Doğa ile uyumlu motif zenginliği, canlılığı ve zarafeti ile Tahtacı kadın giysisi olan ‘Deyre’ hem yaşamda hem de inançta canlılığını koruyor. Deyre’nin evrenin tüm renklerini yansıttığını söyleyen Fatma Kıran, “Öldükten sonra Hakk’ın huzuruna çıkmak için bu elbiseler ile gömülürüz. Hakk’a en güzel kıyafetlerimiz ile uğurlanırız” diye konuştu.
Giyim insanı dış etkilere karşı koruyan bir araç, süslenme arzusunu ortaya çıkaran bir sanat, kişisel görünüş ve günlük yaşantıyı yansıtan dinamik ve toplumsal bir olgudur. Giyim aynı zamanda insanların yaşam biçimini belirten bir gösterge olduğundan önemli kültür öğelerinden birisi oluyor.
EN GÜZEL KIYAFETLER İLE HAKK’A UĞURLANIYOR
Tahtacı Alevilerin giysi kültürü, Tahtacılara ait özgün doğa koşullarını, çeşitli gelenek ve inanç değerlerini, yargılarını, estetik ve sanatsal özelliklerini kapsamlı bir biçimde tanıma konusunda oldukça önemli bilgiler sunuyor.
Tahtacı kadın giyimi zenginliği, canlılık ve zerafeti ile evren ve Hakk ile arasındaki diyalogu yansıtan bir özelliğe sahip oluyor. Deyre dedikleri bu giysi üzerindeki tüm motifler, işlemeler, renkler, nakışların evrenin tüm renklerini yansıttığını söyleyen kadınlar, Hakk’a yürüme erkanlarında bu özel giysileri ile Hakk’ uğurlandıklarını ve Hakk’ın huzuruna bu en güzel giysileri olan deyre ile çıkmak istediklerini kaydediyorlar.
Deyre giysisi ile Hakk’a uğurlanan kadınların avucuna ayrıca kına yakıldığı ve çiçek konurken, erkekler de en güzel kıyafet ve değerli eşyaları ile Hakk’a uğurlanıyor.
ÖZEL GÜNLER VE DÜĞÜNLERDE GİYİLİR HALE GELMİŞ
Zaman içinde az çok değişime uğradığı ve değişik yörelerde kullanılan giysi arasında farklılıklar olduğu görülse de özgünlüğünü günümüze kadar koruyarak kullanıldığını biliniyor. Bu özel giysi geçmiş zamanlarda günlük yaşamın her alanında kullanıyor ise de şimdilerde sadece özel günler ve düğünlerde giyilir hale gelmiş durumda.
Bu giysileri, gençler sadece özel günlerde giyerken, yaşlı kadınlar için ise günlük yaşamın bir parçası. Yaşlı kadınlar günlük yaşamda ve taziyelerde de tercih ediyor. Bu giysiler kadınların vazgeçilmez birer parçası. Her gelinin çeyizinde bir deyre kesinlikle bulunuyor ve düğünden sonra belli bir süre giyiliyor.
Tahtacılara ait önemli kültür ve ritüellerden olan ‘Deyre‘ giysisi de bunlardan biri. İzmir Karabağlar’a bağlı Uzundere köyünde yaşayan Tahtacı kadınlar deyre giysisini PİRHA‘ya anlattı.
“DEYRE ÜZERİNDEKİ TÜM RENKLER EVRENİ SİMGELİYOR”
46 yıldır Uzundere köyünde yaşayan Cemile Türkeli, deyrenin hem günlük hayatta hem de Hakk’a yürümede asıl olan giysileri olduğunu söyleyerek, “Tahtacıların bu geleneksel giysisi ‘Deyre’ ismi ile biliniyor. Deyre; mor, sarı, yeşil, kırmızı, kavun içi renklerinden oluşuyor. Biz bu renkleri evrenin renkleri olarak simgeliyoruz. Deyre hem bu hayatta hem de diğer hayatta asıl olan giysimizdir. Öldükten sonra bizimle birlikte gömülür. Tabi bunun yanında kişinin tüm değerli eşyaları onunla birlikte sırlanır. Gururla taşıdığımız bir kıyafet” diye konuştu.
“HAKK’A EN GÜZEL KIYAFETİMİZ DEYRE İLE UĞURLANIRIZ”
Fatma Kıran da, Hakk’a yürüyenlerin deyre ile Hakk’a uğurlandığını ve Hakk’ın huzuruna en güzel kıyafetleri ile çıkacağına inandıklarını ifade ederek, “Köyümüzün 500 yıllık bir geçmişi söz konusu. Deyre dediğimiz bu giysi eski zamanlarda günlük yaşamda kullanılıyormuş. Yeni dönemde de geleneksel olarak evlendikten sonra giyilen bir kıyafet rolü üstlendi. Deyre, evrenin tüm renklerini yansıtmaktadır. Öldükten sonra Hakk’ın huzuruna çıkmak için bu elbiseler ile gömülürüz. Hakk’a en güzel kıyafetlerimiz ile uğurlanırız. Erkeklerde aynı şekilde keten olan bir giysi giyer, poşu bağlarlar. Tanrı ile bütünleştiğimizi göstermek için de mezar başına ‘yel bayrağı’ asılır. Yel bayrakları tek renk değildir. Mor, kırmızı, sarı başta olmak üzere tüm renkleri içerir. Çok eski zamanlarda mezarlarımızın başında fener ışıkları yanardı. Işık, evrenin oluşumunun nurudur, görünen yüzüdür” dedi.
“SARI RENK GÜNEŞİ, MOR RENK EVRENİ TEMSİL EDER”
Deyre giysisinde kullanılan sarı rengin güneşi, mor rengin ise evreni ifade ettiğini belirten Kıran, “Bazı köylerimizde hala mutlaka fener veya ocak yanar. Evlat acısı görmemiş kadınlarımızın ellerine kına yakılarak çiçek konur. Hakk’a uğurlamada yanına giysileri konur. Bu, insana verilmiş sonsuz değerdir. Tanrının insanda görülmesinin bir sonucu. Giysilerdeki bu işlemeler kadınların süsüdür. Su taşı kollara işlenir, başımıza sıra sıra koşar denen altınlar dizilir. Giysideki mor renk ise evrenin ana rengidir. Kozmosla ilgili belgesellerde tüm belgeselleri görürsünüz; ama hakim olan renk mordur. Gerek sünnet, gerek gelin düğünlerimizde mutlaka ‘alamir’ çok renkli bayrak asılır. Sarı renk güneşi, mor renk evreni ifade eder. Mutlaka bir ayna olur. Ayna, güneşin akşam görünen yüzüdür. Onu mutlaka takarız” şeklinde konuştu.
Ersin ÖZGÜL-İsmail SİVASLI/İZMİR