in , ,

Yeşilçam en büyük jönünü kaybetti

Işıl ÇALIŞKAN

Dünyayı Kurtaran Adam’dan Kara Murat’a sayısız karakterle milyonların hayatında iz bırakan “Yeşilçam’ın çınarı” Cüneyt Arkın 84 yaşında hayata veda etti. Eleştirmen Dorsay: “Türk sanatı bir ikon insanı kaybetti”.

Malkoçoğlu, Kara Murat, Battal Gazi Destanı gibi filmleriyle hafızalara kazınan Türk sinemasının efsane isimlerinden Cüneyt Arkın, 84 yaşında hayatını kaybetti. İstanbul’da özel bir hastanede tedavi altına alınan Arkın, dün sabah saatlerinde yaşamını yitirdi. Hastaneden yapılan açıklamada Arkın’ın kalbinin durduğu ve tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı belirtildi.

Usta oyuncu Cüneyt Arkın için 30 Haziran Perşembe günü saat 10.00’da Atatürk Kültür Merkezi’nde cenaze töreni düzenlenecek. Sonrasında usta oyuncu Teşvikiye Camii’nde öğlen kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak. Kariyeri boyunca 300’den fazla filme imza atan Arkın’ın çok sayıda ödülü bulunuyordu. Arkın’ın vedası da yaşamı gibi büyük yankı uyandırdı. Onu dostlarından dinledik.

KEŞKE DAHA YAŞASAYDI

Cüneyt Arkın ile ilk filminde bir araya geldiğini söyleyen sinema oyuncusu İlyas Salman, “Kamera karşısına ilk kez Cüneyt Arkın ile çıktım. O nedenle yeri bende çok özel. ‘Baskın’ diye bir filmdi. Bir mafya hikâyesiydi. Set aralarında muhabbet ederdik. Tutkulu bir şekilde Mustafa Kemal hayranıydı. O tarafını çok sevmiştim” diye anlatıyor. Sinemaya katkılarını sorduğumuzda ise, şöyle yanıtlıyor: “Dublör kullanmayan, Türk sinemasına fantastik macerayı yerleştiren insanlardan biriydi. Malkoçoğlu, Kara Murat, Battal Gazi Destanı gibi filmlerdi. Çok güzel başka sinema örnekleri de vardı. ‘Maden’ diye bir filmde oynamıştı. Tarık Akan ile birlikte oynamıştı. Sınıfsal meseleleri inceleyen bir filmdi. Türk sinemasında yapılmış ender işçi sınıfı filmlerinden biridir.” Salman, “Nev-i şahsına münhasır bir adamdı” diye tanımladığı Arkın’ın vedasına ilişkin, “Her ölüm erken ölümdür. Erken öldü. Keşke daha yaşasaydı. Çok üzgünüm. Işıklar içinde uyusun” ifadelerini kullanıyor.

TOPLUMLA İLİŞKİ KURDU

Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay da üzüntüsünü, “Cüneyt Arkın ile yalnızca Türk sineması değil, Türk sanat ve kültürü de bir ikon insanı kaybetmiş oluyor” sözleriyle belirtiyor. Dorsay, Arkın’ın sinemayla olan ilişkisini şu cümlelerle özetliyor: “Yeşilçam’ın en büyük isimlerinden biriydi. O yıllarda adet olduğu üzere Yıldız, Artist gibi dergilerin kapak yarışmaları sayesinde o da sinemaya adım atmıştı. Genelde o yarışmalar kadınlarda ve erkeklerde güzellik ve yakışıklılık faktörlerine değer verdiğinden Yeşilçam da bir güzel insanlar diyarı olmuştu. Daha sonra hepsi kendi kimliğini, kişiliğini kanıtladı. Cüneyt Arkın da öyle. Hem çok iyi filmlerde oynadı hem de Türk halkının geçmişinde var olmuş veya sadece birer efsane olan kahramanlara ruh verdi. Onların arasında Malkoçoğlu, Kara Murat gibi isimler sayılabilir. Ama bu filmler tabii ki büyük bir özveri gerektiriyordu. Bu yüzden dublör kullanma durumu vardı ama Arkın bütün filmlerde bizzat oynadı.” Dorsay, Arkın’ın toplumsal ilişkilerini son güne kadar sürdürdüğünü belirterek, “Her türlü toplumsal ve politik eyleme katıldı. Toplumla ilişkisini de son gününe kadar sürdürdü. Bu sanatçıları hiç unutmayız. Yeşilçam dönemi ve sonrasının bu büyük isimleri bizim için hep ikon olarak kalacak” diye konuşuyor. Çok uzun zamandır tanıştıklarını belirten oyuncu ve müzisyen Işıl Yücesoy ise, “Bir devre imzasını attı gitti. Bütün görevlerini yerine getirdi. Oyunculukta tamamen ayrı bir çığır açtı. Herkese nasip olmaz. Dünyanın en yakışıklı adamıydı. Yunan heykelleri gibiydi. Bu kadar görkemli birini hayatımda çok az gördüm. Seviyeli, kültürlüydü. Hangi birine yanacağımı şaşırdım artık. Sevenlerine ve ülkeye başsağlığı diliyorum” ifadelerini kullanıyor.

YILMAZ GÜNEY YERİNE VERİLEN ÖDÜLÜ REDDETTİ

12 Mart sürecinde gerçekleştirilen 4. Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney Baba filmindeki rolüyle ‘En İyi Erkek Oyuncu’ seçildi. Siyasi baskılarla oylama tekrarlandı. Bu kez, ilk oylamada ikinci seçilen Cüneyt Arkın, Yaralı Kurt filmindeki rolüyle birinci seçildi. Karara tepki gösteren Arkın, ödülü reddetti.

HİÇ DUBLÖR KULLANMADI

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı. Asıl mesleği doktorluk olan Arkın, 1963 yılında ‘Artist’ dergisinin düzenlediği sinema artisti yarışmasına girdi ve birincilik aldı. 1964’te Halit Refiğ’in ‘Gurbet kuşları’ filmiyle sinemaya adım attı. Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncasıyla, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akın ile onlarca filmde rol aldı. Romantik filmlerle tanındı ancak asıl ününe ‘Malkoçoğlu’ filmiyle ulaştı. ‘Malkoçoğlu’ bir seriye, Arkın da aksiyon filmlerinin bir numaralı aktörüne dönüştü. Dublör kullanmayı seyirciyi kandırmak olarak görüyordu bu nedenle filmlerinde dublör kullanmadı.

Filmlerinden bazıları şöyle:

•1964: Gurbet Kuşları
•1971: Battal Gazi Destanı
•1978: Maden
•1979: Vatandaş Rıza
•1981: Unutulmayanlar
•1982: Dünyayı Kurtaran Adam
•1986: Kavga

KAZANDIĞI ÖDÜLLER

Arkın, sanat yaşamı boyunca onlarca ödülün sahibi oldu. Onlardan bazıları şöyle:

•1969’da İnsanlar Yaşadıkça, 1976’da da Mağlup Edilemeyenler filmleriyle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandı.
•1972’de Yaralı Kurt filmiyle Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü aldı.
•1999’da Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ve 2013’te Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü verildi.
•2013’te Engelsiz Yaşam Vakfı tarafından Yaşam Boyu Meslek ve Onur Ödülü verilen Arkın, Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nün sahibi oldu.
•2021’de Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görüldü.

RÖPORTAJDA SİTEM ETTİ

Cüneyt Arkın, son olarak ‘Efsaneler’ belgeselinin galasında konuştu. Arkın o konuşmasında, iktidara tepki göstererek “Saraylar yapıyoruz, niye yurt yapmıyoruz?” dedi. Arkın o konuşmasında şunları söyledi: “Gençlerimizi ne yapıp edip belli bir düzeye getirmemiz, refaha kavuşturmamız lazım. Burs alıyor, borçlanıyor, çıkar çıkmaz, iş bulmadan ‘Borcunu öde’ diye bastırıyoruz çocuğa. Üniversiteye geliyor, yurt meselesi, yatacağı yer yok çocuğun. Ben üniversitedeyken yaşadım bu sorunu, ben de yaşadım. Kaç yıl oldu halen bir şey değişmemiş. İki tane yurt yapmak zor mu? Saraylar yapıyoruz niye yurt yapmıyoruz ya?”

BirGün

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Depressionen bleiben bei Männern oft unentdeckt und damit unbehandelt

Daimler Truck feiert 10 Jahre Geschäftstätigkeit in Indien