Anne karnında başlayan hayat yolculuğu, bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık sürecinde yaşanan bilişsel, davranışsal ve duygusal birtakım değişim ve gelişimlerle devam ediyor. Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme gibi tanı kriterleri belirlenmiş yeme bozuklukları kökeninin, Bu değişim dönemindeki psikolojik etkenlere dayandığını belirten Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, 21-27 Şubat Yeme Bozuklukları Farkındalık Haftası’na özel açıklamalarda bulundu.
İnsanın kilosuna olması gerektiğinden daha fazla anlam yüklemesi, zihnin sürekli kilo ve yemekle meşgul olması, yemek yemenin ya da yememenin üzüntü, can sıkıntısı, acı gibi duygularla baş etmek için bir araç olarak kullanılması, sağlığı ciddi derecede tehdit eden ve hatta ölümle sonuçlanabilen yeme bozukluklarının temel özelliklerinden sayılabilir.
Kilo almakla ilgili yoğun kaygı hissetme, sıkı diyetler yapma ya da çok fazla yeme, sık sık tartılma ya da tartılmaktan korkma, sık sık aynaya bakma ya da aynaya bakmaktan kaçınma, yemek olan ortamlarda gerginlik hissetme ve yemek karşısında kontrolü kaybetme endişesi gibi belirtileri olan yeme bozukluklarının, genellikle ergenlik döneminde başladığını ve erken müdahale edilemezse bir ömür sürebileceğini dile getiren Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, 21-27 Şubat Yeme Bozuklukları Farkındalık Haftası’na özel dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Pandemi döneminde yeme bozukluklarında belirgin artış oldu
Yeme bozukluklarının altında yatan sebeplerden birinin de duyguları sağlıklı şekilde yönetmekte zorluk çekmek olduğunu belirten Bayraktar, özellikle insanların belirsizlikte kaldığı, günlük rutinindeki stres yönetme becerilerini uygulayamadığı ve sosyalleşemediği pandemi döneminin, birçok kişide yeme bozukluklarının ortaya çıkmasına sebep olduğunu söylüyor.
“Ailenin yemekle olan ilişkisi, çocuğun yemekle olan ilişkisinde belirleyicidir”
Tohumları çocukluk çağında atılıp çoğunlukla ergenlik ya da genç yetişkinlik döneminde ortaya çıkan yeme bozukluklarının, ileriki yaşlarda da ortaya çıkabildiğinin altını çizen Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, okul ya da iş değiştirme, evlenme, boşanma, başka bir ülkeye taşınma gibi hayat değişimlerinin de yeme bozukluklarını tetikleyebileceğini ve bu süreçlerin sağlıklı yönetilmesi için duyguların doğru şekilde yönetilmesinin önemini vurguladı. Özellikle duyguların özgürce ifade edilemediği, ifade edilmesine izin verilmediği ve yargılandığı aile ortamlarında büyüyen kişilerde, yeme bozuklukları görülme oranının oldukça yüksek olduğunu belirten Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti: “Aile içinde sürekli diyet, kilo ve yemek konuşulması da yeme bozukluklarına sebep olabilir. Sınavda başarılı olan bir çocuğu çikolata ile ödüllendirmek ya da üzgün bir çocuğu şekerle teselli etmek, çocuğun bir yetişkin olduğunda bile kendisini her ödüllendirmek istediğinde ya da her üzüldüğünde yemeğe yönelmesine sebep olabilir. Özetle; ailenin yemekle olan ilişkisi, çocuğun yemekle olan ilişkisinde belirleyicidir.”
Yeme bozuklukları konusundaki farkındalık arttırılmalı
Yeme bozukluklarını önleme amaçlı çalışmalar yapmanın, birçok sağlık problemine yol açabilecek yeme bozukluklarının ortaya çıkmasını engelleyeceğini söyleyen Bayraktar, “Yeme bozukluklarını önleme çalışmalarının başında, yeme bozuklukları konusunda farkındalığı arttırmak gelir. Yeme bozukluğu konusunda farkındalığı arttırmak için ise, okullarda hem ergenlik dönemindeki öğrencilerin hem de ailelerinin yeme bozuklukları hakkında bilinçlendirilmesi ve bu konuya medyada ve sosyal medyada daha çok yer verilmesi, yeme bozukluklarını önleme çalışmaları adına atılacak önemli adımlar arasında sayılabilir” açıklamasında bulundu.
Yeme bozukluğu olan kişiler, sağlık kontrollerini ihmal etmemeli
Yeme bozukluğu belirtileri her ne kadar birbirine benzese de, her kişide farklılık gösterdiğini söyleyen Bayraktar, yeme bozukluğu şikayeti ile gelen kişinin yeme bozukluğunun türü ne olursa olsun, mutlaka bir hekim tarafından görülmesi ve sağlık kontrollerinin yapılması gerektiğini belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Yeme bozukluğu tedavisi, bu alanda uzmanlaşmış bir psikoterapist ve diğer alanlarda çalışan uzmanlarla iş birliği içinde yürütülmeli. Ben, danışanlarımla çalışırken süreci mutlaka bir dahiliye veya endokrinoloji uzmanı ile yürütüp gerektiği noktalarda da, bir psikiyatristin sürece dahil olması konusunda özen gösteriyorum. Yine, kişinin genel tablosu ve ihtiyaçları doğrultusunda, beslenme uzmanları ile iş birliği içinde oluyorum.”
Feyza Bayraktar hakkında:
1980, Adapazarı doğumlu Feyza Bayraktar, Koç Özel Lisesi’nden mezun olduktan sonra, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nde tamamladı. New York Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji Bölümü’nde yüksek lisans çalışması yapan Bayraktar, aynı zamanda Kadın Ruh Sağlığı ve Yeme Bozuklukları alanlarında araştırma görevlisi olarak çalıştı. New Orleans’da meydana gelen kasırga üzerine, bölgede yaşayan kişilere psikolojik destek veren başarılı isim, özellikle kadın ruh sağlığı ve yeme bozuklukları alanında birçok klinikte psikolojik danışmanlık hizmeti verdi. Princeton Üniversitesi Sağlık Merkezi’nin klinik eğitim programına kabul edilip doktora eğitimine başlamadan, bu klinik eğitimi almaya hak kazanan ilk kişi oldu ve hemen ardından doktora çalışması için kognisyon, algı, özellikle de beden algısı konuları üzerine yoğunlaştı.
Kognitif ve davranış terapileri ile ilgilenen ve bu alanda birçok uluslararası eğitime katılan Bayraktar, yeme bozuklukları alanındaki çalışmalarıyla tanınan, alandaki en saygın isimlerden Prof. Dr. Christopher Fairburn’un referansı ile Oxford Üniversitesi Psikiyatri Bölümü tarafından verilen bireye özel biçimlendirilmiş, bilişsel davranışçı terapi eğitimini almaya hak kazandı ve dünyada, bu eğitimi alan ilk uzmanlardan biri oldu. ABD’de, Walden Üniversitesi Klinik Psikoloji Doktora Programını da duygu yönetme becerileri ve yeme bozuklukları üzerine yazdığı tez ile tamamlayan Bayraktar, ABD’de Yale Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi’nde yeme bozuklukları ve obezite psikolojisi alanında lider olarak tanımlanan bilim insanları ile çalıştı. Böylece, ismi yeme bozuklukları ve obezite psikolojisi alanında uluslararası eğitimciler listesindeki yerini aldı.
International Association of Eating Disorders Professionals Foundation tarafından belirlenen Yeme Bozuklukları Uzmanlığı Sertifikasyon kriterlerini karşılayarak yeme bozuklukları uzmanı (Certified Eating Disorders Specialist-CEDS) unvanını alan Bayraktar, aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır. Yayın ve basın organlarında zaman zaman yer alan Feyza Bayraktar, 2014-2015 yayın döneminde, 24TV’de, psikolojik problemleri ele alan “Ne Yapmalı?” adlı bir program yapmıştır. Aynı zamanda, 2011- 2016 yılları arasında faaliyet gösteren Yeme Bozuklukları Destek Derneği’nin kurucusu olup bu süre içinde derneğin başkanlığını yapmıştır. 1994 yılında, 14 yaşındayken yayınlanan; “Karanlıkta Doğan Güneş” adlı bir romanı ve 2011 senesinde Doğan Kitap aracılığıyla yayınlanan “Yemek ya da Yememek” adlı bir kitabı vardır.