EuroLeague’de sürprizlerle dolu bir hafta geride kalırken temsilcilerimizden Fenerbahçe Beko, uzun süre sonra galibiyetle tanıştı. İstanbul’da nefeslerin tutulduğu Anadolu Efes-Barcelona maçında ise Ergin Ataman’ın iki teknik faul alarak oyundan atılması, Lacivert-Beyazlıların mağlubiyeti tatmasına sebep oldu.
Sürprizi bol, ilginç bir haftayı geride bıraktık. Özellikle Cuma günü alınan sonuçlar çok şaşırtıcıydı. Kâğıt üstünde favori görünen takımların hepsi yenildi. Zaten EuroLeague’i sevmemizin sebebi de bu!
Evet, Cuma günkü maçlara bakalım. Uzatmaya giden iki maç vardı: Unics Kazan-Olympiacos ve Efes-Barcelona. Efes maçında Sertaç Şanlı şov yaptı ama artık Barcelona forması giydiği için İstanbul deplasmanında gülen Katalanlar oldu. 4/5 üçlük, 5/6 ikilikle toplam 24 sayı…
Mirotic, Kuric ve Laprovittola da eşlik edince Barcelona kazandı. Sezon başında Real Madrid’den transfer edilen Arjantinli guard’ın performansı her maç yükseliyor. Efes’te ise Larkin 35, Micic 36 dakika süre aldı. Maçın en kritik anlarından biri Ergin Ataman’ın iki teknik faul alarak oyundan atılmasıydı. Ergin Ataman bunu ilk defa yapmıyor. İtirazı haksız, tonu ayarsız. Böyle olunca da takımına zarar veriyor. Tofaş’ın altyapısında coachluğumu da yapmış olan sevgili Yakup (Sekizkök) Abi’yi bir kez daha Barcelona maçının sonlarında başantrenör olarak kenarda gördüm. Yakup Abi geçen sefer kazanmıştı ama bu kez olmadı. Efes’in galibiyet serisinin bu mağlubiyete rağmen devam edeceğini düşünüyorum.
Geçen hafta Milano’yu üçlük bombardımanıyla sahadan silen Olympiacos, bu kez o kadar isabet bulamasa da Kazan’ı yenmeyi başardı. Sloukas, normal sürenin son topunu oynayamadı belki ama Bartzokas’ın öğrencileri Olympiacos’un eski günlerinden sinyaller vermeye devam ediyor. Yunan takımlarının iyi olması EuroLeague’in kalitesini artırır.
Panathinaikos ise CSKA karşısında hiçbir varlık gösteremedi. Shved iyi günlerinden birindeydi ama Semen Antonov belki de kariyer maçını oynadı. 6 denemede 4 üçlük isabeti. EuroLeague’in en baskın uzunlarından Milutinov ise hâlâ sakatlığını tam olarak atlatabilmiş gözükmüyor.
Cuma sürprizlerine dönelim. Zenit, evinde Kızılyıldız’a 58-69 yenildi. Ligin en zayıf kadrolarından birine sahip olan Kızılyıldız için hiç beklenmeyen bir galibiyet oldu. Üç maçtır kaybeden Milano ise zincire yenisini ekledi. Berlin deplasmanında Alba’ya karşı 17 sayı geri düştüler (60-43), döndüler (71-70), ama maçı bitiremediler. Son yazıda Marcus Eriksson’un Alba’dan daha iyi bir takımda oynamayı hak ettiğini söylemiştim. Israrcıyım. Beşi üçlükten 21 sayıyla maçın yıldızı oldu. Milano’nun uzunları sakat olunca ribauntlarda 41-26 üstünlük sağladılar. Maçı Alba’ya kazandıran da bu istatistikti. 2.23’lük Christ Koumadje, Olinde, Sikma… Ribaunt vermediler Milano’ya.
Perşembe gününün maçlarında ise eksiği çok Asvel, Bayern Münih’e direnemedi. Bayern, Lucic ve Rubit önderliğinde kazanmayı bildi. Zalgiris, Baskonia’yı devirerek içerde üçte üç yaptı. Özellikle Lekavicius’un maç sonu performansı çok belirleyiciydi. Zalgiris, yavaş yavaş kıpırdanmaya başladı. Bakalım Baskonia’daki kötü gidişe Neven Spahija çare olacak mı?
Fenerbahçe ise haftalar sonra kazandı. Monaco’yu içerde yenerken Vesely gene başroldeydi. Bu kez Henry de şut sokmaya karar vermişti. Guduric, Nando De Colo, Polonara derken Fenerbahçe birkaç kez on sayıdan yakalanmasına rağmen maçı bitirdi. Geçen maç çok övdüğümüz Shayok üç denemesinde de isabet bulamadı ve 0 sayı, -5 verimlilikle maçı tamamladı. Zaten 5 dakika oynadı. Fenerbahçe’nin en büyük eksiği de sanırım bu. Shayok, Booker, Henry, Pierre… Bir türlü istikrarı yakalayamadılar.
Fenerbahçe, haftaya Zenit’e gidiyor. Saint Petersburg’da çok zor bir maç bekliyor sarı-lacivertlileri. Efes’se Bayern deplasmanında. Kazanırsa, artık play-off potasına girer, bir daha çıkmaz diye düşünüyorum.
Haftanın maçı ise İspanya’da olacak: Son maç, cuma saat 23.00’te Barcelona-Real Madrid.