Kürt inancı Yarsanların (Ehl-i Hak) kutsal kitabı Serencamname ya da Hazine Kelamı Sitav Yayınları tarafından Kürtçe ve Türkçe olarak basıldı. Kutsal kitap Serencamname veya Hazine Kelamı, Dr. Sidîq Sefîzade tarafından orjinal dili olan Hewramiceden yorumlandı Mihammed Roni ve Muhsin Özdemir tarafından Kürtçe’ye ve Türkçe’ye çevrildi.
Kürt aydınlarının uzun soluklu ortak çalışmasıyla Serencamname veya Hazine Kelamı, ilk defa orjinal metniyle Türkçe yayınlandı. Kitabın tanıtım kısmında kısaca şunlar yazmaktadır: „Geçen Yüzyıldan Hawraman Bölgesinden kalan kitap ve el yazmalardan anlaşılıyor ki İslam’ın geldiği ilk dönemlerde bilgin ve aydınlar bakımından bu bölge diğer bölgelerden daha öndedir. Bu eser, o dönemin bilgin, aydın ve düşünürlerin fikir ve düşüncelerinin bariz bir örneğidir. Bu eser, Sultan Sahak (İsak) ve müritlerinin 8. Yüzyılda yazdıkları metinlerden oluşuyor. Bu metinler, ayet, dua, dini ve mesleki ayin ve ritüellerin yanı sıra kurban ve adaklar üzerine yazılan yazılardan oluşmaktadır. Bu metinler sözlü olarak korunmuş ve anlatıcılar tarafından nesilden nesile aktarılmıştır. Bu kelamlar Kürtçenin en eski lehçelerinden biri olan ve “Fehlewiyat” olarak da bilinen Gorani lehçesi ile yazılmıştır. Bu lehçe eski diller olan Avesta, Sanskritçe, Pehleviceyle uyumlu olup, şimdi de Hewraman halkı ve bazı Kürt aşiretleri tarafından konuşulmaktadır.
Yarsanilerin (Ehl-i Hak) en önemli ve kutsal kitabı olan bu kitap, “Donadon” yani ruhun bedendeki tecelli etmesine dayanıyor ve bu dünyayı öbür dünyadan bir gerçek olarak görüyor. Hazine kelimesi genellikle Tanrı’nın armağanı ve kutsamaları anlamına gelir. Hazinenin kendisi de insanların değerli eşyalarını ve mallarını sakladığı yer anlamına gelir. Yarsani edebiyatında hazine, Tanrı‘ nın lütfu ve lütfunun kaynağı demektir. Allah emrediyor ve diyor ki “sırların anahtarları ondadır.”
Serencamname kitabı altı bölümden oluşmaktadır. Gorani lehçesi ile sır (giz) ve şiir şeklinde yazılan orijinal metinler açık ve anlaşılır bir şekilde latinize edilmiş, sonra her bölüm ayrı ayrı bir şekilde Türkçeye çevrilmiş ve yorumlanmıştır. Daha iyi anlaşılması için dipnotlarla daha açık bir şekilde açıklaması yapılmıştır.
Kitabın ağırlıklı konuları irfani (epistemolojik) ve felsefik konular olup, 7. Ve 8. Yüzyıllarda o yörede yaşamış bilgin ve düşünürlerin fikir ve düşüncelerinin sonucudur. Din, inanç ve efsane araştırmaları yapan araştırmacılar için, bu eser bir baş yapıt eserdir.“
Kitabın Türkçe ve Kurmancî dillerine çevrilmesinde emeği olan ve önsözünü kaleme alan araştırmacı yazar İsmet Yüce ile Serencamname üzerine konuştuk.
– Yarsanların kutsal kitabı Serencamname kitabını Türkçe çevirisi ve basımını yaptınız. Serencamname kitabı Yarsanlar tarafında sıkıca korunan kutsal bir kitap. Siz orjinal halini nasıl buldunuz? Ve kitabın doğru bir şekilde çevirilmesi için nasıl bir çalışma içerisinde oldunuz?
Resmi ideoloji Kürdlüğü yok etmenin askeri zordan çok manipülatif tarih ve kimlik yazımı ile kabul ettirmekten geçtiğinin farkında.
Kürd milli düşüncesini yok etmek için uygulanan en temel çıkış “güneş dil teorisi” idi, sonradan, yeni dönem Alevi Kürdlüğü, Kürdlükten ayırma uğraşı içerisine girdi. Buna en iyi cevap Alevi Kürdlüğün tarihsel kaynaklarından Yarsan ve Kakai tarihi ile verilebilirdi. Bunun temel kitabı 1200 yılında oluşturulan, Sultan Sahak Serencam kitabıdır.
Biz “Kürdistan’da Kürd Aleviliğinin Temel Kaynakları” başlıklı araştırmamızı dört yıl önce oluştururken bu tarih için Serencam’ın önemini farkettik. İlginç bir biçimde kitabın adının çok geçmesine rağmen kitabın latin Kürdçesine ve Türkçe’ye çevrilmediğini gördük.
Buna rağmen Serencam adı her yerde eksik referanslarla geçiyordu.
Buradan hareketle kitabı bulma ve çevirme uğraşına başladık. Büyük uğraş sonucu oldukça zorlanarak, Koye Üniversitesi Felsefe Bölümünde ve Hewler Milli Kütüphanesinde birer örnek bulduk. Zahmetli bir uğraş sonucu milli çevrenin maddi desteği ile kitabı Kürdçe ve Türkçe’ye çevirtip yayınladık.
Kürdçe çevirisi yayınlandı. Türkçe çevirisi ise bir ay önce yayınlandı.
Bu kitap ile Alevi Kürdlük artık birbirinden ayrılmaz birer parça olduğu tarihsel kaynakları ile anlaşılacak. Kaynaklar yeniden düşünülüp yeni bir tartışma sistemi oluşturulacak.
Alevilik düşüncesi de yerli yerine oturtulacaktır. Kitap üzerine yeni çalışmalar yapılacağı, yapılması gerektiğini de şimdiden söyleyebiliriz
– Serencamname kitabı kimler tarafından kaleme alındı, ne anlatıyor? Kaç bölümden oluşuyor? İçeriği ve tarihçesi hakkında bize biraz bilgi verir misiniz?
Kürdçe ve Kürd dilinin 10. Yy. da Hewremani ile gelişip güçlendiği bilgileri var. Bu Kürdlüğün varlığı kendisini inanç biçimde Yarsan, Kakai, Ehli Haq, Alevilik, Dersim, Rea Haq’ı biçiminde devam etmiştir. Eserde Kürd filozofu 12. yy. da Platon ile Zerdüştlük arasında-sentezinde İslam aydınlanmasını, ‘İşraki felsefesi’ tartışan Şühreverdi ve karşılıklı etkilerinde bahsedilmektedir. Demek ki Kürd tarihini ve düşüncesini derinliğine anlamak için artık oryantalist veya el yordamı ile anlamaya çalışmak yerine öz kaynaklarımıza dönerek tarihimizi milli ruh ile anlamak bizi inanç dünyamıza da yaklaştıracaktır.
Sultan Sahak ile Sühreverdi, Şerefxan ile Ehmede Xani, Seyit Rıza ile Baba Tahire Uryan gibi dünyalar kadar kaynak mevcut. Kürd geleneksel inanç ve felsefesinin temeli de bu kaynaklardır. Avesta’nın dili de Hewremicidir(Gorani), Serencam da aynı dilde yazılmıştır. Avesta’nın ruhu Serencam’dan Alevi Kürdlüğe ulaşmıştır. Eserin Kürdçeye çevrilmesi bu alanda bir boşluğu dolduracak ve yeni bir referans oluşturacaktır. Bu çeviriden hareketle Serencam ve Alevi Kürdlük tarih, inanç ve felsefesi üzerine yeni araştırmalar yapılacağı açıktır. Beğenelim bilgileri sorunun cevabı daha iyi anlaşılsın diye verdik.
Kitap Kakai Piri Sultan Sahak tarafından derlenmiş. Bu yüzyıla-12yy kadar felsefeyi oluşturmaya çalışan Baba Tahire Üryan, Behlüli Dana, Baba Serheng, Ebul Vefa Kürdi’nin deyişleri ve yorumları bulunmaktadır. Bu bakımdan bile müthiş bir kaynak oluşmuş durumda.
Serencamname kitabı altı bölümden oluşmaktadır. Gorani lehçesi ile sır (giz) ve şiir şeklinde yazılan orijinal metinler açık ve anlaşılır bir şekilde latinize edilmiş, sonra her bölüm ayrı ayrı bir şekilde Türkçe’ye çevrilmiş ve yorumlanmıştır. Daha iyi anlaşılması için dipnotlarla daha açık bir şekilde açıklaması yapılmıştır.
– Serencamname kitabını okuyunca Kürdistan’daki diğer inançlar Alevilik, Rêya Haq, Kakeyîlik, Ezdilik arasındaki bağlantıya ilişkin bir bilgi elde edebiliyor muyuz? Yarsanlık ile diğer inançlar arası bir benzerlik veya farklılık var mı?
Alevi Kürd düşüncesinin kaynakları: Serencam. Yarsani ve Ehli Haq-Kakai düşüncesi varlığın kaybolmaması ve bir biçimde başka bir donda-şekil-biçim-varlık yaşam bulması fikrine dayanır. İlk inanç düşüncesi oluşumu olan Zerdüşlükten yeni dönem Aleviliğe kadar çeşitli karışımlara rağmen aynı düşünce ve ritueller uygulanmaktadır.
Koçgiri’de, Horasan’da Afrin’de Urmiye’de farklı biçimlerde de olsa bu ilk düşünce döneminin izlerini açık açık görmek mümkündür. Bizim bu Serencam araştırmasını büyük uğraş ve araştırma ile Kürdçeye ilk çevirmemizin nedeni bu farklı biçimlerin aslında bir ana kaynaktan geldiğini göstermektir. Serencam ve felsefesi Kürd tarihinde neredeyse mitolojik denebilecek dönemlerde gelerek 1200 yılında Sultan Sahak tarafından dile getirilişin yeni halidir.
Sırların kadehi, sırların kadehi
Şaşırdım bezmde, sırların kadehi
Derdimin dermanı kadehteki badeyi
İçtim çünkü derdim sarmıştı âlemi
Bu cem doğruların cemidir, doğruların cemi
Yârların yarenlerin elbet, doğruların cemi
Bir iyilik edenler hafifletirler yüklerini
Bu cem hasların, inanmışların cemi
(Daye Tewrêza Hawramî)
Daye Tewrêza Hawramî 10-11. y.y. Bu örneği 72 pir içerisinde aynı eşit ve kasayıcılık ile kadın ana-pirlerinde varlığına işaret etmek için verdik. Bu bağ Kürd Alevi Felsefesinin Tarihi gelenek ile Ezidilik, Yarsan, Kakai, Rea Haq ile yeni dönem Hakikatçi düşünce arasındaki tarihi ve felsefi ilişkiye iyi bir örnektir.
Kürdistan’ın her bir ucundaki bu düşünce biçiminin nerdeyse birebir aynı kavramlar, giyim, rituel ve yaşam biçimi içerisinde olduğunu da görüyoruz.
– Sultan Sahak Yarsan inancında çok önemli bir karakter. Yarsan inancının ilk kurucusu olan Sultan Sahak ve arkadaşları İslam’ın yayıldığı bir süreçte böyle bir inanç kurmaya iten nedenler nelerdir? Kitapta bu konuda bir bilgi sunuyor mu? Bu insanlar bu inancı kurmazdan önceki inançları nedir?
Dr. Sidiq Sefîzade (Borekeyî) Nameyê Serencamê’de Sultan Îshaq’ın (San Sehak) 1276 yılında Halebçe’ye bağlı Berzence köyünde doğduğunu yazar. Sultan Sahak düşüncenin son pirlerindendir. Bütün ömrünü Kürdistan’ın bu bölgesinde geçirmiştir. Kitabı son toplayan, derleyen, yorumlayan ve kendi yorumunu katan Pirdir. Bütün sistemi nerdeyse bir sentez halinde işlemiştir. Kendi yüzyılına kadar Kakai/Yarsani felseyi yeni anlayış biçiminde derlemiştir. Kitapta bu açık biçimde izlenebilir. Ebul Vefa Kurdi, Baba Serheng, Baba Tahire Üryan, Behluli Dana, Hallacı Mansur ve şaşırtıcı, tarihi tersine çevirecek biçimde Hacı Bektaş deyiş ve düşünce derlemesi Sultan Sahak tarafından bu kitapda yapılmış. Anladığımız kadarı İle Zerdüşti düşüncenin bir çevrelenip yeni döneme yorumlanması olarak bakılabilir. Daha çok Şühreverdi felsefesi bunu açıklar durumdadır.
– Alevi Kürtler arasında yaygın olarak “Horasandan geldik” hikayesi var. Siz kitabın önsözünde özellikle bu konuya dikkat çekiyorsunuz. Bunun aslında Alevileri asimile etmenin bir şekli olduğunu ve Serencamname ile bu bakışın çürütüldüğünden bahsediyorsunuz. Bu sonuca nasıl vardınız?
Şah İsmail 1500’lü yıllardan sonra günümüz Alevi Kürdlerin yaşadığı coğrafyanın hepsine Bağdat’tan Maraş’a kadar hakim oldu. Ondan önce Kürdistan’da bir düşünce ve yaşam biçimi vardı. İşte bu yaşam biçimi ve inanç bu kitapta anlatılıyor. Öncesi çok öncesi var, yenisi farklı etkilerle bugünkü bilinen biçimidir. Hakikatçı Yol ve düşünce çeşitli biçimlerde kendini bulmaktadır: Yaresanlık, Babailik, Işıkçılık, Kızılbaşlık, Bedreddinilik, Ehl-i Haqlık, Kakailik ve bir biçimde Bogomillik. Hepsinin temeli Zerdüşlükten Yarasanlığa, Ehli Haq, Rea Haq’a, Kakailiğe yürüyen Alevi Kürdlüktür.
Hakikatçı Alevilik felsefi olarak art cephesini tanrı-insan düşüncesi ile Mezopotamya, Batı Kürdistan coğrafya-tarihinde bulmaktadır. Tarihi felsefi olarak derinlerde ama daha çok Aleviliğin yeni bir yorumu denilebilir. Kurumlara ve sistemlere karşı insan-doğa temelli düşünceye sahip Zerdüştlüğe kadar indirilebilir. Oluşumunda yeni dönem toplumcu düşüncelerde de etkilenmiştir.
Unutmamak gerekir ki Serencam kitabına ait bazı bölümlerin içeriği felsefidir ve onlara “Yüksek İlim” denir. O bölümlerde genellikle felsefi terimler kullanılmıştır, bu yüzden de hala da çoğu kişi o bölümlerde geçen konuların tam olarak ne anlatmak istediğini kavrayamayabiliyor. Serencam’ın girişinde de bu yüzden bu kitabın içeriğinin herkes tarafından okumaması ve bilinmemesi gerektiği söylenir. Nasıl ki Şêx Şehabeddîn Suhrewerdî “Hikmet- el İşraq” adlı kitabında Allah’ın hikmetinin inançsız kişilerden gizlenmesi gerektiğinden bahsediyorsa, buradaki felsefi konuların da kamuya paylaşılması uygun görülmemiştir.
Aslında klasik Alevilik millet olarak Kürdlerde kendisini buluyor. Kürdistan’ın çok geniş alanında büyük bir nüfusla temsil ediliyor. Kürdistan coğrafyası dışında Horasan ve sürgün bölgesi Cihanbeyli bölgesi ile Haymana ile Rojhilat’ta başta Kermanşah olmak üzere dağınık halde Ehli Hak-Yaresan Kürd Aleviliği yaşıyor. Bütün Kuzey Dersim bölgesi ile neredeyse bütün Kuzey Batı ve Batı nüfusu Kürd Alevidir, bu alan: Antep-Dilok’tan Zara’ya kadar bir çizgi halinde uzanır. Giyim kuşamdan yaşam tarzı ve kültür pratikleri ile inanış tarzları neredeyse birebir aynıdır.
– Dersim, Maraş, Sivas, Bingöl, Varto gibi Kuzey Kürdistan’da Alevilerin yoğun yaşadığı Kürt illerinde Alevi Pir Ocakları var. Bu isimlere Sercencammane kitabında da rastlıyor muyuz?
Genel olarak açıklanmaya çalışıldığı gibi, Bütün Kürdistanda Alevilik inanç, uygulama, felsefe ve tarzları neredeyse birbirinin aynıdır. Çok farklı coğrafyalarda da olsa, fiziki ve kültürel benzerliklerde aynıdır. Yaşam rituelleri ve biçimleri de çok az farklılıklar göstermektedir. Bunlarla birlikte bulundukları her bölgede Tebbari’nin dediği gibi, isyancı bir tarzda Kürdlüklerine ve inançlarına sahip çıkarak, yüzyıllardır her türden asimile ve baskıya rağmen milli duruş ve inançlarını inatla bugüne taşımışlardır.
Bu bağın pratik ve tarihi varlığına yine kitapta net ulaşılabilir. Daha yeni dönem araştırmacıları bu ilişkiyi Dersim, Kantarma ve Hakikatçi tartışmalarda göstermişlerdir.
Bunun çok ilginç ve yeni dönem bir gelişmesi yaşandı. Kakai Pirleri bir Kürdistan gezisi yaptılar. Geziye nereden başladılar? Elbistan Kantarma ocaklarından, oradan Hacı Bektaş, Pir Sultan Banaz ,Dersim ve Adıyaman ocaklarında geziyi bitirip Halepçe’ye döndüler.
– Serencemnamenin dili Kürtçe olması ve bu inanışın Kürdistan’ın bir çok bölgesinde yayılmış olması hakkında neler söylene bilir?
Felsefe tarihi kökleri ile bir Kürd felsefesidir. Geliştiricilerinin hepsi Behluli Dana’dan Hallacı Mansur’a Şühreverdi’ye kadar hepsi Kürd Milletindendir. Bilindiği gibi Avesta kitabında aynı lehçe Gorani Hawrami ile yazılmıştır.
Buradan hareketle bu kaynağın temel kitabı olan Serencam bugüne kadar Latin Kurmanci veya Türkçe’ye çevrilmemiştir. İlginç biçimde neredeyse bütün kaynaklar çevrilmişken bugüne kadar Serencam’ın gizlenmesi manidardır. Bunu Alevi Kürdlüğün tarihi kaynaklarını gizleme olarak görmek gerekmektedir. Şimdi bu kitap Kurmanci’ye çevrildi. Geçen Yüzyıldan Hawraman Bölgesinden kalan kitap ve el yazmalardan anlaşılıyor ki İslam’ın geldiği ilk dönemlerde bilgin ve aydınlar bakımından bu bölge diğer bölgelerden daha öndedir. Bu eser, o dönemin bilgin, aydın ve düşünürlerin fikir ve düşüncelerinin bariz bir örneğidir. Bu eser, Sultan Sahak (İsak) ve müritlerinin 8. Yüzyılda yazdıkları metinlerden oluşuyor. Bu metinler, ayet, dua, dini ve mesleki ayin ve ritüellerin yanı sıra kurban ve adaklar üzerine yazılan yazılardan oluşmaktadır. Bu metinler sözlü olarak korunmuş ve anlatıcılar tarafından nesilden nesile aktarılmıştır. Bu kelamlar Kürtçenin en eski lehçelerinden biri olan ve “Fehlewiyat” olarak da bilinen Gorani lehçesi ile yazılmıştır. Bu lehçe eski diller olan Avesta, Sanskritçe, Pehleviceyle uyumlu olup, şimdi de Hewraman halkı ve bazı Kürt aşiretleri tarafından konuşulmaktadır.
– Serencamnameyi çevirisini yapmadan önce Yarasan inanç önderleriyle bir temasınız oldu mu? Onların bu çalışmaya tepkileri nasıl oldu?
Evet hem Başur’da hem de Bakur’da bu düşüncenin bilinen bazı şahsiyetler ve bu konuda araştırma yapan yazar-çevreler ile görüşmeler yatık. Düşüncelerini ve önerilerini aldık. Şaşırtıcı biçimde ilgi ve destek gördük. Yarsan, Kakai çevrede kitapda bulunan ‘bu yazıyı anlamayan gözler görmesin’ sözünü dışarıya ulaştırmama kutsallığı ile bakıldığını gördük. Fakat engelleyici bir tutum ile karşılaşmadık. Yine de Türkçe’ye çevrilmesine sıcak bakmayan, bu kutsallığa sorun teşkil ettiği yorumları ile de karşılaştık.
Sonuç olarak; ne olursa olsun tartışmalar geniş bir çevreye şimdiden yayıldığını görmekteyiz. Umarızki daha ayrıntılı tartışmalar ile bu Kürd Alevi düşüncesi tarihi ve güncel olarak yerli yerine oturur. Bilindiği gibi bu daha açık kitap üzerine yapılacak eleştiri yorum ve tartışmalarla gerçekleşir.