AKP İktidarının, Cemevlerine ibadethane yerine ‘kültür merkezi’ statüsü vererek ‘Alevi Açılımı’ yapmayı planladığı iddialarını PİRHA’ya değerlendiren HDP Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, “İktidar seçime yatırım yapmaya çalışıyor. Tarih boyunca yaşanmış olan Alevi katliamlarını ben hiçbir Alevinin unutacağını düşünmüyorum. Aleviler bu tuzağa asla düşmemeli ve taviz vermemelidir” dedi.
AKP iktidarının görevlendirdiği kimi isimlerin cemevlerini dolaşarak “talepler raporu” hazırlaması ve ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “58 ilde 1585 cemevini ziyaret ettik” sözü yeni tartışmalara da zemin hazırladı.
Erdoğan’ın konuşmasındaki tek cümle hükümete yakınlığıyla bilinen Abdülkadir Selvi tarafından köşesine taşındı. Selvi, hükümetin üç madde üzerinde bir çalışma yaptığını yazarak, “Cemevlerinin ibadethane sayılması talepleri söz konusu. Ama kabinedeki eğilim cemevlerinin ‘Kültür Merkezi’ statüsüne kavuşturulması yönünde” dedi. Selvi ayrıca, dedelere maaş bağlanması, cemevlerinin elektrik ve su giderlerinin devlet tarafından karşılanmasının düşünüldüğünü de belirtti.
HDP Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, iktidarı Alevi sorununu çözme konusunda samimi bulmadığını, gerçek bir çözüm için öncelikle tarihte yaşanan Alevi katliamlarıyla yüzleşilmesi gerektiğini ve Alevilerden özür dilenmesi gerektiğini vurguladı. Hatimoğlulları, her mezhebin, dinin ve farklı inançların bu ülkede özgürce yaşamasının tek koşulunun, eşit yurttaşlık haklarına sahip olmaktan geçtiğini de aktardı.
“HALA ALEVİLERİN EVLERİ İŞARETLENİYOR BU ÜLKEDE”
Yapılmak istenenlerin açık bir şekilde seçim yatırımı olduğunu ifade eden Hatimoğlulları şunları dile getirdi:
“AKP’nin oylarının eridiğini herkes biliyor. Aynı zamanda kendileri de çok sık anket yapan bir partidir. Hem kendilerinin yaptırdığı anketler de hem de tarafsız olarak yapılan anketlerde AKP’nin oylarında çok ciddi bir erime olduğu görülüyor. 2002’de AKP iktidara geldiğinde iki temel açılımdan bahsetti. Biri Kürt açılımı, diğeri Alevi açılımı. Alevi açılımına gelecek olursak, daha kısa bir süre önce kolluk kuvvetleri İstanbul’da bir cemevine postalları ile girdi. Hala Alevilerin evleri işaretleniyor bu ülkede. Tarih boyunca yaşanmış olan Alevi katliamlarını ben hiçbir Alevinin unutacağını düşünmüyorum. Eğer sahici bir çözüm arayışı varsa, 3 torba çimento ya da elektrik, su faturası ödenmesi ya da dedelere maaş bağlanması meselesi değil. Burada bir zihniyetin, bir mantalitenin değişime ihtiyacı var. Günümüz koşullarında AKP iktidarı döneminde siyasal İslamın dozu daha da arttı ve İslam-Türk sentezi olarak değişiklik gösterdi. Böylesi koşullarda Alevileri daha çok ötekileştirdiler, Alevileri daha çok dışladılar. Mesela bu kamu çalışanları ile ilgili yapılan mülakatlar da Alevi olanları kadrolara almadılar. Çok yakın bir zamana kadar hükümetin çeşitli kademelerinde görev yapanlar, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere hükümetin temsilcileri cemevine cümbüş evi diyorlardı. Şimdi ne değişti de birden böylesi bir açılımdan bahsediyorlar?”
“ALEVİ SORUNU ÇÖZÜLECEKSE, İLK ÖNCE ALEVİ KATLİAMLARIYLA YÜZLEŞİLMELİDİR”
‘Bu bir açılım değil, bu kelimenin tam anlamıyla seçim rüşveti dağıtmaktır’ diyen Hatimoğlulları sözlerine şu şekilde devam etti:
“Şayet gerçekten açılım yapılacaksa, Alevi sorunu çözülecekse bu konuda yapılması gerekenler çok net bellidir. Bir kere tarihsel bir yüzleşmeye ihtiyaç var. Başta Meclis olmak üzere orada oluşturulacak hakikatleri araştırma komisyonları tarihle yüzleşmeyi sağlamalıdır. Ve Alevi katliamlarından dolayı Alevilerden özür dilenmesi gerekir. Bugün Dersim Katliamı’ndan tutunda Çorum, Maraş, Sivas, Gazi Katliamlarına kadar bir dizi katliam yaşanmış. Bunlar yine en bilinenleri. Bu coğrafyada Alevilere çok ciddi katliamlar yaşatıldı, bunu bir elektrik – su faturasıyla, dedelere maaş bağlamayla telafi edeceğini zanneden anlayış ve bunu kabul edecek olan anlayış bu sorunu çözemez. Aynı zamanda Alevi cephesinden de konuşmak gerekir. Bunu kabul eden anlayış, Türkiye’de gerçek anlamda Alevi sorununun çözülmesi, çözüme kavuşturulması konusuna hizmet etmiş olmaz. AKP Kürt sorununun çözümü noktasında bir adım atamıyor. Çünkü ittifak ortağı MHP. Milliyetçi bir parti. Aynı zamanda AKP’nin içindeki dinamikler de sorunun çözülmesi noktasında bir adım atılmasını engelliyor. Bu durumda baktılar ki elimizde ne kaldı? O halde Alevilere dönük açılımlardan ilerleyelim de Alevilerin sempatisini kazanalım. Birkaç dedeyi, birkaç cemevini kendime bağlayayım ve buradan seçime yatırım yapmış olayım diyorlar.”
“ALEVİLER, BÖYLESİ BİR TUZAĞA DÜŞMEMELİ VE ASLA TAVİZ VERMEMELİDİR”
Alevi halkının AKP’nin bu oyununa kesinlikle gelmemesi gerektiğini vurgulayan Hatimoğlulları; “Bu AKP iktidarının kendi fikri. Peki Aleviler tarafından bu olaya nasıl bakmamız gerekiyor? Hiçbir Alevinin, hiçbir Alevi kurumunun, hiçbir dedenin, hiçbir cemevinin böylesi bir tuzağa düşmemesi gerekiyor. Kurmayı hayal ettikleri, 2023 vizyonu diye tanımladıkları yeni Türkiye’de, Alevilerin tarih boyunca yaşamış olduğu katliamların daha beteri ile karşı karşıya kalabiliriz. Böylesi bir tehlike ile uzlaşmak, böylesi bir tehlike ile anlaşıp onu iktidara yeniden taşımak konusunda Alevilerin rol ve misyon oynaması tarihsel olarak asla kabul edilebilir bir şey değil. Alevi toplumuna bu konuda ben sonsuz bir güven duyuyorum. Yani Aleviler bu tuzağa asla düşmez. Tarih boyunca yaşadıkları katliamları, ötekileştirmeleri, yok sayılmaları hiçbir zaman unutmadılar, unutmazlar da. Fakat buradan sizler aracılığıyla, buna meyil edecek varsa kişiler, kurumlar buradan onlara çağrı yapmak istiyoruz. Sakın ha sakın böyle bir rüşvet teklifine hiçbir kurum, hiçbir cemevi, hiçbir Alevi, hiçbir dede asla taviz vermemelidir. Bunu elinin tersiyle itmelidir. Aleviler satılık değildir. Bu iktidar Alevileri satın alamaz, satın alamamalıdır. Bu ülkede demokrasiyi tesis etmek, farklı halkların ve inançların bir arada yaşamasının garantisi, başta Kürt halkı ve Alevi halkı olmak üzere bu ülkenin aydınları, demokratları ve bu ülkede demokrasinin tesis edilmesini isteyen tüm güçlerdir. O bakımdan da burada Alevilere çok önemli bir misyon düşmektedir. Biz bu çizgiyi hiçbir zaman kabul etmez ve desteklememeliyiz. Bu çizgiyi kabul edecek olan varsa bir dede, bir cemevi, bir Alevi kurumu bütün Alevi toplumunun buna karşı en sert tavrı alması kanaatindeyim. Buradan en sert tavrı alma konusunda da ben çağrımızı yenilemek istiyorum” şeklinde konuştu.
“ÖZGÜRCE YAŞAMANIN TEK KOŞULU, EŞİT YURTTAŞLIK HAKKININ SAĞLANMASIDIR”
İktidarın bir yandan Alevi açılımından bahsetmesinin bir yandan da cemevlerine kültür statüsü vermesinin tezatlık teşkil ettiğini söyleyen Hatimoğlulları son olarak şunları aktardı:
“İktidar Alevilerin inanç merkezini kabul etmeyerek onları aslında asimile etmeyi hedefliyor. Kültür merkezi adı altında yapmaya çalışıyor bunu. Bu teklifi kabul etmek gerçekten Alevi inancından vazgeçmek anlamına gelir. Asla kabul edilebilir bir şey değil, çok tehlikelidir. Bugün biz buna karşı çıkıyoruz. Bu ülkede inanç özgürlüğü olmalıdır ve her inancın kendi yaşamını idame ettirecek bir dayanışma kurulmalıdır. Bununla birlikte bizler Diyanet İşleri Başkanlığı’na bu kadar büyük bir bütçe ayrılması inanılır gibi değil. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı’na10 bakanlığın toplam bütçesi kadar bütçe ayrılıyor ve artık her yerde Diyanet İşleri Başkanı’nı görüyoruz. Her yerde konuşuyor. Adli yıl açılışında resmi bir katılım sağlayarak konuşma yaptı. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Sonuç itibarıyla gerçekten bizim ihtiyacımız olan az önce söylediğim gibi bir yüzleşmedir. Anayasal anlamda bir açılım yapılıp, eşit yurttaşlık sağlanmalı. Her halktan, her dilden, her inançtan insanımız eşit ve özgür yaşamalıdır. Bugün Alevilere rüşvet bağlamında cemevlerini kültür merkezi haline getirelim ve elektrik – su faturalarını ödeyelim, orada çalışanlara maaş ödeyelim demek Alevileri egemenlikleri altına almak ve Alevileri asimile etmek, inançlarından uzaklaştırmak demektir. Hiçbir Alevi bu teklifi kabul etmemelidir.”
Melis CİDDİOĞLU-Eren GÜVEN/ANKARA