“I. Hamburg Edebiyatçılar Buluşması” gerçekleşti

ALMANYALILAR – Göçmen edebiyatının başkenti olduğu iddia edilen Hamburg, geçtiğimiz cumartesi günü büyük bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Geçen yılın sonbaharında kurulan “Edebiyatçılar Grubu”nun son yedi ayda düzenlediği üçüncü büyük etkinlikti bu.

Hamburg’da son dönemde edebiyat konusunda ciddi bir hareketlilik göze çarpıyor. Yüzden fazla göçmen yazarın üç yüzden fazla kitabıyla liman kentinin göçmen edebiyatının başkenti olduğunu ilan eden Süleyman Deveci, bu ilk buluşmanın da fikir babası. Hamburg şehrini “benim Çukurovam” diye adlandıran yazar, etkinlik hakkında ciddi eleştirileri olsa da genel anlamda verimli bulduğunu ifade etti.

 

Grubun üyesi, “Hayatın İncileri” adlı eserin yazarı Okan Oruk etkinlik hakkında şunları söyledi: “ I. Hamburg Edebiyatçılar Buluşması bana göre iyi ki yapmışız diyebileceğimiz bir etkinlik oldu. Kaliteli ve seviyeli yazarlarla tanışmak, onların bilgi ve tecrübelerinden faydalanmak, onlarla sohbet etmek çok keyifli, çok yapıcı oldu. Katılım sayısı belki biraz daha fazla olabilirdi fakat bu tür etkinliklere devam ettiğimiz sürece kitap okumayı sevdiğini unutmuş kitapseverlere tekrar okumayı, edebiyat dünyasının büyüsünü hatırlatacağımızdan eminim. Umuyorum katılımcı yazar arkadaşlarımla ve bizi yalnız bırakmayan okuyucularımızla ki onlara da ayrıca teşekkür etmek isterim bize desteklerinden dolayı, böyle etkinliklerde beraber olmaya devam ederiz.“

 

Mavi Işık adlı romanın yazarı Gülderen Arık ise „İçlerinde İngiltere’den ve Kıbrıs’tan da olmak üzere toplam 9 yazarımızın bulunduğu 1. Hamburg Edebiyatçılar Buluşması çok keyifli geçti. Böylesine anlamlı bir buluşmayı „Edebiyatçılar Grubu“nun bir üyesi olarak gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Grubumuzun özverili ve disiplinli çalışmaları sonucunda kazandığımız artı değerler tartışılmaz. Böyle bir organizasyonun içinde bulunmak beni gururlandırıyor.“ diyerek, ekip ruhuyla daha nice verimli etkinlikler gerçekleştirmek temennisinde bulundu.

 

Otobiyografik yapıtı “Erdoğan’ın Hakimlerinden Kaçış” kitabının yazarı  İlhami Akter konu ile ilgili olarak:

„Başından beri grup çalışmasında ve organizasyonunda bizzat yer aldığım için farklı görüşlerden, farklı etnik kökenden katılımcıların olduğunu biliyordum ve bundan dolayı da kısmen olmasa da „Acaba bir sorun çıkar mı, çıkmaz mı“ diye kaygılarım vardı.

Bunun yanısıra konunun edebiyattan çıkıp farklı boyutlara çekilmesi için de yine endişeliydim. Çünkü bizim temel amacımız tartışmaların içeriği edebiyat veya göçmen edebiyatı içinde kalmasıydı.

Bunun yanısıra beni üzen şey, başında bir zat gurubumuza başvuru yapıp katılacağına dair başvuru yapan ve sonrasında da hiç alakası yokmuş gibi toplantı gününden gelip katılmayan şahsiyetleri de kınıyorum. Çünkü onun ve onun gibilerin bu tutarsız tutumu hiç bir mantığa sığmaz.

Yine toplantı içerisinde aydın yazar olarak programımıza katılan Kıbrıs kökenli yazar arkadaşın yazarlıktan ziyade sanki bir devlet kurumunda brifing veriyor gibi açıklamaları uygun değildi. Biraz daha edebiyatı öne çıkarabilirdi. Bundan dolayı da akademisyen arkadaştan ona yönelik gelen eleştiri ve tepki yerindeydi.

Sonuçta bütün kaygı ve endişelerime rağmen, program katılımcıların, dinleyicilerin sağduyulu, barışçıl yaklaşımlarından dolayı olumlu sakin bir ortamda geçti.

Bu vesileyle gurubun üyelerinden biri olarak tekrardan tüm katılımcılara teşekkür ederim.“

Almanca-Türkçe yayınlanmış on dört eserin yazarı Süleyman Deveci ise yetersizliklerin ve eksikliklerin kendi hataları olduğunu, bunu kabul edip gelecek etkinliklerin daha kaliteli geçmesi için buluşacakları ilk toplantıda bu konuyu derinlemesine masaya yatıracaklarını belirterek şunları söyledi: “Katılımcılar konusunda bir şey demek yanlış olur. İhtiyacı olan gelirdi. Ben hatır gönül için etkinliğe gelen okurdan uzak durun diyorum. Edebiyat bir yaşam tarzıdır. Kitap ve edebiyat sevgisi olan nitelikli okur böylesi fırsatları kaçırmak bir yana kendisi yaratır veya yaratılması için çabalar. Bu anlamda öyle güzel ve güneşli bir günde bizlere katlanan, görmek, dinlemek, tanışmak ve kitaplarımızı almak için gelenlere ben teşekkür ediyorum.

Ziyaretçilerden de yazarlardan da bir kişi hariç hep övgü dolu sözler duydum. O arkadaşa da kısmı olarak hak versem de şaşıyorum. Bir yazar olarak insan yanlış insanlarla etkinlik yaptığını etkinlikten önce değil de bitiminde ancak fark edebiliyorsa ben diyecek laf bulamıyorum. Yazarlar kendilerini, edebi anlayışlarını, eserlerini tanıtacaklar dedik. Öyle de oldu. Herkes kendi anlayışına göre kendince kendisini anlattı. Bu kadarına tahammül edemeyen insan nasıl edebiyatçı olacak merak ediyorum. Kaldı ki biz yelpazenin en sağından en soluna ulaşabildiğimiz çevremizdeki her yazar ve şaire derdimizin edebiyat olduğunu belirterek çağrı yaptık, ben bizzat sizinle bu konuda bir de röportaj yaptım nasıl olacağına dair. Kimlerin katılacağını, her yazarı kamuoyu ile de, yazarlarımızın hepsinin içerisinde yer aldığı grubumuzda da paylaştık. Demek ki bu yöntemimiz yanlışmış. Herkesi de çağırmamak gerekirmiş. Yazar olmayan birisinin söz hakkı alıp formatın dışına çıkarak abuk subuk gündem dışı konuşmak istemesindeki ısrarı ise bence tam bir cahil cesareti ve küstahlık örneğiydi. Yine de ahenk bozulmasın diye ona da katlanıldı. Hele bir tanesi var dı ki anlam vermek zor. Sen kalk yazar diye adını listeye yazdır, son hazırlıklara kadar ses etme. Hiç bir şey yokmuş gibi ne ara ne de etkinliğe gelme, haber de verme. Herhalde bizi ti ye almak istedi ama kendisini itibarsızlaştırdı sadece.

Onun dışında ben tarihsel anlamda ve bu şehirde göçmen edebiyatının gelişimi açısından böylesi bir toplantının sayısız etkileri olacağına canı gönülden inanıyorum. Her türlü eksikliklerimiz ve yanlışlarımıza rağmen ben her bir katılımcı yazarı tek tek kutluyor ve bu anlamlı günde yanımızda olarak destek verdikleri için teşekkür ediyorum. Daha çok edebiyat ve daha nice buluşmalara diyerek sonluyorum.” dedi.

14.06.2022