Türkiye’nin 20 Ocak 2018’de askeri olarak girdiği Kuzey ve Dğu Suriye’nin Efrîn Kantonu’nda yaşanan hak ihlalleri ve ağır insanlık suçları hız kesmeden devam ediyor. Mezarların yıkıldığı, kadınların kaçırıldığı, zeytin ağaçlarının kesilerek ürünlerinin satıldığı, Kürt demografyasının değiştirildiği, Kürtçe tabelalar yerine Türkçe tabelaların asıldığı kentte, 18 Mart 2018’den bu yana binlerce insan fidiye için kaçırılıyor.
Efrîn Kantonu’nda 23 Şubat tarihinde Türkiye istihbaratı ve paramiliter grupları, Efrin kent merkezindeki caminin imamı olan Yusif Ebdulezîz Yaqub’u (67) Mabata ilçesine bağlı Sêmalka köyünde kaçırarak Rai hapishanesine nakletti. Umerat Mahallesi’nde Mihemed Hisên ve soyadı öğrenilemeyen Şaban adlı yurttaşlar, 24 Şubat’ta Şera ilçesinin Elkê köyündeki evinden Mihemed Mamo Cuma adlı bir yurttaş, Feyleq El-Şam grubu üyeleri ise Cindirês’in Celemê köyünden Şakir Şêxo (36) adlı bir yurttaşı ailesinden fidye almak için kaçırdı.
Yine bölgede son dönemlerde Şera’nın Dêr Sewan köyü, Cindirês-Qujîma yolu gibi yerlerde köylülere ait zeytin ağaçları kesilerek ticaret amaçlı satıldı. Efrin genelinde 4 yıldır yaşanan insanlık suçlarını Efrîn İnsan Hakları Örgütü Sözcüsü İbrahim Şêxo, Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
450 BİN TÜRKMEN YERLEŞTİRİLDİ
Simgesi barışı temsilen zeytin ağacı olan Efrîn’e Türkiye’nin 20 Ocak 2018’de insanlık dışı saldırılarda bulunduğunu belirten Şêxo, “Demokratik Özerklik kurumları Efrîn’de halka hizmet ediyordu. Efrîn’de herşey yüksek bir mertebeye ulaştı. Suriye’de ticaretten tut, birçok alana kadar en huzurlu kent Efrîn’di. Türkiye herhangi bir çatışma, savaşın olmadığı Efrîn’e saldırdı. ‘Zeytin Dalı Operasyonu’ adıyla 20 Ocak 2018 tarihinde 20 bin Suriye çetesi ve Türk ordusu uçaklarıyla Efrîn’e saldırdı. 58 günlük savunmadan sonra Efrin halkı topraklarından uzaklaştırıldı” dedi.
EFRÎN’DE 590 KİŞİ TUTUKLANDI
Rusya’nın izniyle 18 Mart 2018 tarihinde Türkiye ve paramiliter grupların himayesine geçen Efrîn’de halka çeşitli baskıların gerçekleştirildiğini kaydeden Şêxo, bunlardan birinin de zorunlu göç olduğunu söyledi. Şêxo, “300 bin insanımız zorunlu göçe maruz kaldı. Kürtler ve Efrin’in yerli halkı yerine Türkmen, Arap, Filistinlilerden oluşan 450 bin kişi yerleştildi. Efrin yerlisinin oranı yüzde 95’lerdeyken bu işgalin ardından yüzde 25’lere indi. Ölüm, kaçırmalar ve yaptıkları katliamlar göz önünde. Şimdiye kadar öldürülenlerin sayısı 700’ü buldu. Çocuk, kadınlarda vardı bunun içinde. 590 kişi de ağır işkencelerden geçerek Türkiye cezaevlerine konuldu. O çetelerin eliyle demokratik özerklik gerekçe gösterilerek 80 kadın onların zulmüne karşı intihar ederek yaşamına son verdi. Ahkaksızlığa karşı yaşamlarına son vermek zorunda bırakıldılar. Kadınlardan 70’i ise tecavüze uğradı. Onlarca da zorunlu evlilik yaptırıldı. Yaralı olanlar çoktu, elini, gözünü kaybedenler oldu. Çok zor süreçten geçtiler” dedi.
28 MEZARLIK YIKILDI
Ezîdî, Sunni din adamlarının bulunduğu 28 mezarlığın yıkıldığını belirten Şexô, “Kürtçe sembollerin olmasından dolayı mezarlardan korktukları için yıktılar, ya da türbelerde hırsızlık yapmak istediler” dedi.
400 BİN ZEYTİN AĞACI KESİLDİ
Doğa katliamının da bölgede devam ettiğini belirten Şêxo, 400 bin zeytin ağacının kesildiğini vurguladı. Yüzbinlerce hektarlık dönümün yakıldığını ifade eden Şêxo, “Cindires ilçesindeki ağaçlık alanlar ile Şiyê ilçesindeki ağaçlar, Hawarê Dağı’ndaki tüm ağaçlar kesildi. Hatta Efrîn’in içinde dahi ağaçlar kesildi. 17 bin zeytin ağacı yakıldı, 20 bin ağaç kökünden söküldü. Diğer yandan da odunun çalınması için Demokratik Özerkliğe bağlı alanlarda özellikle Suriye Devleti’ne göre 33 bin hektar alan ekilmişti. Ondan 12 bin dönümü yakıldı. 75 yeşil alandan 60’ı yıkıldı, kazıldı. Burada kesilen ağaçlarda Türkiye’ye satılmak üzere götürüldü” diye konuştu.
ZEYTİNYAĞI GANİMET OLDU!
Şêxo, “Efrîn zeytinlerinin 2018 yılındaki yağı çalındı. Çok büyük bir kazancı oldu. Hem Türk medyasında, hem Türkiye meclisinde, hem de dünyada bu ticaretten elde edilen kazanımlar duyuldu. Bunun gerekçesi ise ‘PKK’den burayı temizledik. Onun bedeli olarak alıyoruz. En doğal hakkımızdır, aldık’ dediler. İnkar etmediler. Operasyonun masraflarını çaldıkları yağla karşıladılar” diye belirtti.
“2018’de 70 bin ton, 2019’da 50 bin ton, 2020’de 90 bin tona yakın zeytinyağı çaldılar” diyen Şêxo, Hemamê köyünden çalınan zeytinlerin Hatay-İskenderun’dan nasıl götürüldüğünün görüldüğünü dile getirdi. Çalınan zeytinlerin İspanya’da Türkiye zeytini gibi satıldığını hatırlatan Şêxo, 2020’de Antalya Ticaret Odası’nın ise 100 bin ton zeytinyağının Amerika’ya götürüp satacaklarını söylediğine dikkati çekti.
KÜRTÇEYE TAHAMMÜLSÜZLÜK
Kürtçeye dönük asimilasyonun Efrîn’de aralıksız sürdüğünü belirten Şêxo, şunları söyledi: “Efrin şehir merkezinde Türk Cumhurbaşkanı’nın posteri asıldı. Türkiye bayrakları kentin her yerine asıldı. Halkın dükkanlarına Türkçe yazılar yazıldı. Pazarlarda Türkçe konuşulması, Türkçe okulların açılması, Kürtçenin yasaklanması uygulanıyor. 65 Kürt öğretmen görevinden alındı. Kürt dili kullanılmadığı için biliyoruz ki coğrafik açıdan da baskılar yapıldı. Bilbilê ilçesinin 3 köyünün ismi değiştirildi. Gunde Kestale, Hez-el Muxdat, Gurzele Çiya isimleri Türkçe’ye çevrildi. Hatta Efrîn sokaklarının, alanlarının isimleri değiştirildi. Atarürk ismini koydular. Newroz ismi kaldırıldı. Selahaddin meydanının ismi kaldırıldı. Demografik açıdan çok kapsamlı bir şekilde saldırılara devam ediyorlar. Efrîn’in içinde hala bu tür yaklaşımlar sürüyor.”
8 BİN KİŞİ KAÇIRILDI
Son dönemlerde yapılan kaçırmalara ilişkinde konuşan Şêzo, 2018 yılından 2022 yılına kadar en az 8 bin kişinin kaçırıldığını söyledi. 2022 yılının ilk 2 ayında en az 120 kişinin kaçırıldığını belirten Şêxo, “Kaçırılanlar Efrîn, Ezaz hapishanelerinde tutuluyor. Kaçırılmaların gerekçesi olarak ise Özerk yönetime bağlı oldukları gerekçesidir. Kaçırılanların ailelerinden fidyeler isteniyor. Kaçırılanlar yerlerinden ediliyor, Araplar yerleştiriyor” dedi.
ULUSLARARASI KURUM VE GÜÇLERE ÇAĞRI
Efrîn’de demografinin değiştirilmesi ve işkencenin aradan geçen 4 yıla rağmen aralıksız bir şekilde sürdüğünün altını çizen Şêxo, sözlerini şöyle tamamladı: “Efrin içerisinde demografinin değişmesi, halkımıza karşı süresiz ve aralıksız işkence devam ediyor. Rusya, İran ve Suriye rejimi de bu saldırılara karşı gözlerini kapatmış durumda. Bu baskılar işkenceler devam ediyor. Uluslararası kurumlar bu duruma sessiz kalıyor. Yine de isteğimiz uluslararası güçlerin bu yaşananlara el atmalarıdır. Bu vahşetin sonlandırılması, Efrîn halkının terkrardan topraklarına dönmeleri gerekiyor. Suçu işleyenler cezalandırılsın. Uluslararası mahkemelerde yargılansın.”