Gazetecilere yönelik yeni bir tutuklama furyasının yaşandığı ve sansür yasasının siyaseten ciddi bir meşruiyet sorununa neden olacağı belirtilen açıklamada „Toplumsal birlikteliği hedef alan her türlü anlayışın, dün olduğu gibi yarın da gerçeklerle yüz yüze kalacağı kesindir“ denildi
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), 2022 Ekim ayına ait medya izleme raporunu yayımladı. Raporda Türkiye’de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında gazetecilere yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılamalar ile özlük haklarında yaşanan kayıplar kayıt altına alındı.
Ekim ayında yaşanan gelişmeler; iktidar partisi AKP’nin, seçim sürecine giderken yürüteceği kampanyanın önemli bir ayağını, basın özgürlüğüne yönelik baskılar üzerine kuracağının ilanı olduğu belirtilirken “Toplumsal birlikteliği hedef alan her türlü anlayışın, dün olduğu gibi yarın da gerçeklerle yüz yüze kalacağı kesindir” denildi.
Gazetecilere yapılan operasyon propagandaya dönüştü
Ekim ayının son günlerine doğru yapılan bir operasyonla gazetecilere yönelik yeni bir tutuklama furyasının yaşandığı kaydedilen açıklamada şunlar söylendi:
„Geride bıraktığımız ayda, basın özgürlüğüne yönelik yine çok sayıda olay şahitlik ettik ve kayıtlara geçirdik. Süre gelen davalara yenileri eklenirken, bazı meslektaşlarımız yargılandıkları davalarda hapis cezasına çarptırıldı. Raporumuzda detaylı şekilde yer verdiğimiz karara dönüşen davalar kapsamında, BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı’ya, Kızılay Başkanı Kerem Kınık’a ilişkin belgeli haberi nedeniyle 2 yıl hapis cezası verildi. İnternet haber sitesi Gerçek Gündem’in Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Faruk Eren ve haber sitesinin editörü Furkan Karabay, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) kararnamesinde yer alan yargı mensuplarına ilişkin haber nedeniyle 2 yıl 3’er ay hapse mahkûm edilirken, cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler de uygulanmadı. Bu yargılamanın ikinci duruşmada karara bağlanması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından yoğun olarak tartışılan mahkemelerin, konu basın özgürlüğü olunca cezalandırmada vakit kaybetmediğini bir kez daha gösterdi.
Ankara merkezli yürütüldüğü ifade edilen bir soruşturma kapsamında Mezopotamya Ajansı (MA) ve JinNews bünyesinde çalışan 11 gazeteci, evlerine ve basın ofislerine düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Polisin, gözaltı işlemleri sırasında gazetecilere fiziki şiddet düzeyine varan tutumu ve bizzat Emniyet tarafından gözaltı işlemlerine ilişkin kamuoyuna servis edilen görüntüler, operasyonun propaganda malzemesine dönüştürülme amacı taşıdığına işaret etti. Emniyet ve savcılıkta yapılan sorguların ardından mahkemeye çıkarılan gazetecilerden 9’u, “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı. Gazetecilere yönelik, neredeyse tamamı yaptıkları haberlerden kaynaklı suçlamalar ile gözaltı işlemleri sırasında maruz kaldıkları kötü muamele, basın özgürlüğünün hedefte olduğu görüşlerini daha da güçlendirirken, gelecek günlerde aralarında ‘Kürt Sorunu’ da olmak üzere iktidarın tartışılmasını istemediği çeşitli konulardaki haberlere, çeşitli yollarla engel olunacağı bir kez daha teyit edildi.“
“Sorgulayıcı her türlü görüş çok daha rahat cezalandırılabilecek”
Açıklamada sansür yasasının oto sansürü kurumsallaştıracağı ifade edilerek şöyle devam edildi:
„Geçen ay İfade Özgürlüğü Derneği (İFD) de ‘EngelliWeb 2021’ başlıklı raporunu açıkladı ve Türkiye’de 2021 yılında, 107 bin 706 alan adı ve web sitesinin engellendiğini; bunların haricinde 150 bin URL adresi, 8 bin 350 Twitter hesabı, 55 bin 500 tweet, 13 bin 500 Facebook ve İnstagram içeriğine erişimin yasa konulduğunu bildirdi. İfade Özgürlüğü Derneğinin açıkladığı rapor, tüm tartışmalara rağmen yasalaşan ‘sansür düzenlemesi’nin nasıl uygulanacağına da işaret etmiş oldu. Türk Ceza Kanununa eklenen ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ başlıklı suç hükmüyle, artık eleştirel ve sorgulayıcı her türlü görüş çok daha rahat cezalandırılabilecek. Suçun tanımı ve işleniş şekli konusundaki hukuki muğlaklığıyla yasa, bir yandan sorgulayıcı gazeteciler başta olmak üzere hükümet politikalarına karşı muhalif görüşlere sahip vatandaşların başında sürekli sallanan bir kılıç var ederken, diğer yandan suskunluk sarmalını hedefleyen oto sansürü kurumsallaştıracaktır. Görünen gerçekliğin bilgisinin paylaşılması, halkın haber alma ve olma hakkı ile düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik her türlü baskı, siyaseten ciddi bir meşruiyet sorununa neden olacaktır ki bu da toplumsal birlikteliğe zarar vermekten başka bir sonuç doğurmayacaktır. Toplumsal birlikteliği hedef alan her türlü anlayışın, dün olduğu gibi yarın da gerçeklerle yüz yüze kalacağı kesindir.“
Sendika.Org