İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edildiği 10 Aralık 1948 tarihinden bu yana 10 Aralık Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler tarafından “Dünya İnsan Hakları Günü“ olarak kutlanıyor.
Eşit, adil ve onurlu bir yaşam için, insan haklarının korunması büyük önem arz ediyor. Dünya İnsan Hakları Günü’nde özellikle çocuk hakları ve mülteci hakları konularına eğilen, ufkunuzu genişletecek, farklı yaş gruplarına yönelik kitaplara göz atmaya ne dersiniz?
Küçük Filozof: Neden İstediğimi Yapamıyorum?
Neden İstediğimi Yapamıyorum?, küçük okurlara yönelik zihin açıcı kitaplardan oluşan Küçük Filozof serisinde yer alıyor.
Fransız filozof Oscar Brenifier’in imzasını taşıyan „Küçük Filozof“ kitapları, Filo ve Zof karakterlerinin yardımıyla, 4-7 yaş arasındaki çocukların kafalarını kurcalayan ilk büyük sorular üzerine yoğunlaşarak, minik okurlarını bu soruların peşinde masalsı bir gezintiye çıkarıyor. Çocukların zihnini karıştıran ve hayata bakışlarına yön veren bu hayati sorular, böyle bir diziden beklendiği üzere eleştirel düşünme kabiliyetine de katkı sağlıyor.
“Neden istediğimi yapamıyorum?” gibi sürpriz sorularla karşılaşan ebeveynler için vazgeçilmez bir başvuru kaynağı olan „Küçük Filozof“ serisi, çocuklarla yetişkinler arasındaki sözel ve davranışsal ilişkileri geliştiren paylaşımlar sunmayı da ihmal etmiyor.
Duvar
Frédéric Maupomé’un yazıp Stéphane Sénégas’nın resimlediği Duvar, oyun oynama hakları ve özgürlükleri kısıtlanan bir grup ufaklığın sergilediği ilham verici mücadeleyi ve dayanışmayı konu edinen, yaşsız bir eser.
Ruhumuzun derinliklerine işleyen hikâyesi ve zihinlerde çarpıcı izler bırakan resimleriyle hiçbir kitapseverin kayıtsız kalamayacağı Duvar, hayatımızdaki çizgilerin, sınırların çoğu zaman bizim eserimiz olduğuna dikkat çekiyor, herkesi bu küçük ayrıntı üzerine düşünmeye davet ediyor.
Her gün dünyanın farklı bir köşesinde yükselmeye başlayan „gerçek“ ya da „gölge“ çizgileri oyunun birleştirici gücüyle eleştirme yoluna giden bu evrensel hikâye, başkalarının dayattığı sınırlarda daha fazla oynamak istemeyen özgür ruhların sesi oluyor.
Filozof Çocuk – Hepimiz Eşit Miyiz?
Dünyaca ünlü Fransız filozof yazar Oscar Brenifier’nin beğeniyle okunan “Filozof Çocuk” dizisinde yer alan kitaplardan biri olan Hepimiz Eşit Miyiz?, çocukların kafasını kurcalayan bu büyük soruyu masaya yatırıyor.
Düşünme eylemini çocuklar için eğlenceli bir serüvene dönüştüren Oscar Brenifier, “Hepimiz eşit miyiz?”, “Başkalarıyla aynı fikirde olmak zorunda mıyım?” ve “Hepimiz çalışmak zorunda mıyız?” soruları yardımıyla, okurlarını düşünceleriyle oynamaya ve görünenin ardında yatan gerçeği keşfetmeye çağırıyor. Hayatı, ucu bucağı olmayan büyük bir oyun alanına benzeten yazar, çocuklara yaşama dair ufuk açıcı sorular yöneltiyor ama bunlara yanıt vermekten de kaçınıyor. Sokrates’in “sürekli soru sorma” yöntemiyle, genç beyinleri doğru şekilde düşünmeye yönlendiriyor.
Gölge
İngiliz Çocuk Edebiyatı Elçisi, efsanevi yazar Michael Morpurgo, Gölge adlı romanıyla bu kez gözünü 2000’li yıllarda Asya kıtasında yaşanan insanlık dramına çeviriyor ve Emin adında Afgan bir çocuğun hayatta kalma mücadelesini odağına alıyor.
Yazarın alametifarikası insan-hayvan dostluğu ile savaş ve barış temalarının yine ön planda tutulduğu bu sürükleyici eser; sevgi bağıyla birbirine kenetlenen yaşamlara dokunuyor, Afganistan’dan İngiltere’ye uzanan destansı bir yol hikâyesi anlatıyor.
Bir köpeğin izinden yürüyerek yakın dönem dünya siyasi tarihine ayna tutan Morpurgo; savaşın yıkıcı etkileri, sevdiklerini yitirme ve sığınmacılık gibi insan ruhunda kapanmaz yaralar açabilecek hassas konuları sinemasal bir dille, ustalıkla aktarıyor.
Yalınayak Gen 1: Hiroşima’nın Hikâyesi
Ünlü manga ustası Keiji Nakazawa tarafından yaratılan ve atom bombasının etkilerine dair tarihsel bir belge niteliği taşıyan “Yalınayak Gen” serisinin, ilk cildi olan Hiroşima’nın Hikâyesi, İkinci Dünya Savaşı sırasında Hiroşima’da yaşananları küçük bir çocuğun gözünden aktarıyor.
Otobiyografik özellikler taşıyan bu etkileyici manga, -savaşın trajedisini, yaşanan acıları ve her şeye rağmen dayanışmanın önemini vurguluyor.
İnsanlığın yeni nesli için bir güç kaynağı umuduyla hayat bulan Gen’in 25 dile çevrilen ve dünya çapında yankı uyandıran hüzünlü öyküsü; nükleer silahlanmaya “hayır” diyecek gücü geleceğe taşıyor, 20. yüzyılın en büyük vahşetlerinden birini unutmuyor ve unutturmuyor.
İkna Ulusu
Dünyanın yaşayan en iyi öykücülerinden sayılan Folio Ödüllü George Saunders’tan çarpıcı, tüyleri diken diken edecek öyküler…
Türkçede Aralığın Onu adlı kitabıyla tanıdığımız Saunders, İkna Ulusu’nda tüketim toplumunun varacağı uç boyutları ele alıyor.
George Orwell, Kurt Vonnegut gibi yazarlarla karşılaştırılan Saunders, eğlenceli bir kurgu üzerine inşa ettiği İkna Ulusu’nda sistemin insan üzerinde yarattığı kuşatıcı etkiyi çarpıcı ve zihinden hiç çıkmayacak imgelerle veriyor. Kendine has üslubuyla mizahi yönü ağır basan distopik bir dünyayı resmeden Saunders’a göre kişisel tercihlerin bile sistemin elinde olduğu bir gelecek tasarımında özgürlük balonla şişirilmiş koca bir yanılsamadan ibaret…
İlmekler
İngiliz yazar, ressam ve aktivist Kate Evans, İlmekler: Mülteci Krizinden Bir Kesit adlı grafik romanında yakın tarihimizin en büyük insanlık ayıplarından birini ele alıyor.
Son yılların en çarpıcı grafik romanlarından biri olarak anılan İlmekler: Mülteci Krizinden Bir Kesit, Fransa’nın İngiltere’ye geçiş noktası ve aynı zamanda Avrupa’daki göçmen krizinin sembollerinden biri olan Calais’deki mülteci kampını anlatıyor. Çoğu Ortadoğu ve Afrika’dan gelen mültecilerin en büyük isteği İngiltere’ye ulaşmak. Çağımızın en büyük yaralarından biri olan mültecilik olgusuna birinci elden tanıklık ettiren kitap, dramatik hayat öykülerini nesnel bir bakışla anlatıyor.
Kate Evans’ın anlatımını, haber-röportaj tekniği üzerine temellendirdiği İlmekler: Mülteci Krizinden Bir Kesit, farklı çizim ve boyama tekniklerinden beslenen karakteristik resimleriyle dikkat çekiyor.
Çağa Karşı Koymak: Faşizm ve Hümanizm Üzerine Düşünceler
Batı felsefi ve entelektüel üretimine güncel katkılarıyla bilinen Nexus Enstitüsü’nün kurucusu ve başkanı Rob Riemen’in Çağa Karşı Koymak: Faşizm ve Hümanizm Üzerine Düşünceler adlı çalışması, Delidolu’nun #NeYapmalı? temalı kurmaca dışı eserler koleksiyonunda yer alıyor.
Küresel çapta yükselişe geçen sağcı ideolojiler ve faşist siyasi eğilimler üzerine düşünen bir kültür felsefecisi olarak Rob Riemen, bir zamanlar Avrupa’nın en temel nitelikleri olan, ancak zamanın fani ruhuyla birlikte yitirilen demokratik değerlerin yeniden canlandırılmasına yönelik çabaları tartışıyor. Riemen, kültür ve eğitim “insan ruhunu yetiştirme” amacına hizmet etmedikçe, bir değerler sistemi olarak faşizmin asla yok olmayacağını, belli aralıklarla tekrar saldıracağını vurguluyor.
Öznel düşünceden yoksun kitle insanının, bütün sıradanlığıyla kitsch toplumunun ve üniversitelerin fikir insanları yerine piyasaya “eleman” yetiştiren niteliksiz kurumlara dönüşmesinin faşizmin yükselişindeki etkin rolünü öyküleştirerek, akıcı ve anlaşılır bir dille anlatan kitap, siyaseti edebiyat ve felsefeyle düşünmek isteyen okurlar için eşsiz analizler sunuyor.
Gözetleme Listesi
Bryan Hurt tarafından, 19 farklı yazarın öykülerinden derlenen Gözetleme Listesi, çağımızın en büyük sorunlarından gözetlemeye ve gözetlenmeye odaklanarak insan mahremiyetinin ihlali üzerine çarpıcı paylaşımlarda bulunuyor.
Hem biçim hem de tarz olarak birbirinden farklılaşan öyküler, özellikle distopik metinlerden hoşlanan okurlar için ufuk açıcı deneyimler sunuyor.
Her yazarın kendi gözetleme durumunu ayrı bir pencereden, kendine özgü bir üslupla aktardığı bu şaşırtıcı derleme, günümüz ve yakın gelecek teknolojisinin insanları nasıl yozlaştırdığına, onları birbirine nasıl yabancılaştırdığına ve kişisel olanı nasıl ihlal etmeye yönlendirdiğine dikkat çekiyor.
Kimi gerçeküstücü, kimi oldukça gerçekçi, kimi gotik ama her daim tekinsiz öykülerden oluşan Gözetleme Listesi, gerek psikolojik gerekse sosyolojik altyapısıyla elinizden bırakamayacağınız bir kitap.
Nasıl Yaşıyoruz ve Nasıl Yaşayabiliriz?
Nasıl Yaşıyoruz ve Nasıl Yaşayabiliriz?, görsel sanatlar ve tasarım tarihinin en etkili isimlerinden biri olan William Morris’in daha iyi bir dünya hayalini okurlarla buluşturan antikapitalist bir manifesto.
Aslında bir konuşma metni olan ve ilk kez 1887 yılında yazıya dökülen Nasıl Yaşıyoruz ve Nasıl Yaşayabiliriz?, sanat, toplum, ekonomi üzerine analizler ve gündelik yaşamdan örneklerle kapsamlı bir kapitalizm eleştirisi sunuyor.
Uluslararası çalışmalarıyla adından övgüyle bahsettiren illüstratör ve akademisyen Korkut Öztekin’in farklı teknikleri bir araya getirerek resimlediği Nasıl Yaşıyoruz ve Nasıl Yaşayabiliriz?, günümüzün tüketim ve rekabet odaklı kapitalist düzenini alt etmenin tek yolu olarak sınıf devrimine işaret ediyor.
Nasıl Yaşıyoruz ve Nasıl Yaşayabiliriz?, içinde yaşadığı topluma karşı sorumluluk hisseden herkes için zihin açıcı, cesur bir kılavuz.
DiskDünya 19: Kilden Ayaklar
Dünya çapında 85 milyonun üzerinde satan külliyatın on dokuzuncu halkası olan Kilden Ayaklar, „Bekçiler“ alt serisinin de üçüncü serüveni.
„Diskdünya“ evreninin en sevilen karakterlerinden Şehir Bekçileri Kumandanı Sör Samuel Vimes ve ekibinin maceralarını sayfalarına taşıyan Kilden Ayaklar, kusursuz olay örgüsü ve son âna kadar gizemini koruyan sürükleyici hikâyesi ile Pratchett’ın dehâsına bir kez daha hayran bırakıyor.
Eşitlik, adalet, hak ve özgürlükler gibi, toplumsal düzen ve yargıyı temsil eden kavramlara eğilirken bile alabildiğine komik olmayı başarabilen Kilden Ayaklar, Terry Pratchett’ın esprili anlatımıyla, okurlarını Ankh-Morpork sokaklarında amansız bir kovalamacaya düşürüyor.
Hakim’in Yolculuğu 1: Suriye’den Türkiye’ye
Fabien Toulmé’nin gerçek kişilerden ve yaşanmış olaylardan esin alarak üç ciltlik bir seriye dönüştürdüğü Hakim’in Yolculuğu, insanlığı unutmuş bir dünyada insan olmanın nasıl bir şey olduğuna dair etkileyici bir grafik roman.
Sanatçının, uzun araştırmalar sonucu ve yıllara yayılan ikili görüşmeleriyle şekillenen anlatısı, Suriye’deki savaş nedeniyle sahip olduğu her şeyi geride bırakıp, tamamen yasal yollar üzerinden, yeni ve daha „yaşanabilir“ bir hayat kurmaya çabalayan bir adamın mücadelesine tanıklık ettiriyor.
Serinin ilk kitabı olan „Suriye’den Türkiye’ye“yi okurlar için özel kılan Türkiye’den de bolca kareler içermesi. Sokak tabelalarından şehirlerin mimarisine ve evlerin mobilyalarına kadar incelikle verilen detaylar da Fabien Toulmé’nin çizer olarak hikâyeyi aktarmadaki ustalığını kanıtlıyor. Hakim’in 2013’ün Mart ayında, Amman üzerinden uçakla Antalya’ya gelmesiyle başlayan Türkiye serüveni; sırasıyla İstanbul ve İzmir şehirlerini de kapsayan bir güzergâhta, trajikomik durumlar eşliğinde veriliyor.