Divanın üzerine uzanmış, beyaz saçlı, ufalmış yüzlü annesinin cansız bedenine bakıyordu Cemal. Son nefesini vereli henüz on beş dakika bile olmamıştı. Alnını ellediğinde soğukluğunu hissetti. Böylece yaşamın ince çizgisinde babasının, annesinin sıra ile yaşama veda edişlerine tanıklık etmiş oldu.
Abisi İlhan annesini alnından öptüğü gibi odayı terk etti. Cansız bedenle baş başa kaldı Cemal. Annesinin elini avuç içine alıp öptü. Gözpınarlarından damlacıklar aktığında lavabonun yolunu tuttu.
O sırada İlhan mutfakta sigarasını içiyor, bir yandan da tanıdıklara ölüm haberini iletiyordu.
Cemal lavaboda yüzünü yıkarken siyasi şubeye sayısız kez düşüşünü düşündü. Şube sonrasında her eve gelişinde annesinin sarılıp kendisini öptüğünü, cezaevine babası ile görüşe geldiğini hatırladı. Askeri darbe döneminde özel E tipi cezaevinde kalırken görüş kabininde aralarında boydan boya bir cam vardı. Tavanla camın kenarında, demirden yapılma, üzerlerinde sayısız küçük delikleri olan yerde, başlarını yukarıya çevirip var güçleriyle konuşurlardı. Cemal annesi ile babasını gördüğünde sevinir, gerek fiziki, gerekse manevi yönden gördüğü işkenceleri unuttu.
“Hoş geldiniz. Anne, baba nasılsınız?”
Anne ve babası öylece kendisine bakıyorlardı. O an ‘demek yüz şeklim çok değişmiş’ diye düşünmüştü.
“Anne, baba benim Cemal… Oğlunuz…”
Anlık bakışmadan sonra anne ve babası birlikte:
“Cemal Solgun oğlumuzdur. Niye gelmedi?”
Cemal neredeyse gözyaşlarını koyuverecekti.
“Canım annem, babam, benim Cemal…”
Annesinin, babasının yüz ifadeleri bir daha değişmişti. Annesi:
“Oğlum çok mu dövüyorlar?”
“Yok, annem gül gibi bakıyorlar.”
Babası:
“Kendini mümkün olduğu kadar korumaya çalış!”
Cemal başını sallamış, görüşün nasıl bittiğini anlayamamışlardı.
Cemal toparlandı, annesinin yanına gidip yanaklarından öptü. Elini avuçlarının arasına aldı. Donuk gözleriyle baktı. Sonra mutfağa gittiğinde abisi İlhan:
“Annemin ikimize de vasiyeti var. İnançlı olmadığımızı söyledi. Mezara indirmemizi istemedi. Oğlum Sedat indirsin.”
“Sorun yok!”
Cemal İlhan’a baktı:
“Abi korona yasakları gevşedi. Cenaze iznine gerek yoktur.”
Gece yarısı evin içi işlek caddeye döndü. Gelenler işbölümü yapıp ayrılıyorlardı. Cemal işlemler yapıldığında kendi halindeydi. Her işleri hızlı oluyordu. Annesi yıkanıp, kefene sarılıp, tabuta konuldu. Son kez arabalar eşliğinde onu evin önünden geçirip mahalle camisine götürdüler. Musalla taşının üzerine tabutu koydular. Ezan okunduğunda dışarıda bekleyenler sohbete dalmışlardı. Camiye girip namaz kılanlar oldu. Namaz bitiminde cenaze namazı kılındı. Cemal en arkada saf tutmayanların arasındaydı. İşlemler bittikten sonra mezarlığa gidildi. İlhan’ın oğlu Sedat mezara indi. Arkadaşları, akrabaları kefeniyle tabuttan çıkarılan annenin bedeni elden ele mezarın içine indirdiler, üzerini toprakla örttüler.
Cemal annesini bırakmak istemedi. Yanında biraz daha kaldı, sonra gelenlerle birlikte arabalara doğru yürüdü.
04.12.2021