Buse ve Tolga iki kardeşlerdi. Aynı zamanda iyi arkadaşlardı. Evleri kasabadan biraz uzaktaydı. Ancak görkemli bir evde oturuyorlardı. Binanın pembe rengi yeşilliklerin arasında, belli belirsiz parlıyordu. Evin etrafı mis kokulu yaseminlerle çepeçevreydi. Eve gitmek için asmalı yol ve özenle sıralanan yasemin çiçekleri vardı. Mis kokulur eşliğinde, eve gitmek inanılmaz bir haz veriyordu. Buse ve kardeşi Tolga, gün boyu Yasemin kokulu sokakta oyun oynuyor, mis kokuyu içine çekiyorlardı. Buse kirlenen beyaz elbisesini, değiştirmek için eve giderken! karşısında suratı asık bir postacı gördü ve birden irkildi.
– Postacı sert bir üslupla küçük kıza annene veya babana haber verirmisin. Posta var, dedi.
Küçük kız olduğu yerde, anneee! diyerek, avası çıktığınca bağırdı.
Selin Hanım Buse’nin sesini duyarak balkona çıkmıştı.
– Postacı hanımefendi aşağıya inmeniz gerekiyor. İmzalamanız gereken bir evrak var, dedi.
Selin Hanım hızlıca aşağıya indi. Evrağı teslim eden Postacı, mis kokular eşliğinde yoluna devam etti. Evrağı okuyan Selin Hanım, gözlerine İnanamadı. Buse kirlenen beyaz elbisesiyle öylece duruyor, olanları anlamaya çalışıyordu. Hemen arkasından Tolga geldi.
-Neden gelmedin? diye sordu. Buse’den cevabını alamadan, annesinin ağladığını fark etti. Çocuklar merakla annelerini izliyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
Selin Hanım eğilip çocuklarına sarıldı. Üzülerek, Çocuklar! evimize yıkım kararı gelmiş. Burası yıllar önce basit, sıradan bir araziydi. Babanızla birlikte ciddi bir emek sarf ederek, bu muhteşem yere sahip olduk. Buradan yol geçecekmiş. Bir iki ay sonra, kesin olarak burayı terk etmemizi istiyorlar. Bu konuda daha önce bilgilendirme yapıldı. Baş vurduğumuz mahkemeden olumsuz yanıt gelmişti. Burası kaçak bir yapı, yıllardır bu konuda bir sorun çıkmamıştı. Evi boşaltmamızı istiyorlar. Burdan yol geçecekmiş. Bizim bu konuda hazır olmamızı ve kısa zamanda raiş bedelinin de ödeneceğini belitmişler. Selin Hanım gözyaşları içinde çocuklara durumu anlatıyordu.
Çocuklar olduğu yerde durup arkalarına baktılar. Yani oynadıkları yere. Bu muhteşem yeri onlar da bırakmak istemiyorlardı. Çocuklar çok üzülmüştü. Selin Hanım çocuklara sarılarak, üzülmeyin çocuklar, belki çok daha güzel bir eviniz olur, diyerek içeri girdiler. Sonra eşine durumu anlattı. Bütün emeklerinin boşa gittiğini düşünen eşi de, çok üzüldü. Bir kaç hafta sonra yıkım için gelmişlerdi.
Selin hanıma iki gün içinde evi boşaltmalarını söyleyerek geri döndüler. Konu komşunun yardımıyla yakın bir çevrede kiralık bir ev buldular. Ancak selin hanım yıkım anında orda bulunmak istedi. Bütün aile ordaydı. Yıllarca emekleriyle yoğrulan bu yerde, gözyaşları eşliğinde yıkım anını izliyorlardı. Selvi ağaçları, asma ağaçları ve mis kokulu Yasemin çiçekleri dolzerlerin, kepçelerin arasında boyun bükerek can veriyorlardı. Yasemin çiçekleri son kez kokusunu salarak, toprağın arasında kayboluyordu. Çocuklar hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Selin Hanım daha fazla dayanamadı. Çocukları alarak oradan uzaklaştırdı. Anılarını hafızalarına yerleştirerek bilinmeyen bir yolculuğa hazırlanıyordı. Bir süre sonra başka bir yerde ev almışlardı. Selin hanıma eşi eski evlerini aratmayacak şekilde, bahçesinde düzenleme yaptı. Kısa zaman içinde, herşeyin çok daha güzel olacağına söz verdi. Yasemin çiçeklerini de ihmal etmemişti.
MESİME ELİF ÜNALMIŞ / 01.06.2022