Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, dürtüsellik ve zamanlama/planlama problemlerini de içeren nörogelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanıyor. Yapılan tetkikler sonucunda ilaç tedavisinin uygulanabildiğini belirten uzmanlar, işlevselliklerinde belirgin bozulma olmayan çocuklarda sosyal beceri eğitimleri, davranışçı terapiler ve dikkat artırıcı terapiler gibi alternatif tedavi yöntemlerinin de uygulanabildiğini ifade ediyor. Uzmanlar, DEHB’li çocuklara planlı ve programlı bir gündelik hayat oluşturulması ile birlikte kendilerini geliştirebilecekleri sorumluluklar verilmesini tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk – Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Mert Beşenek, ebeveynlerin en çok sorun yaşadığı konuların arasında yer alan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu ve tavsiyelerini paylaştı.
Birçok sorunu içerisinde barındırıyor
Çocuk – Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Mert Beşenek, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu’nun dikkat sorunları ve aşırı hareketliliğin yanında isminde geçmese bile dürtüsellik ve zamanlama/planlama problemlerini de içeren nörogelişimsel bir bozukluk olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Dikkat sorunları; dikkatini toparlayamama, bir konu veya aktivite üzerinde uzun süre devam edememe, dikkatin çabuk dağılması, unutkanlık, dikkatin en ufak bir uyaranda bozulması, dikkat bozulduktan sonra tekrar eski düzeyinde devam ettirememe ve ders/görevler sırasında başka şeylerle uğraşma gibi problemleri kapsıyor. Yerinde duramama, aşırı hareketlilik, daha çok hareketli oyunları tercih etme, sınıfta ders sırasında hareket etme, hareket etse bile enerjisinin bitmiyor gibi görünmesi aşırı hareketlilik problemlerini yansıtıyor. Sonuçlarını düşünmeden hareket etme, sonra pişman olacağı kararlar arma, sabırsızlık, tez canlılık, lafların arasına girip bölme, kendi sırasını bekleyememe ve tehlikeli davranışlar/alışkanlıklar dürtüselliği gösterdiğini de söyleyebiliriz. Ders programı yapamama veya programlara uyamama, gün içindeki zamanını planlayamama veya plana uyamama, sık sık bir yerlere geç kalma ise zamanlama/planlama problemlerindendir.”
En etkili yöntem ilaç tedavisi
DEHB’de en etkili tedavi yönteminin ilaç tedavisi olduğunu ifade eden Beşenek, “Ancak ilaç tedavisi gereksinimi olup olmadığı çocuk psikiyatrisinde yapılacak ayrıntılı tetkik ve değerlendirmeler sonucunda alınacak bir karardır. Çocuğun DEHB bulgularının okulda, evde ve akranları arasında işlevsellik alanlarını ne kadar bozduğu değerlendirilerek ilaç gereksinimine karar verilir. İşlevsellik düzeyinde çok belirgin bozulma olmayan çocuklarda sosyal beceri eğitimleri, davranışçı terapiler ve dikkat artırıcı girişimler/terapiler gibi ilaç dışı alternatif tedavi yöntemleri faydalı olabiliyor.” dedi.
Çocuğun işlevselliği düzenli aralıklarla takip edilmeli
Çocuk – Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Mert Beşenek, ilaç tedavisinin ne kadar kullanılacağı veya kullanılması gerektiğine dair belirli bir süre bulunmadığını belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tedavi başlanan çocuklar, düzenli aralıklarda takip edilerek problemlerin ne yönde değiştiği ve işlevsellikteki bozulmaların düzeyleri izlenmeli. Çoğu çocukta yaş ilerledikçe DEHB bulgularından biri olan aşırı hareketlilik sorunları azalma eğilimindedir ancak bu durum her çocuk için aynı olmayabiliyor. Akademik işlevsellik dışında sorunların daha az olduğu çocuklarda bazen okulların kapalı olduğu dönemlerde ilaca ara verilerek tekrar değerlendirmeler yapılabilir ve ilaç gereksinimi gözden geçirilebilir. Ancak özet olarak, ilacın ne kadar süre ile kullanılacağı çocuğun tedaviye yanıtı, psikiyatrik kontrollerdeki sorunların gidişatı ve sürece göre çocuk psikiyatristinin alabileceği bir karardır.”
Sorumluluk almaları için teşvik edilmeliler
DEHB tanısı olan çocukların akademik alanda özel desteğe ihtiyaç duyduklarını vurgulayan Beşenek, “Ders çalışma becerisi geliştirmek için davranışçı yöntemlerin uygulanması, daha planlı ve programlı bir gündelik hayat oluşturulması, yapılandırılmış bir sosyal çevre ile sorunların artmasının önüne geçilmesi, sıcak ve anlayışlı bir ebeveynlik tarzının korunarak çocukların sorumluluk almasının teşvik edilmesi gerekiyor. Öğretmenler ise bu çocukları daha yakından takip ederek zorlandıkları alanlarda onlara yardımcı olmak için hazır bulunmalı, onları geliştirici sorumluluklar vermeli, yerine getirilen sorumluluklarda ödüllendirerek okula uyumlarını arttırabilmeli, gerekirse anlamadıkları yerleri bire bir anlatabilmeli, dikkatinin dağıldığını fark ettiklerinde ilgisini tekrar derse yönlendirebilmeli ve aile ve psikiyatrist ile bir takım halinde çalışabilmeliler.” diye konuştu.