in ,

İsrail, Shireen Abu-Akleh’i neden infaz etti?

Yolculuk Çeviri

Steven Salaita'nın "İsrail Shireen Abu-Akleh'i neden infaz etti?" başlıklı yazısı

Gazete Yolculuk Çeviri Kolektifi

Steven Salaita’nın “İsrail Shireen Abu-Akleh’i neden infaz etti?” başlıklı yazısını hem katledilen Abu-Akleh’i bir kez daha anmak için hem de İsrail işgal rejiminin neden ‘böylesi bir vahşete’ bile bile kalkışacağını masum bir şekilde soranlara yanıt olması için Türkçeleştirdik. Salaita’nın akademik yaşamı, Filistin halkının dostu olduğu için ve ‘İsrail hakkında saygısızca tweetler attığı’ gerekçesiyle durduruldu. Illinois Üniversitesi onu Amerikan Kızılderili Çalışmaları profesörü olarak işe almadı. 

İsrail askerleri, Al Jazeera muhabiri Shireen Abu-Akleh’i infaz edip yanındaki bir grup meslektaşına ateş açtıktan hemen sonra, olayı takip edenler böyle korkunç bir şeyin nasıl olabileceğini sormaya başladı. İsrail Arap dünyasında tanınan, savaşçı olmayan, uygun teçhizatı (basın yeleği) giyen ve ABD vatandaşlığına sahip ‘yüksek profilli’ Filistinli birini neden öldürsündü ki? En iyi ihtimalle korkunç bir PR hareketi gibi görünüyordu ve hiçbir anlamı yoktu.

Aslında, belirli bir bakış açısından Abu-Akleh’i öldürmek acı verici bir şekilde mantıklıydı.

Akılsızca görünen şiddet eylemleri için mantıklı açıklamalar aramak doğaldır. Ancak durumu, Siyonist yerleşimci sömürü bağlamında anlamamız gerekiyor. İsrail askerleri, işi haber yapmak olan insanların gözü önünde bir sivili öldürdü. Bu askerler, bu öldürme eylemlerini gizli tutamayacaklarını, gazetecileri hedef almanın dünya çapında büyük bir tepki karşılanacağını bilmek zorundaydılar ve yine de yaptılar.

Peki neden?

Bu cevaba ulaşmak için sömürgecinin ruhunu ayırt etmeliyiz. Her şeyden önce normal ‘sivil toplum’ standartlarıyla uğraşmıyoruz. Bahsettiğimiz bağlam bir askeri işgal bağlamıdır. Böyle bir bağlamda, nedensiz devlet şiddeti normaldir. Açıkça görülüyor ki Abu-Akleh’i öldürmek, İsrail’in saldırganlık suçlarını uzun süredir ifşa etmiş olan Filistin direnişinin önde gelen sesini susturmak gibi bir fayda sağlıyor.

Ancak hikayenin daha fazlası var.

Ayrıca basit açıklamalara duyulan arzunun altında yatan nedenlere de bakmalıyız. Olayı izleyenler, tekrar tekrar nedenler sorarak olayla orantısız sorulara yanıt ararlar. Bunu yaparken, mağdurları kendi acılarına zımnen dahil etme eğilimlidirler: “Gazeteciler bir şey yapmış olmalı, bir provokasyon olmalı, İsrail askerleri sırf bunun için masum insanları vurmuyor”. İsrail askerlerinin yaptığı tam olarak bu. İsrail son 20 yılda yaklaşık 50 gazeteciyi öldürdü.

Sömürgecinin şiddetine cevaplar için kurbanın davranışlarına dönmemize gerek yok. Kurbanlar, sömürgeciliğin kendisi nedeniyle şiddet görüyor.

Dolayısıyla Abu-Akleh’in öldürülmesi için ‘medeni ahlak’ mantığına göre okunaklı sebepler aramaya gerek yok. Yerleşimcinin yerliyi öldürmek için bir ‘sebebe’ ihtiyacı yoktur. Yerleşimci öldürür çünkü yerlinin kökünü kazımak onun sosyal kimliğinin bir ön koşuludur. Bu onun yasal statüsünün ve sınıf konumunun bir işlevidir. İsrail güçleri, Abu-Akleh’in tabutunu taşıyan kalabalığa vahşice saldırdı, sevgili şehidimizi ölümünde bile taciz etti. Bu, yerleşimcinin tam olarak yerlinin savunmasızlığıyla karşı karşıya kaldığında öldürdüğü gerçeğini doğruluyor. Şiddetinin daha yüksek bir amacı var: Yerleşimci sadece ölüm yaratmak için öldürmez; yerlinin varlığını inkar etmek için öldürür.

İsrail güçleri, Abu-Akleh’in naaşına saldırdı çünkü onu öldürmek yeterli değildi. Onu ilahi emir üzerine olduğunu iddia ederek ülkeden kovmaları gerekiyordu. Akleh’in vücudunun, yerleşimcinin hayatta kalması için var olmayan hale getirilmesi gerekiyor. Eski Müslüman mezarlıklarına saygısızlık etmenin ve etnik olarak temizlenmiş Filistin köylerinin harabelerinin üzerine bitki örtüsü dikmenin mantığı budur.

Aynı güçler, yüzlerce yaslı insana asi oldukları için değil, tabutta olmakları için de saldırdı.

Kısaca yerleşimcinin şiddeti sonsuzdur. İyi bir vatandaş olmayı bilmenin ve sonunda anlamlı bir varoluşu hayal edebilmenin tek yolu bu.

Bu yazının orijinali, Türkçeleştirilirken bazı teknik editöryal değişikliklere uğramıştır. Yazının orijinali çevirinin ilk cümlesinde okuyuculara sunulmuştur.

Gazete Yolculuk

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Erklärung zum Urteil gegen Canan Kaftancıoğlu

Türkiye Genç Aşçı Yarışması’nın kazananları belli oldu