Cumartesi Anneleri 918. hafta açıklamasında 1995 yılında Mardin’in Dargeçit ilçesinde kaybedilen 8 kişi için adalet talebini yineledi. Açıklamada “Unutmayın ki; bu suçu işleyenler kadar, suçun üstünü örtenler, cezasız bırakanlar da insanlığın vicdanında suçludur. Kaç yıl geçerse geçsin; Dargeçitli Kayıplar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerine verildi.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak, fail ve sorumluların cezalandırılması istemiyle sürdürdükleri eylemin 918. haftasında Cumartesi Anneleri, 1995 yılında Mardin’in Dargeçit ilçesinde kaybedilen 8 kişi için adalet talebini yineledi.
“Dargeçit JİTEM Davası’nda Cezasızlığa Son, Adalet İstiyoruz” başlıklı açıklamada 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun ve 57 yaşındaki Süleyman Seyhan için adalet istendi.
“ŞEBNEM KORUR FİNCANCI İÇİN DE ADALET İSTİYORUZ”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şube yöneticisi Hicran Erdinç tarafından okunan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“918 haftadır söylüyoruz, hakikate ve adalete ulaşmak için başvurduğumuz yargı makamları; hukukun tarafsız, doğru, adil ve etkin bir şekilde uygulanmasını sağlama görevini yerine getirmiyor. Tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitiren yargının aldığı kararlar, hakikat arayışçıları üzerindeki baskıyı arttırmanın aracı haline dönüştürülüyor.
1996’da Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi adına, Bosna’nın Kalesija bölgesinde toplu mezarlardan çıkarılan cesetlerin otopsi çalışmaları başta olmak üzere, pek çok ulusal ve uluslararası hak ihlalinin araştırılmasında, belgelenmesinde, protokollerin oluşturulmasında görev alan, eğitimler veren Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın mesnetsiz suçlamalarla tutuklanması, yargının hukuksuz kararlarının son örneği oldu.
Bu hafta, 2003 yılında Türk Tabipler Birliği adına Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu üyeliği de yapan, kayıplarımızı arama mücadelemizin destekçilerinden Şebnem Korur Fincancı için de adalet istiyoruz. Fincancı’nın dediği gibi: “İnsan hakları mücadelesi doğası gereği boyun eğmez bir duruştur. Saldırılarla susturulamaz!”
SUÇ DUYURULARI TAKİPSİZLİKLE SONUÇLANDI
918. haftamızda gözaltında kaybedilişlerinin 27. yılında Dargeçitli kayıplarımızı unutmadık diyerek kamuoyu karşısındayız. 29 Ekim – 8 Kasım 1995 tarihleri arasında Mardin/Dargeçit’te ağır silahlı askerler ve korucular tarafından yapılan ev baskınlarında dört çocuk, iki lise öğrencisi ve iki kadının da aralarında olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü. Gözaltında tutulanlardan bazıları bir süre sonra serbest bırakıldı. Ancak 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun ve 57 yaşındaki Süleyman Seyhan evlerine geri dönemedi. Onları soran ailelerine “Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler” cevabı verildi.
Olaydan 4 ay sonra 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan’ın kafası olmayan yakılmış bedeni bir kuyuda bulundu. Seyhan’ın bulunmasından iki gün sonra da onun bulunduğu yer hakkında ailesine bilgi verdiği ve taburda yaşananları üst makamlara aktarma potansiyeli taşıdığı gerekçesiyle, Dargeçit Jandarma Taburunda görevli uzman çavuş Bilal Batırır da kaybedildi.
Evlatlarını bulmak için ailelerin yaptıkları suç duyuruları etkin bir biçimde soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandı. Ailelerin ve İnsan Hakları Derneği’nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ve İHD Mardin Şubesi’nin çabası sonucunda Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı yeniden açtı ve soruşturma başlattı. Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü gerçeği ortaya çıktı. 2012–2013 ve 2015 tarihleri arasında tanık beyanlarına dayanarak yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı.
SUÇUN ÜSTÜNÜ ÖRTENLER DE İŞLEYENLER KADAR SUÇLUDUR
Savcılığın hazırladığı iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. Dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin’in de aralarında bulunduğu 18 sanık hakkında “taammüden öldürmek” suçundan dava açıldı.
Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada yedi Dargeçitli’nin ve uzman çavuş Bilal Batırır’ın nasıl ve kimler tarafından kaybedildikleri tüm detaylarıyla mahkeme kayıtlarına geçti. Dava dosyasında sanıkların sorumluluğuna işaret eden birbiriyle tutarlı çok sayıda tanık beyanı ve bu beyanları destekleyen deliller yer almasına rağmen mahkeme; sanıklar hakkında “kesin delile ulaşılmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verdi. Bunun üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’ne itiraz başvurusu yapıldı.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’ne sesleniyoruz: dosyayı değerlendirirken sanıklar aleyhine mahkeme tutanaklarına giren tanık beyanları ve delilleri dikkate alın. Failler hakkında işledikleri suçu karşılayan cezalara hükmedin. Unutmayın ki; bu suçu işleyenler kadar, suçun üstünü örtenler, cezasız bırakanlar da insanlığın vicdanında suçludur. Kaç yıl geçerse geçsin; Dargeçitli Kayıplar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 219 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”