Hüseyin Habip Taşkın
Dünyaya gidecek binlerce maymun bebek beyaz bulutların üzerilerinde uyuyorlardı. Her bulutun üzerinde Sorumlu Maymun Anne vardı. Bulutlar mevsimlerine göre gürleyerek yeryüzüne şimşeklerini çakarak, bazen yağmur damlalarını gözyaşı gibi akıtırdı. Öyle bir an olurdu ki bembeyaz buluta güneşin aydınlık yüzü eşlik ederdi. Böylece gece ve gündüz dünya üzerinde dönüyorlardı.
Bir yandan bulutlar gökyüzünde hareket halinde, bir araya toplandı. Sorumlu Maymun Anneler ayakta, hep bir ağızdan bağırıyorlardı:
“Haydi, kalkın bakalım. Yolculuk vaktine az kaldı. Hepiniz Maymunlar Dünyası’nda bir annenin karnında olacaksınız. Sizler seçilmiş maymunlarsınız.”
Binlerce maymun bebek gözlerini açtı. Ne görsünler! Yırtık pırtıklı olan maymun bebekler, üniformalılar. İmparator, kral, mafya maymun babaları ve bir sürü kirli işlerin maymunları ten rengiyle, dilleriyle bir aradaydılar.
Ten rengi Siyah Kıvırcık Maymun bağırdı:
“Neden ben yoksul aileye gidiyorum. Şu karşımdaki sarışın saçlı Maymun neden fabrikatör aileye gidiyor?”
Ten rengi Sarışın Maymun öfke seline kapılmışçasına:
“Ben çiftçi çocuğu olacağım. Şu karşımdaki Beyaz Maymun gelip bizim ürettiğimiz tahılı, buğdayı ölü fiyatına alacak… Kendisi piyasada üzerimizden servet kazanacak. Bu düpedüz haksızlık. Üreten biz isek niçin yöneten biz olmuyoruz?”
Saltanatını sürdüreceklerle, yoksulluk altında inim inim inleyecekler arasında söz düellosu başladı. Birbirlerine girmeleri an meselesiydi. Sorumlu Yaşlı Maymun Anne gür sesiyle bağırarak konuşuyordu:
“Sizler seçilmiş Maymunlarsınız. Sınanmak için yeryüzüne gönderiliyorsunuz.”
Uzun Burunlu Maymun yumruğunu havada sıkarak, konuşuyordu:
“Sen ne anlatıyorsun? Yoksulluğun sınanması mı olur? Kirli işlerle uğraşanların hepsi bizim üstümüzden asalak takımı olarak geçinecekler Haaaa… Yok öyle…”
Sorumlu Yaşlı Maymun Anne ilk defa Maymunlar Dünyası’na gideceklerde başkaldıranları görünce afallamıştı:
“Çocuklarım yapmayın. Baş Maymun’un gücüne gider…”
Zayıf Maymun konuşmanın arasına girdi:
“Maymunlar Dünyası’nı görmek istiyoruz.”
Maymun Bebekler Zayıf Maymun’u destekledi. Sorumlu Yaşlı Maymun Anne:
“Kurallar var. Gösteremeyiz. Gidince göreceksiniz.”
Maymun Bebekler Sorumlu Yaşlı Maymun Anne’nin etrafını sardılar. Bir ağızdan:
“Görmek istiyoruz…” diye tempo tuttular.
Sorumlu Yaşlı Maymun Anne ayaklanma karşısında Maymunlar Dünyası’nın penceresini açtı. Maymun Bebekler sessizce yeryüzünde olanlara bakıyordu. Her kafadan sesler yükseliyordu:
“ Her yerde savaş var. Askeri Darbeler var. Yoksulluk her yerde… Kadınlar öldürülüyor. Rüşvet var. Gazeteciler, bilim insanları öldürülüyor. Ana dillere yasak var. Doğayı katlediyorlar. Silah fabrikaları ha bire ölümcül alet üretiyor. Hayat pahalılığından maymunlar daldan dala atlıyor…”
Konuşmalar uzadıkça uzadı. Biran herkes birbirine baktı. Maymunlar Dünyası’na darbeci olarak gidecek olan Maymun Bebek:
“Her yeri pislik olan gezegene gitmek istemiyorum. Sizlerde gitmeyin Burada yaşam alanlarımızı kuralım.”
Sessizlik oldu. Gözlerle, işaretlerle anlaştılar. Hep bir ağızdan bağırdılar:
“Maymunlar Dünyası bize göre değildir. Birlikte bir arada yaşayacağız. Üreteceğiz. Paylaşacağız. Okuma, sağlık bedava olacak. Herkesin işi olacak. Doğa ana korunacak. Sınırlar ve silahlar olmayacak.”
İstekler bir bir sırayla söylenmeye devam etti.
Sorumlu Yaşlı Maymun Anne çıldırmışçasına bağırdı:
“Baş Maymun sizleri taş yapar. Karşı çıkmayın evlatlarım.”
Sessizlik anında gözler Sorumlu Yaşlı Maymun Anne’ye çevrildi. Maymun Bebekler tarafından Maymunlar Dünyası’na atıldı. Gittiği yer ise savaşın olduğu yerdi. Bir süre sonra pencere kapatıldı. İşçi Önderi olacak Maymun Bebek konuşmaya başladı:
“Emekçi arkadaşlarım. Daha çok işimiz var. Haydi işbaşına…”
Hüseyin Habip Taşkın
11.03.2022
