Gözeneklerin tıkanması, kılların çıkamayarak kıl dönmesi sorununa yol açıyor. Kıl dönmesi sorununun özellikle 20’li yaşlarda daha çok görüldüğünü belirten uzmanlar; erkeklerin, kilolu kişilerin, hijyen sorunu olanların ve dar kıyafet giyenlerin sorunla karşılaşma sıklığının daha fazla olduğuna dikkat çekiyor. Uzmanlar, tedavide en etkili yöntemin 2 aşamalı cerrahi operasyon olduğunu ifade ediyor ve iyileşme döneminde kilo problemi ile hijyene dikkat edilmesini tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Ahmet Murat Koca, kıl dönmesi sorununa yol açan nedenleri, belirtileri, tedavi yöntemlerini ve tavsiyelerini paylaştı.
Kıl dönmesi 20’li yaşlarda sık görülüyor
Gözenek tıkanması neticesinde kılların çıkamayarak kıl dönmesi oluşumuna yol açtığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Murat Koca, “Kıl dönmesi tıbbi olarak pilonidal sinüs, pilonidal kist veya kist dermoid sakral olarak tanımlanıyor. Bazen doğuştan sinüs olmasına rağmen yıllarca belirti vermez ancak zamanla hastalık ortaya çıkabilir. Vücutta her yerde görülebilmekle beraber en sık kuyruk sokumu, göbek çevresi, kasıklarda karşılaşılabilir. İltihabın toplanmasıyla apse oluşması sonrasında belirtiler daha çok ortaya çıkabilir. Özellikle 20’li yaşlarda daha sık görülüyor.” dedi.
Cerrahi müdahale ile tedavi mümkün
Op. Dr. Ahmet Murat Koca, kıl dönmesinin ağrı, hassasiyet, sertlikle ve kötü kokulu akıntıyla kendini gösterebildiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Acı yaşayan hastanın oturamamasına yol açabiliyor. Bazen de bölgede kaşıntı ve ıslaklık hissi oluşabiliyor. Erkeklerde, kilolu kişilerde, bölgesel çok kıllı olanlarda, hijyen sorunu olanlar ve çok terleyenlerde, dar kıyafet giyinenlerde ve ailesel yatkın olanlarda sık karşılaşılabiliyor. Tedavisiz durumlarda çok nadirde olsa belli oranda kanserleşme riski bulunuyor. Teşhisi hastanın uzman doktor tarafından iyi bir şekilde muayenesiyle mümkün olabiliyor. Kıl dönmesi sorununu ortadan kaldırmak içi flep ile cerrahi tedavi, lazer veya radyofrekans uygulama, ilaç uygulaması, basit sinüsektomi, eksizyon ve spontan tedaviye bırakma yöntemleri uygulanabiliyor.”
Sıkı kıyafetler giyilmemeli
Tedavide en etkin ve tekrarlama ihtimali en düşük yöntem ameliyatla hastalıklı bölgenin çıkarılması ve oranın doku döndürmeyle kapatılması olduğunu ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Murat Koca, “Bazen bölge çok iltihaplıysa ameliyat 2 aşamada yapılıyor. Önce apse boşaltılıyor ve iltihap 2-3 hafta tedavi edilip kurutuluyor. İkinci aşamada çıkarma ve kapama yöntemi uygulanıyor. Ayrıca cerrahi yöntemlerde çıkarma ve kendi haline bırakarak zamanla kapanması yönteminden de bahsedebiliriz. İyileşme döneminden sonra da hasta bölgeyi kılsız tutmalı ve hijyene dikkat edip sıkı ve sağlıksız kıyafetler giymemeli. Ayrıca kilo problemine de çare bularak bu sayede riskleri minimalize edebilirler.” diye konuştu.