Enis Cevdet, 1921’de bir kış günü Üsküdar’daki Şemsi Paşa Hastanesi’nin nemli koğuşunda dünyaya veda ettiğinde, büyük bir gizemi de ardında bıraktı. Neredeyse yüz yıl sonra, 2017’de, yine Üsküdar’da, editör Babür Erkin, Osmanlı’nın bu meçhul gazeteci ve yazarının evrak-ı metrukesini bir sahafta tesadüfen bulduğunda şu olağanüstü soruyla karşılaştı: “1900 ‘da, Sultan Abdülhamid’in devr-i saltanatında İç Anadolu’nun nihayetsiz bozkırının kuytularına düşen dünya dışı bir varlığın öyküsü gerçekten de yaşanmış olabilir miydi?”
Babür Erkin, Bahadır Boysal’ın illüstrasyonları eşliğinde, kayıp yazar Enis Cevdet’in gerçek ve kurgunun iç içe geçtiği incelikli araştırmasının peşine düşüyor ve bizleri köse çöl Türkmeni Hafız Necmeddin Efendi, iktidar düşkünü Avlonyalı Süreyya Bey, seksen cin sahibi Muskacı Abduşşems, gayretkeş fotoğrafçı Garabet Terlemezyan, güzeller güzeli Afitap Hanım, müflis sertabip Tarık Bey, meraklı sinemacılar Jean-Paul Soleil ile Lucian’ın da dâhil olduğu şaşırtıcı bir anlatıyla baş başa bırakıyor…
Enis Cevdet’in kitabı ‘hayretbahş bir muamma’ Mübarek Mahlûk Efendi Karakarga Yayınları’ndan çıktı.