Cemevlerine ‘ticarethane tarifesi’ üzerinden gelen yüksek faturaları ve iktidarın cemevlerine yönelik ticarethane uygulamasını Meclis gündemine taşıyan HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, “Cami, mescit, sinagog, kilise gibi yerlere ibadethane statüsü tanınırken cemevlerinin ibadethane sayılamaması bir ayrımcılık değil midir?” diye sordu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, cemevlerinin ibadethane olarak tanınmayıp ticarethane olarak görülmesinden kaynaklı yüksek miktarda elektrik ve doğalgaz faturası ödemek zorunda bırakılmasını Meclis gündemine taşıdı.
Cemevlerinin ibadethane olarak tanınması gerektiğine dair yerel ve uluslararası mahkeme kararlarını hatırlatan Kenanoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Cami, mescit, sinagog, kilise gibi yerlere ibadethane statüsü tanınırken, cemevlerinin ibadethane sayılamaması bir ayrımcılık değil midir?” diye sordu.
“CEMEVLERİNİN ‘TİCARETHANE’ OLARAK GÖRÜLMESİ GARABETTİR”
Kenanoğlu’nun Meclis’e sunduğu soru önergesinin gerekçesinde şunlar belirtildi:
“İstanbul Küçükçekmece’deki Garip Dede Kültür ve Cemevi Derneği’ne 30 bin 60 TL elektrik faturası gelmiştir. CK Boğaziçi Elektrik Perakende Satış isimli şirket tarafından düzenlenen elektrik faturasının ‘tüketici grubu/sınıfı’ kategorisinde ‘ticarethane tarifesi’ yazdığı görülmektedir.
Devlet, cami, mescit, sinagog, kilise gibi yerleri ibadethane olarak görürken, Cemevlerini ibadethaneden saymak istemediği gibi “ticarethane” olarak görmesi apayrı bir garabet örneğidir.
Bilindiği gibi, Alevilerin ibadethanesi olan Cemevlerinin elektrik giderlerinin devlet tarafından karşılanmaması üzerine hem iç hukuk hem de dış hukuk mercilerinde açılmış ve kazanılmış kararlar mevcuttur.
Örneğin, Bakırköy 5. Asliye Hukuk mahkemesinin 19.09.2017 tarihli ve 2015/420 Esas sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 25.10.2018 tarihli ve 2018/3515 Esas sayılı onama kararı gereği Cemevleri ibadethane statüsünde sayıldığından elektrik sarfiyat bedellerinden muaf tutulmuştur.
Yine, İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi, İstanbul Esenyurt’ta bulunan ve Cem Vakfı’na bağlı Kıraç Cemevinin ibadethane sayılması gerektiğini belirterek elektrik faturası ödenmemesine yönelik karar vermiştir.
Daha önce de İstanbul Esenyurt’ta bulunan Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı Cemevinin elektrik faturalarının ödenmediği gerekçesiyle BEDAŞ tarafından Cemevi icraya verilmiş ve Cemevi yönetimi karşı dava açarak icrayı durdurmuştur. Cemevi yönetiminin, Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğu için elektrik giderlerinin devlet tarafından karşılanması istemiyle 2015 yılında açtığı dava sonuçlanmış ve Danıştay 13. Dairesi verdiği karara göre Erenler Cemevinin elektrik giderlerinin Devlet tarafından ödenmesine karar verilmiştir.
“CEMEVLERİ İBADETHANE MİDİR? TİCARETHANE MİDİR?”
Diğer taraftan, Aralık 2014 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’de Cemevlerine ayrımcılık yapıldığını ve Cemevlerinin de diğer ibadethaneler gibi hukuki olarak tanınması gerektiğini oybirliğiyle karara bağlamıştır. AİHM söz konusu kararında özetle cami, kilise veya sinagoglara uygulanan elektrik faturası muafiyetinin, Cemevlerine uygulanmamasının kabul edilemeyeceğini belirtmiş ve Yenibosna’da gerçekleştirilen hiçbir faaliyetin ticari bir karakter taşımadığından yola çıkarak “Cemevleri de diğer dinlere ait mekanlar gibi ibadet mekanlarıdır. Devlet temsilcileri, neden Cemevlerine farklı bir uygulama getirildiği konusundaki savunmasında gerçekçi ve objektif bir gerekçe sunamamıştır. Dolayısıyla AİHS’in 9’uncu maddesiyle bağlantılı olarak din özgürlüğünü garanti altına alan 14’üncü maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir” denilmektedir.
Ayrıca, yürürlükte bulunan 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanununun “Genel aydınlatma” başlıklı geçici 6. maddesinin üçüncü fıkrasında “…toplumun ibadetine açılmış ve ücretsiz girilen ibadethanelere ilişkin aydınlatma giderleri ise Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere toplumun ibadetine açılmış ve ücretsiz girilen tüm ibadethanelerin aydınlatma giderlerinin devlet tarafından karşılanması gerektiği öngörülmüştür.”
Bu bağlamda Kenanoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanması istemiyle şu soruları sordu:
-Cemevleri ibadethane midir? Ticarethane midir?
-Cemevine “ticarethane” aboneliği yapılmış olması hangi mevzuata dayandırılmaktadır?
-Cami, mescit, sinagog, kilise gibi yerler ibadethane olarak görülüyorken Cemevlerine neden ticarethane gibi bakılmaktadır?
-Cami, mescit, sinagog, kilise gibi yerlere ibadethane statüsü tanınırken, Cemevlerinin ibadethane sayılamaması bir ayrımcılık değil midir?
-Bir yerin ibadethane olup olmadığına kim karar vermektedir?
-Alevilerden de alınan vergileri ile tüm inanç merkezlerinin giderleri karşılanırken, Cemevlerinin giderleri neden karşılanmamaktadır?
-Alevilerin inanç merkezi olan Cemevlerinin ibadethane olduğu ve elektrik vb. giderlerinin devlet tarafından ödenmesi gerektiği ile ilgili AHİM, Danıştay ve Yerel Mahkemelerin verdiği kararlar mevcutken Garip Dede Kültür ve Cemevi Derneğine nasıl böyle bir elektrik faturası düzenlenmektedir?
-Alevilerin ibadet yeri olan Cemevlerinin ibadethane olduğunun tartışmalardan çıkarılması ve bütün ibadethanelere tanınan hakların Cemevlerine de tanınması için genel bir hukuki düzenleme yapılacak mıdır?”