in ,

Mesime Elif Ünalmış: Kördemlik

Öykü

Halamın çocukları ve torunlarıyla, ertesi gün güzel bir piknik yaptık.

Günün sonunda herkes işini bitirmiş, akşam saatlerinde dışarıda oturuyorlardı. Kimi saz çalıyor, kimi derin konularda sohbete katılıyorlardı. Amcamın boş olduğu bir zamanda, heyecanla bize masal anlatmasını bekledik. Hazırlıklar yapılmış sobaya odun atılmış, son dokunuşu yaparak çakmağı çakmıştı. Başlangıçta dumana maruz kalsak da, duman birazdan dağılacaktı.

Ablam abim kardeşim ve ben birlikte sobanın etrafında bir halka oluşturduk. Amcam her zamanki yerini almıştı. Mavi renkli çaydanlığa suyu doldurup sobanın üzerine koymuştu. Çok geçmeden fokurdayan suyla, çayımızı demlemiştik. Çayın yanına ikram olarak nohut ve cevizleri dizmiştik. Kısa zamanda patlayan nohutları ve cevizleri avucumuza alıp, ılıtarak ağzımıza atıyorduk. Artık çaylarımızı da içtikten sonra, amcam bir süre bizimle sohbet etti. Halamın oturduğu köye gideceğini söyledi. Yani Kördemlik Mesime köyüne, sabah dört gibi dolmuş kalkacaktı. Bu beklenmedik yolculuk bende bir heyecan uyandırdı.

O gün amcam masal anlatmadı, sadece uzun süre sohbet ettik. Keyifli bir sohbet oldu bizim için, ben hemen atıldım. Ben de amcamla gitmek istediğimi söyledim. Amcamın işleri vardı. Beni başka zaman götürmek istediğini söyledi. Ardından ekledi, sabahın erken saatlerinde uyanamasın, diyerek konuyu kapattı. Ablam söze karıştı, Kördemlik´e gittiğinde hediye almasını söyledi. Abim, kardeşim derken ben sessiz kaldım. Amcam bana dönerek, sen ne istiyorsun kekliğim? diye sordu. Bir şey istemediğimi söyledim. Çok ısrar edince, kolye olabilir dedim. Çünkü ben onunla gitmeyi kafama koymuştum.

Amcam çalışmıyordu. Parası yok diye düşünüyordum. Ancak siparişlerimizi itina ile aldı. Kağıt kalem olmadan kızgın yanan sobanın üzerine parmağıyla yazıyormuş gibi yaparak tek tek notunu aldı. Biz de amcamın çok zeki olduğunu sobaya yazdığı, yani sözde yazdığı siparişleri unutmayacağını düşünerek siparişleri verdik.

Amcam hepimize sembolik isimler takardı. Doğa isimleri kuş isimleri gibi, bu bizim çok hoşumuza giderdi. Bazen bu isimlerle seslenirdi. Benim ismim keklikti, ablam gündoğumu, abim sabır taşı, kardeşim mümin idi. Bu güzel sohbetin ardından amcam uyumak istediğini söyledi. İyi geceler dedikten sonra biz de odamıza çekildik.

Ancak beni bir türlü uyku tutmadı. Kulağım kapıdaydı. Amcamla gitmeyi kafama koymuştum. Yarı uykulu bir şekilde uzanıyordum. Tam dalmıştım ki cılız beliren ışık dikkatimi çekti. Amcam uyanmış gaz lambası eşliğinde kahvaltısını yapıyordu. Olabildiğince sessiz olsa da, ben tetikte bekliyordum. Hızlıca hazırlandım akşamdan gerekli hazırlıkları yapmıştım. Annem kalkamayacağımı düşünerek izin vermişti. Beni nasıl bir serüvenin bekleyeceğini düşünerek merakla bekledim.

Tam amcam kapıdan çıkarken, arkasında belirdim. Beni görünce şaşkınlığını gizleyemedi. Nasıl uyandın? diye sordu. Ardından anneme seslendi. Bu çocuk peşime takıldı. Gelsin mi? diye sordu. Benim çok istekli ve hazır olduğumu görünce izin verdi. Nihayet durağa gittik. Beş dakika geçmeden dolmuşa bindik. Köyden uzaklaştıkça meraklı bakışlarla etrafıma bakıyordum. Bir süre sonra adını çok sık duyduğum Keban Barajı´na gelmiştik. Dolmuş feribota yanaşmıştı. Amcam bizim için birer simit aldı. Çaylarımızı yudumlarken, simidimin yarısını martılara sakladım. Herkes martıları besliyordu. Ben de güverteye çıktım. Simitleri küçük parçalara ayırarak havaya atıyordum. Bütün martıların bana yaklaşmasını istiyordum. Öyle de oldu. Martılar simiti kapmak için en güzel marifetlerini gösteriyorlardı. Lokmayı havada kapanlar çok daha şanslıydılar. Tüm marifeteriyle göz kamaştırıyorlardı.

Bir süre sonra da feribotun suda bıraktığı izleri takip ettim. Oldukça eğlenceli gecen yolculuğun sonunda, halam ve oğlu bizi karşıladılar. Halam bizim için güzel bir sofra hazırlamıştı. Yemek yedikten sonra, halama biraz bahçede oynamak istediğimi söyledim. Halam izin verdi. Elazığ´da vitrinler dikkatimi çekmişti rengarenk ışıltılı vitrinlerin cazibesine kapılıp, oldukça uzaklaşmıştım. Bir süre sonra kaybolduğumu fark ettim.

Hafızama kaydettiğim yerleri gerisin geri gelerek halamın olduğu binaya yakın bir yerde bekleyerek beni bulmalarını umdum. Amcam yokluğumu fark edince hep beraber beni aramaya koyulmuşlardı. Ben pür dikkat etrafıma bakarken amcamın telaşla önümden geçtiğini gördüm. Sevinçle amcama seslendim. Ancak beni gördüğüne sevinse de gerekli fırçayı yemiştim. Bir iki saat sonra, Kördemlik köyüne gittik. Her yer yemyeşildi. Akarsuların olduğu, çok güzel şirin mi şirin bir köydü. Bizim köyden daha güzeldi. Halamın çocukları ve torunlarıyla, ertesi gün güzel bir piknik yaptık. Burada elektrik vardı. İlk defa burada televizyon izledim. Amcam ve halam bizim için çarşıya hediyelerimizi almaya gitmişlerdi. Ben de kuzenlerimle vakit geçiriyordum. Bu gezide gördüğüm yaşadığım her şeyi arkadaşlarıma anlatmak için sabırsızlanıyordum.

Bir hafta sonra eve döndüğümde, arkadaşlarım da beni görmek için sabırsızlanıyorlardı. Onlar da beni görmek için yanıma gelmişlerdi. Beni pür dikkat dinlemişlerdi. İki yıl sonra bizim köyümüze elektrik geldi. Ancak herkes televizyonun derdine düşmüş amcamın papucu dama atılmış gibiydi. Eskisi kadar masal dinleyen yoktu. Amcam zaman zaman hüzünleniyordu. Ancak belli saatlerde masal dinliyorduk. Hiçbir şey benim için amcamı dinlemek kadar keyif vermiyordu. Bu gezi bende çok farklı şeyler uyandırmıştı. Yaşamın küçük bir köyde ibaret olmadığını öğrenmiştim. O günden sonra hayallerimin sınırlarını zorlamam gerektiğini hissetmiştim.

Mesime Elif Ünalmış

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Türk İklimlendirme Sektörü Özbekistan’daki Ticari Faaliyetlerini Artırıyor

Neue Ausgabe des Praxisratgebers: „Gruppen-Handbuch 2022“