Koronavirüs salgınında kan kaybeden edebiyat dünyası bir de ekonomik krizin yarattığı zorluklarla savaşıyor. Yıl boyunca yayınevlerinde basım, dağıtım, tanıtım ve satış krizleri yaşandı. Tüm bunların yanında edebiyat eleştirmenleri, yayıncıların her şeye rağmen pes etmediklerine vurgu yaparken yıl içinde yapılan yayın çeşitliliğinin ise “baş döndürücü” olduğunu belirtti. Eleştirmenler, alacakaranlık zamanlarda yazının hep revaçta olduğu hatırlattı. Senenin son günlerinde edebiyat eleştirmenleri ile yılı nasıl değerlendirdiklerini konuştuk.
Sözlerine 2020 yılının her açıdan herkes için bir milat olduğunu belirterek başlayan Edebiyat Eleştirmeni Funda Dörtkaş, “2021 yılında bu miladın, bir kuşun kanat çırpışı kadar hızlı geçen zamana eklendiğini hissettik. Zira ülkenin hâli sadece salgının seyriyle değişmedi, siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik krizin etkileri gündelik hayatımızın ortasına sanki hiç kalkmayacakmış gibi yerleşti. 2020 yılının baharından bu yana ömrümüzden mevsimler eksildi. O mevsimler geri gelmeyecek, biz aynı kalmayacağız” diye konuştu.
Ülkenin hakikatlerinden kaçmak da mümkün olmadığına vurgu yapan Dörtkaş, “İnatçı bir umudu ve öfkeyi diri tutmak, öncesine kıyasla daha zahmetli; çaba istiyor ve emek bekliyor. Edebiyat, böylesi bir umudun sabırlı eşlikçisi. Kitaplar bize şefkat göstermeye devam edecek. Yeni yıl, bizi aynı şefkatle teselli etsin. Bu yıl farklı çalışmalarım nedeniyle geçmişte okuduğum kitaplarla ve yazarlarla zaman geçirdim” diyerek sözlerini noktalandırdı.
YÜZ AKIYLA ÇIKMIŞ
Edebiyat eleştirmeni Ayşegül Tözeren ise, son iki senenin özetini şu sözlerle anlattı: “İktisadi aklın mutlak hükümranlığının yol açtığı etik ve ekolojik kriz, dahası pandemi derken, Ahmet Erhan’dan ödünç alıp söylersek, “bugün de ölmedim anne” demenin herkes için farklı bir anlamı var. Bu muhteşem dizenin karşılığı birisi için çantasını alıp okula gitmek, bir diğeri için motosiklete atlayıp kargoyu teslim etmek ya da beyaz önlüğünü sırtına geçirmek ya da… birileri için yazı masasına oturmak…”
2021’de edebiyat ve şiir dergileri için “Benim için derin bir nefes almaktı” ifadelerini kullanan Tözeren, “Salgın yılları gibi zor zamanlarda, yaptığın her neyse devam etmenin hep direnç ve umutla kardeş olduğuna inanırım. Edebiyat ve şiirin ırmakları dergiler, fanzinlerdir; dergilerde, fanzinlerde yeni bir yazarın ya da şairin okuruna “hişt hişt” diyen sözcüklerine rastladığımda, zihnimdeki dil algısının yoldan çıktığını görür, sevinç duyarım” diye konuştu.
2021’in dünyaya arafı yaşattığını belirten eleştirmen, yıla dair görüşlerini “Bir yandan yaşam yaşıyor, bir yandan virüs riskinden dolayı duruyordu. İç dengemizi bulmaya çalışırken, edebiyat ve şiirde yüzleşmeye ilişkin metinler okumaya başladık. Verimsiz geçtiği düşünülen 2020’de yazarların kapandıkları odalarında, kabuklarının altındaki yarayla hesaplaştıkları görülüyordu. Bu yıl okurla buluşan kitaplarda, barınma hakkının ne kadar hayati olduğu, çağın dayattıklarına metin içinden itiraz, yakın tarihte yaşananlarla farklı edebiyat anlayışları yoluyla yüzleşme cesareti vardı” sözleriyle ifade etti ve ekledi: “2021’de Türkçe edebiyat ve şiir, yaşadıklarıyla, afili olmaya çalışmayan bir yüzleşmeye girişmiş, elime aldığım birçok örnekte de yüz akıyla çıkmış.”
BAŞ DÖNDÜRÜCÜ ÇEŞİTLİLİK
Feridun Andaç da Değişken bir seyir izlediğimiz günlerde, her şeye rağmen, edebiyatın yoğun bir gündemi olduğunu söyledi. Andaç, Bunu da yayımlanan kitaplar, ödüller, yayınevlerinin yayın çizgilerindeki farklılıklarda gözlenebileceğini ifade etti.
Andaç, salgının ve ekonomik krizin kültür ortamının seyrini de etkilediğine vurgu yaparak, “Şu bir gerçek ki, içinden geçilen bu alacakaranlık zamanda yazı hep revaçtaydı. Dergi furyası, dijital ortamda oluşan yazı portalları günbegün artarken; bunun yayın çeşitliliğine yansısı da göz ardı edilemeyecek denli etkindi” dedi.
Yayıncıların üretmekten vazgeçmemelerini ise her şeye rağmen umutlandırıcı olarak değerlendiren Andaç, düşüncelerini şöyle aktardı: “Özellikle Foll Yayınları’na okurun dikkatini çekmek isterim. Hem içerik hem tasarım olarak özgün kitaplar yayımlamaya başladı. Özellikle felsefi metinlerin yayımlanması, birbirini tümleyici çevrilere yer vermesi. Metis, İletişim, Ayrıntı gibi yayınevlerinin gene göz dolduran yayınlarından söz etmek isterim. Edebiyat/kültür/sanat dergilerinin varlığını sürdürmesi nefes alınacak bir olguydu. Varlık, Kitaplık, Sözcükler, Notos, Dergah, Hece, Hece Öykü, Edebiyatist ilk akla gelenlerdi.” Andaç yıl içinde yapılan yayın çeşitliliğinin ise “baş döndürücü” olduğunu belirtiyor.
***
Ayşegül Tözeren’in ilk 5’i
• Devam Ağacı/Murathan Mungan (Metis Yayınları)
• Ülker Abla/Seray Şahiner (Everest Yayınları)
• Uzak Değil/Eylem Ata Güleç (Yapı Kredi Yayınları)
• Kopuk/Sine Ergün (Can Yayınları)
• Uygunuşluk İsahag/Uygar Eskiciyan (İthaki Yayınları)
***
Funda Dörtkaş’ın ilk 5’i
• Efsun/Selahattin Demirtaş (Dipnot Yayınları)
• Çocuk Düşmanlığı-Çocuklara Karşı Önyargıyla Yüzleşme/Elisabeth Young-Bruehl (İletişim Yayınları)
• Çöl ve Tohumu/Jorge Baron Biza (Jaguar Kitap)
• Kahraman ve Cellat/Şeniz Baş (İthaki Yayınları)
• Eğlencelerin Sırrı/Francisco Casavella (Metis Yayınları)
***
Feridun Andaç’ın ilk 5’i
• Kurmaca ve Eleştiri/ Ricardo Piglia (Deli Dolu Yayınları)
• Talan Şiirler/ Hilmi Yavuz (Everest Yayınları)
• Mimar Sinan Tarihsel ve Muhayyel/ Uğur Tanyeli (Metis Yayınları)
• Ülker Abla/Seray Şahiner (Everest Yayınları)
• Bir Vatan Evladının Notları/ James Baldwin (Can Yayınları)