TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve CHP İstanbul Sezgin Tanrıkulu, 2021 Yılı Hak ihlalleri Raporu’nu yayınladı. Tanrıkulu, raporu şöyle değerlendirdi:
“2021 yılı ağır insan hakları ihlalleriyle geçti. Hükümet sistematik bir biçimde Türkiye’nin her yerinde her kimlikte her inançta insana karşı istisnasız bir biçimde insan haklarını her kategoride ihlal etti. Başta yaşam hakkı olmak üzere birçok alanda çok ağır bir tablo ortaya çıktı. Bu tabloları uluslararası insan hakları kuruluşları da ortaya koydu.
Örneğin, Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütünün (Human Rights Watch) geçtiğimiz günlerde yayınladığı dünya raporunda Türkiye’ye geniş yer ayırdı. Geçen yıl yaşam hakkı bakımından tam 2 bin 170 yaşam hakkı ihlali gerçekleşti. Bunlardan 324 kadın cinayeti, içlerinde 34 çocuk var. Yine aynı şekilde 91 remi ihmal sonucu yaşam hakkı ihlali var. Sel, yangın gibi olaylarda yaşanmış. 14 yurttaşımız nefret suçlarında yaşamını yitirmiş, 2 bin 175 iş cinayeti var.
‘2 BİN 220 İŞKENCE…’
Bu hükümet işkenceye sıfır tolerans iddiasıyla geldi 20 yıl önce, şimdi ise işkenceye sonsuz tolerans gösteriyorlar. 2 bin 220 işkence vakası var. Cezaevlerinde 925 kötü muamele ve işkence vakası saptanmış. Düşünce, ifade ve örgütlenme konusunda da ağır ihlaller var. Örgütlenme özgürlüğü bakımından 200 kişi tutuklanmış, düşünceyi ifade özgürlüğü bağlamında toplam 386 ihlal gerçekleşmiş, 62 gazeteci gözaltına alınmış, 41 gazeteci-yazar mahkum olmuş, bin 660 erişim engeli kararı getirmiş.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü bakımından ise 3 bin 723 kişi gözaltına alınmış, 26 ilde ve 6 ilçede geniş anlamlı toplantı ve gösteri yürüyüşü yasağı getirilmiş ve 334 basın açıklamasına doğrudan müdahale var. Türkiye insan hakları sicili bakımından giderek kötü duruma gidiyor. Bütün insan hakları derecelendirme kuruluşlarına göre de puanı ve derecelenmesi her geçen gün daha da geriye gidiyor.”
Tanrıkulu’nun hazırladığı raporda şu bilgiler yer aldı:
“2021 yılında Türkiye’de yaşanan olaylarda 3.000 dolayında insanın yaşam hakkı ihlal edildi. 3.000’den fazla insanımız da işkence ve kötü muameleye maruz kaldı.
Kamu görevlilerinin tüm hak ihlallerinde olduğu gibi yaşam hakkı alanında da gerçeği örtbas etme çabası… Örneğin sel felaketlerinde 82 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı. Oysa vatandaşlarımız yüzlerce insanın öldüğünü ya da kaybolduğunu söylüyor. Bir başka örnek ise, cezaevlerinde yaşamını yitiren vatandaşlarımız. Cezaevlerinde ölümlerin temel nedeni sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlanmasıdır (İHD’nin 2020 yılı Haziran ayı verilerine göre, 604’ü ağır olmak üzere en az bin 605 hasta tutuklu ve hükümlü bulunuyor). Basından ve sivil toplum örgütlerinin çalışmalarından derlenen bilgiler ışığında cezaevlerinde en az 34 tutuklu ve hükümlünün yaşamını yitirdiği belirlenmiştir.
Birol Yıldırım (42): Özel bir güvenlik şirketinde amir olarak çalışan Birol Yıldırım, iş arkadaşı B.U.’nun bir polis memuruyla tartışıp gözaltına alınması üzerine 5 Haziran günü saat 22:30 sıralarında gittiği Esenyurt Polis Karakolunda yaşamını yitirdi. Edinilen bilgiye göre, olay hakkında bilgi almak isteyen Birol Yıldırım, rütbeli bir polisin, “Bu arkadaşı da alın içeri” talimatı üzerine gözaltına alındı. Aynı gece 6 Haziran günü saat 03:00 sıralarında karakoldan çıkan bir polis bekleyenlere, “Birol Yıldırım vefat etti. Başınız sağ olsun” dedi. Resmi açıklamada, Birol Yıldırım’ın “karakolda fenalaştığı ve sağlık ekiplerinin müdahalesine karşın öldüğü” iddia edildi. Ancak, Yıldırım’ın cenazesinin yakınlarına teslim edildiğinde, burnunun darp nedeniyle göçmüş olduğu; burnundan, gözlerinden ve kulaklarından kan geldiği ifade edildi. Birol Yıldırım’ın 11 polis tarafından dövüldüğüne ilişkin görüntüler de basına yansıdı.
Yaşam hakkı ve işkence söz konusu olduğunda en büyük sorun cezasızlıktır. Cezasızlık, hak ihlallerinden sorumlu olan kamu görevlilerinin gerek yasal düzenlemelerle gerekse kayırılması/korunması yoluyla korunmasıdır.
Uzman Çavuş Aslan A. Hakkında “bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu” iddiasıyla açılan dava, 2 Şubat günü sonuçlandı. Şırnak Asliye Ceza Mahkemesi, Aslan A.’ya “cinsel istismar” gerekçesiyle 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Uzman Çavuş Musa Orhan hakkında İpek Er’e tecavüz ettiği ve intihara sürüklediği gerekçesiyle açılan dava 3 Aralık günü sonuçlandı. Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmada, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun duruşmaya katılma, SEGBİS ile bağlanan Diyarbakır Baro Başkanının da söz alma istediği kabul edilmedi. Sanık avukatının beyanlarına yanıt vermek isteyen müşteki avukatlarını da “Siz daha çok konuştunuz. Bırakın onlar da konuşsun. Siz çok kişisiniz avukat bey tek başına kendini savunmaya çalışıyor” diyerek reddeden Mahkeme Başkanı, İpek Er’ in annesinin sözünü de “Tamam anladık beyanını aldık” diye kesti. Savunmaların ardından Mahkeme Orhan’a önce “nitelikli cinsel saldırı” suçundan 12 yıl hapis cezası verdi. Daha sonra bu cezayı 10 yıl indiren Mahkeme, Savcılığın talebine rağmen tutuklama kararı vermedi.
Türkiye’nin, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün her yıl hazırladığı “Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi”nde 2021 yılında 180 ülke arasında 153. sırada yer almaktadır.
2020 yılında 154. sırada yer alan Türkiye’nin bir sıra ilerlemesi ise “basın özgürlüğü” konusundaki gelişmelerden değil, Belarus’un beş basamak birden gerilemesinden kaynaklandı.
Türkiye Gazeteciler Sendikasının verilerine göre:
En az 130 davada 250 gazeteci haberleri nedeniyle yargılandı. En az 50 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle gözaltına alındı. RTÜK, 71 kararla televizyonlara 21 milyon 500 bin lira idari para cezası verdi (23’ü Halk TV, 21’i TELE 1, 15’i Fox TV, 8’i KRT, 4’ü Habertürk)…Basın İlan Kurumu, Cumhuriyet, Evrensel, BirGün ve Sözcü başta olmak üzere gazetelere 115 gün ilan kesme cezası uyguladı. Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre cezaevinde -en az- 34 gazeteci bulunmaktadır. 2021 yılında yazıları, konuşmaları ya da genel olarak düşünceyi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek etkinlikleri nedeniyle en az 92 kişi (41’i gazeteci, yazar, yayıncı) hapis ya da para cezasına mahkum edildi.
Bu yıl en az 334 barışçıl toplantı ve gösteriye kolluk güçleri zor kullanarak müdahale etti. En az 3.500 kişi gözaltına alındı, bunların bir kısmı da tutuklandı. Kadına yönelik şiddete karşı eylemlerde, öğrencilerin eylemlerinde 26 ilde en az 57 kere toplantı ve gösteri özgürlüğü Valilikler tarafından yasaklandı. Yasaklar sürmektedir. Örneğin, Van’da 21 Kasım 2016’dan beri uygulanan yasak aralık ayındaki kararla 1.879 güne ulaştı…
AKP Hükümetleri döneminde yeniden gündeme gelen gazetecilere yönelik fiziksel saldırılar AKP Hükümetinin tutumu nedeniyle yaşanmaktadır. 2021 yılında yaptıkları haberler nedeniyle ya da olayları / gelişmeleri izleyen 26 gazeteci/programcı saldırıya maruz kaldı…”