KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal ve KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar’a yönelik Haziran 2017’deki suikast girişimine ilişkin yürütülen soruşturma ardından, 18 Haziran 2021’de dava açılmasına karar verildi.
İlk duruşma 1 Ekim 2021’de görüldü ve 11 Mart 2022’de temel duruşmalar başlıyor. Davada toplamda dört kişi yargılanıyor: Zekeriya Çelikbilek, Yakup Koç, Necati Demiroğulları ve Hacı Akkulak. Bu sonuncusu Kürt kökenli. Akkulak, casus olarak kullanıldıktan sonra olayın suikasta vardığını fark edince Belçika polisine giderek itirafta bulunan kişi olarak önem kazanıyor.
Bu dava hem Türkiye hem de işbirliği içinde olduğu Batılı ülkelerin istihbarat servisleri için “patlayıcı” niteliğe sahip.
Kürt yetkililer, deşifre olan bu suikast girişiminin adalet önünde mahkum edilmesini istiyor. Belçika’daki davanın Avrupa’nın diğer ülkeleri için de bir emsal teşkil etmesi umut ediliyor.
Suikast girişimine ilişkin Belçika adaletinin yürüttüğü soruşturmada, suikast hazırlığı içinde olmakla suçlanan grubun bağlantılarına ilişkin çarpıcı detaylar ortaya çıktı.
Özellikle teknik takip sonucunda önemli bilgilere ulaşıldı. Soruşturmacılar, iki kişi arasındaki telefon görüşmesinde “kan gölüne çevirme” planı yapıldığını tespit etti. Bu ifadeler, soruşturmanın daha da ciddiye alınmasına yol açtı.
Söz konusu ifadeler, Türk suikast timinin yer aldığı aracın 2017’de Brüksel’de “rutin” gibi gösterilen polis kontrolüne takılmasından önce Zekeriya Çelikbilek’in yaptığı bir telefon görüşmesinde geçiyor. Keşif çalışması yapıldığı ve suikast için materyal arayışının olduğu soruşturmada açığa çıktı.
Dava dosyasına giren bilgilere göre, Çelikbilek Fransa’da yaşadığı için ekibin diğer bir üyesi olan “albay” lakaplı Yakup Koç da Fransa’ya geçerek oradan harekete geçti. Yakup Koç, Belçika’da polis kontrolü yapıldığı sırada üzerinde Türk polisine ait bir kimlikle dikkat çekmişti. Soruşturmada Koç’un ayrıca Paris’teki Türk Büyükelçiliği’nde çalıştığı tespit edildi.
Ekibin merkez üssünün Fransa olması nedeniyle Belçika yargısı, Fransız makamlarından uluslararası adli işbirliği çerçevesinde bir soruşturma yürütmesini istedi. Fransız polisi, suikast ağında yer alanların telefonlarını dinlemeye başladı. Bunların sadece bir kısmı Belçika adaletiyle paylaşıldı. Kürt yöneticilerin avukatı Jan Fermon, Fransa’nın Belçika ile tüm bilgileri paylaşmadığı izlenimine sahip olduklarını belirtti. Fermon’a göre, Fransa elindeki bilgileri önemli oranda saklıyor.
Buna rağmen telefon dinlemeleri sonucunda sadece Çelikbilek ve Koç değil, bir grup insanın biriyle bağlantılı olduğu anlaşıldı. Ekibin şefinin Yakup Koç olduğu sanılıyor.
Birlikte hareket eden grubu tamamının Paris’teki Türk Büyükelçiliği ile bağlantılarının olduğu tespit edildi. Ekibin aynı zamanda Ankara ile doğrudan bağlantıları var. Ekibin birçok üyesinin Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda doğrudan Erdoğan’ın bir danışmanı ile çekilmiş fotoğrafları var.
Ekip üyeleri, görünürde elektrikçi, ikinci el otomobil satıcısı gibi mesleklerle tanınıyor. Örneğin, Çelikbilek elektrik mühendisi olarak kendisini tanıtıyor.
Ancak arka planda farklı bir tablo var. Telefon dinlemelerinde aralarından biri “Yarın vatan için Belçika’ya gitmem gerekiyor” diyor. 2017 yılı içerisinde Belçika’nın Gent kentine giderek, “Türk işadamı” Necati Demiroğulları’ndan bir otomobil temin ediyor ve bununla Ankara’ya gidiyor. Demiroğulları aynı zamanda Yakup Koç’un eniştesi ve suikast timinin tüm lojistik işlerinden sorumlu.
Demiroğulları, ekip üyelerinden İrfan Yeşilyurt için sahte belgeler hazırlayarak, aracı “şirket aracı”, Yeşilyurt’u ise “şirket çalışanı” olarak gösteriyor. Yeşilyurt, bu işlerin olması için de Yakup Koç’u devreye koyuyor. Koç, enişte Demiroğulları’ndan işi halletmesini istiyor. Bu amaçla Yeşilyurt’tan pasaportu ve diğer gerekli belgeler talep ediliyor. Soruşturmada Demiroğulları’nın WhatsApp’ında söz konusu pasaport ve diğer belgelerin kopyalarına ulaşılıyor. Böylece Belçika yargısı Yeşilyurt’a ilişkin soruşturmayı daha da derinleştirmeye karar veriyor.
Trabzon nüfusuna kayıtlı Yeşilyurt, 8 Nisan 2021’de 41 yaşındayken “Covid-19” nedeniyle öldü. Cenazesi de memleketine gönderildi. Soruşturma sırasında İrfan Yeşilyurt’un ölmeden önce Chronopost ile İstanbul’a bir koli gönderdiği tespit edildi. Yeşilyurt, Cronopost’u arayarak paketinin neden adresine ulaşmadığını sordu ve sinirlendi. Crhonopost, pakette ne olduğunu sorunca İrfan Yeşilyurt bir isim listesi ve telefon numaraları olduğunu söyledi. Yeşilyurt’u sorgulayan Fransız polisi İstanbul’a ne gönderdiğini sordu. Yeşilyurt, isim ve telefon numaralarının olduğu bir liste olduğunu iddia etti. Polis ne tür bir isim listesi olduğunu sorunca tutarsız bir yanıt aldı. Yeşilyurt, Fransa’daki mezarlıklara giderek, buralarda defnedilen Türklerin isimlerini yazıp Ankara’ya gönderdiğini savundu. Fransız polisinin bu yanıtla yetinmesi de soru işaretlerine yol açtı. Zira ölülerin telefon numaralarının olması şaşırtıcıydı.
Yeşilyurt’a ilişkin dikkat çeken bir gelişme daha var. Belçikalı soruşturmacılar, Yeşilyurt’un Schengen sahasında gizli bir uyarı sistemine takıldığını fark etti. Diğer bir ifadeyle Yeşilyurt sınırı her geçtiğinde ilgili birimlere iletiliyor. Bu da Fransızların Yeşilyurt’u takip ettiği anlamına geliyor. Fermon’a göre, Belçika adaleti soru sormaya başladığında Yeşilyurt garip bir şekilde Schengen uyarı sisteminden çıkarılarak izleri silindi.
Bu ağ içerisinde tespit edilen bir diğer isim, Sami Koç. Kendisi Yakup Koç’un yeğeni. “Avni” adlı bir kişi daha var. Fransız polisi bunları takip ettiğinde, özel eğitim aldıklarını fark ediyor. Zira bu grup telefon dinlemelerini engellemek için bir teknik kullanıyor. Diğer bir ifadeyle telefon dinlenmesinin nasıl engelleneceğini biliyorlar.
Soruşturmada, Belçika’ya gönderilen suikast ekibinin merkez üssünün Fransa olduğu anlaşılıyor.
Soruşturmaya konu olanların dönemin Fransa’daki Türk Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa ile olan fotoğrafları, ekibin bağlantılarını ele veriyor. Fotoğraf karelerinin birinde Çelikbilek ve İsmail Hakkı Musa yan yana duruyor.
Belçika’da yürütülen soruşturma dosyasında bu casus ve suikast ağının Avrupa’daki “eylemlerinin İsmail Hakkı Musa tarafından koordine edildiğine” dair ipuçları var. MİT’in eski iki numaralı ismi Musa, üzerindeki şüphelerin giderek güçlenmesi üzerine 14 Mart 2021’de büyükelçilikteki görev süresinin dolduğunu açıklayarak ülkesine geri döndü. Musa, Paris’te Ocak 2013’te üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesi sırasında MİT’in iki numaralı ismiydi.
Bir kısım fotoğraf sosyal ağlarda paylaşılırken, bazıları Çelikbilek’in cep telefonundan çıkarılmış. Sorguda Çelikbilek, fotoğrafların birinin Yeşilyurt tarafından gönderildiğini iddia ediyor.
Fotoğrafta Yeşilyurt iki kişi arasında yer alıyor. Çelikbilek’e bunların kim olduğu sorulduğunda birinin aileden olduğunu, birinin Yeşilyurt olduğunu, üçüncüsünü ise tanımadığını söylüyor. Oysa tanımadığını iddia ettiği kişilerden biri Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi ya da kısa adıyla; SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi idi. Bu kişi, aynı zamanda Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel danışmanıydı.
Tanrıverdi, özellikle 2018’de Erdoğan ile birlikte Paris’i ziyaret ederken de dikkat çekti. Resmi heyette ismi geçmiyordu. Ekibin hem Ankara hem de Paris’te Tanrıverdi ile çekilmiş fotoğrafları var.
Soruşturmada Paris’te üstlenen ve elektrikçi ya da ikinci el araba satıcısı olarak görüntü veren ekip, Tanrıverdi ve Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Seyit Sertçelik’i karşılamakla görevli oldukları ortaya çıktı. Seyit Sertçelik, Erdoğan’ın Paris ziyaretinde beraber olduğu isimlerden biriydi. Kendisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Politikası ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi oluyor. Prof. Dr. Seyit Sertçelik görünürde daha çok Ermeni soykırımını inkar etmekle uğraşıyor.
Mart 2018’de Türk devleti tarafından işgal edilen Rojava kenti Efrîn’de bir Türk cezaevini ziyaret ederken çekilmiş fotoğrafı var. Kendisi de Facebook sayfasında bu fotoğrafı paylaşmıştı.
Ancak kamuoyuna yansımayan diğer fotoğrafları, Sertçelik’in çok daha ileri gittiğini gösteriyor. Örneğin, Avrupa’daki tetikçi ağı ile hem Paris’te hem de Ankara’da Saray’da çekilmiş fotoğrafları var.
Sertçelik’in özellikle iki fotoğrafı dikkat çekiyor. Biri Paris’teki Çelikbilek ile, diğeri Ankara’da Keskin ve Koç ile. Ankara’daki fotoğrafı çeken ise Zekeriya Çelikbilek. Bu üç kişi Sertçelik’i Ankara’da Erdoğan’ın Sarayı’nda bulunan bürosunda ziyaret etmiş.
Çelikbilek’in telefonunda bir kağıt ve Paris Büyükelçiliği’nde görevli bir askeri ataşenin isminin olduğu fotoğraflar da bulunuyor. Adı öğrenilemeyen askeri ataşe, bu kağıtta AKP için yaptıklarını anlatıyor. Fransız polisi, Çelikbilek’e ne anlama geldiğini sorduğunda, askeri ataşenin Fethullah Gülen Cemaati ile bağlantılı olmakla suçlandığını ve kendisinden, eğer yakalanırsa söz konusu kağıdı Erdoğan’a vermesini istediğini söylüyor.
Çelikbilek ve askeri ataşe, 2016’daki darbe teşebbüsünden sonra Paris’teki büyükelçilikte bir araya geldiğinde kendisine böyle bir yazılı talep iletilmiş. Çelikbilek, iddia ettiği gibi sadece “elektrikçi” ise, askeri ataşenin neden Erdoğan’a iletilmesi gereken mesajını Çelikbilek’e teslim ettiği sorusu öne çıkıyor. Özcesi, askeri ataşe Çelikbilek’in Ankara ile doğrudan bağının olduğunu biliyordu.
Belçika’da mahkeme önündeki dosya 7 bin sayfadan oluşuyor. Suikast girişiminin hedefindeki Zübeyir Aydar, “Bu dosyada çok açık bir şekilde bir suç şebekesinin varlığı deşifre ediliyor. Bütün açıklığıyla suikast planları deşifre olmuş ve bunun MİT’e, Türkiye hükümetine hatta Tayip Erdoğan’a dayandığı net bir şekilde dosyada mevcut” diyor.
Dosyaya bakan savcı ise bir suikast girişimin olmadığını, istihbarat faaliyeti olabileceğini savunuyor. Diğer bir ifadeyle, davayı kapatmaya çalışıyor. Avukat Jan Fermon, “Dosyadaki unsurlar tamamen farklı bir şeyler anlatıyor. Bana göre açık ki bir suikast girişimi vardı. Savcının yorumu oldukça şaşırtıcı” diyor.
Türk devletinin zirvesi ile bağlantısı olan kişilere ilişkin birçok soru yanıt bekliyor. Türkiye soruşturmaya herhangi bir şekilde katkı sunmazken, Fransa’nın da yetersiz bilgi paylaşımı şüpheleri arttırıyor. Ekip üyesi Yakup Koç, Türkiye’ye ve o ülkede hakkında bir soruşturma yürütülmedi.
ZEKERİYA ÇELİK AYNI ZAMANDA FRANSIZ AJANI MI?
Fransa, kendi topraklarında casusluk faaliyeti yapan ve Belçika’da suikast girişiminde bulunan ekip üyelerine karşı herhangi bir soruşturma başlatmadı. Aksine halen ekip üyelerinden bazıları Fransa’da tam bir cezasızlık içerisinde yaşamaya devam ediyor. Özellikle İrfan Yeşilyurt’un sorgusunda Zekeriya Çelik sorulduğunda “Neden bana soruyorsunuz ki, bu size çalışıyor” dediği iddia ediliyor.
Fransız servislerin suikast timi ile nasıl bir bağlantısı var, Belçika adaleti ile neden tüm bilgileri paylaşmıyor, SADAT’ın şefi 2018’te Paris’i ziyaret ettiğinde Fransız servislerle görüşmesi oldu mu, olduysa ne görüşüldü? İrfan Yeşilyurt, Schengen uyarı sisteminde neden yer alıyordu, neden aniden çıkarıldı? Her şeyden önemlisi bu kez Avrupa’daki bir mahkemede suikast girişiminin arkasındaki gerçek sorumlular açığa çıkarılarak, Ankara’ya, diğer bir ifadeyle “zirveye” dokunulacak mı?