Oğuzcan Ünlü
Para birimlerinin ve pazar ekonomilerinin gücüne güvenen bir grup İngiliz beyaz yakalının Tunus’taki tatillerinde İngiltere’nin piyasa sistemi çökerse neler olur? İsviçreli yazar Jonas Lüscher 2013’te Almanca yayımlanan ve geçen yıl çevirmen Regaip Minareci tarafından Türkçeye kazandırılan ilk romanı Barbarların Baharı’nda güncel ve bir o kadar da tarihsel bir soruyu okurların dikkatine sunuyor. Lüscher, Tekin Yayınevleri Genel Yayın Koordinatörü Elif Akkaya’nın moderatörlüğünde Wejegeh Amed Diyarbakır Edebiyat Evi’nin konuğu olarak Diyarbakır ve Mardin’de söyleşiler gerçekleştirdi. Franz-Hessel ve Hans Fallada ödüllerine sahip Barbarların Baharı’nın yazarı Jonas Lüscher ile konuştuk.
Etik değerler ve serbest piyasa ilişkileri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Neoliberalizm herhangi bir zenginin bizim için iyi şeyler yapmasını beklememizden bahsetmesi dışında bir ahlaki değerden söz edemez. Neoliberal serbest piyasanın arkasındaki fikrin “trickle down” (damlama) ekonomisi olduğunu düşünüyorum. Bu ikisi arasında çok yakın bağlar var hatta bence eşanlamlılar. Neoliberal düşünce ne söylerse söylesin hakikatimiz kesinlikle böyle değildir.
Bir edebiyat yöntemi olarak ironiyi nasıl kullanıyorsunuz?
İroni tüm kitaplarımda kullandığım ve çok önem verdiğim bir kavram. İroniye dayanan bir dünya görüşüm var. Kitaplarımda dilimi oluştururken her zaman şüpheci oldum ve olmaya devam ediyorum. Bu yüzden benim için ironi yazma sürecimde karakterlerime bir yazar olarak mesafe almamı sağlıyor. Üstelik ironi sadece karakterler ve benim aramda da değil okur ve karakterler arasında bir mesafe oluşmasını sağlıyor. Bu sayede okur olayları farklı bir bilinçle okuyor.
SÖMÜRGECİLİK DEVAM EDİYOR
Barbarların Baharı’nda Thousand and One Night Resort oteli müşterilerinin Batılı neoliberal ve finans-kapital içindeki elitler olduğunu görüyoruz. Bu insanların Tunus’taki davranışları Batı’nın sömürgeci anlayışının çok da gerilerde kalmadığını, neoliberal küreselleşme döneminde başka anlayışlarla devam ettiğini gösteriyor. Neoliberalizmin merkez kapitalist ülkelerin dışındaki ülkelere bakışını nasıl özetleyebilirsiniz? Ucuz tatil ve ucuz emek olabilir mi?
Evet, haklısınız. Kolonyalizm devam ediyor. Bunu tarihsel bir bağlamda düşünmeliyiz çünkü liberalizmin gelişmesi serbest piyasanın gelişmesi demektir. Bahsettiğiniz gibi ucuz tatil ve ucuz emek süreçleri böylece anlam kazanıyor. Barbarların Baharı’nda bunu turizm açısından ele aldım. Bu turizm türü kolonyalizmin bir biçimidir çünkü oryantalizmle şekillendirilmiştir. Berberi kültürünü de kitabımda bu noktalarla birlikte düşünebiliriz.
Barbarların Baharı’nda Quicky ve Sanford karakterleri arasında nasıl bir ilişki var?
İkisi birçok yönden farklı karakterler fakat toksik erkeklik açısından birbirlerine benziyorlar. Quick savaşa gider gibi Tunus’a tatile gidiyor ve erkekliğini burada göstermek istiyor. Stanford ise farklı bir kuşağa mensup akademiyle ilişkili bir karakter. Fakat sonuçta beyaz ırka mensup eski kafalı bir erkek olduğunu unutmamalıyız. Ve bunun bütün bilindik özelliklerini gösteriyor.
Türkiye’de neoliberal ve otoriter bir Erdoğan iktidarı var. Avrupa’nın pek çok yerinde sağ popülist hareketler güçlü bir şekilde kendisini gösteriyor. Türkiye ve dünyadaki bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Popülist siyasetlerin yükselmesinin oldukça karmaşık nedenleri var. Dünyadaki tüm popülist siyasetçilere baktığımızda pek çok ortak özellikleri birbirleriyle paylaştıklarını görüyoruz. Fakat öte yandan bunları birbirinden ayıran noktalar da var. Her ülkenin popülizminin farklı seslerini duyuyoruz. Tüm dünyada aynı popülizm yükseliyor diyemeyiz. Bununla birlikte beni asıl korkutan acımasızlığa dayanan davranışların ve zihin dünyasının bizi ele geçiriyor olması.