Küba Devriminin efsanevi lideri Fidel Castro ile ilgili olarak dilimizde yeni bir kitap yazıldı. Kitabın yazarı Hatice Eroğlu Akdoğan’ın bundan önceki kitabı da Fakir Baykurt’un hayatı ve eserlerini konu alan bir biyografik yapıttı.
Edebiyat alanında ün yapmış bir yazarın hayatını yazmaktan, Küba’da devrim yapmış ya da devrime önderlik etmiş politik bir şahsiyetin hayatını yazmaya el atmak doğrusu biraz şaşırtıcı. Zaten yazar da kitabın sunuş yazısında Küba gerçeği içinde Fidel Castro’nun hayatını yazarken aynı zamanda kendi siyasi bilincini sınama; böyle bir konunun hakkından gelip gelmeme konusunda önemli bir deneyim yaşadığına vurgu yapıyor.
Evet, “Fidel Castro; Kendi Gerçeğini Yaratan Efsane” adı verilen bu kitabın girişi genel hatlarıyla Küba’nın tarihsel gerçekliğinin anlatımıyla başlıyor. O gerçek içinde önce Fidel Castro’nun İspanya’dan göçmen işçi olarak Küba’ya gelen babası Angel Castro beliriyor. Angel Castro’nun evliliği ve doğan çocukları içinde Fidel Castro’yu izlemeye başlıyoruz. 1926 yılında doğan F.Castro’nun önce çocukluk yılları. Kişiliğini kazanmaya ve yeteneklerini geliştirmeye başladığı yıllarda ise ailesi, öğretmenleri ve çevresiyle çatışmaları. İlk, orta ve lise diyebileceğimiz 18 yaş öncesi okul döneminde kazandıkları ve kazanma savaşı içinde oldukları… Çünkü bir insanın kendi özelliklerini oluşturup buna bağlı bir toplumsal pozisyon almasında çocukluk ve gençlik yıllarında aldığı eğitim, edindiği ahlak ve yeteneklerin önemli bir yeri vardır.
Fidel Castro’nun ülkesi Küba’nın içinde bulunduğu ve geleceğine ilişkin ilgisi de lise yıllarında, Küba’nın özgürlük savaşçılarından Jose Marti’nin şiirlerini ve onun fikirlerini içeren deneme yazılarını okumasıyla başlamıştır. Bu bağlamda üniversite yıllarında da eşitlik ve adaletin sağlanması gibi toplumsal değerlerin mücadelesinde yerini alır. Kendini Jose Marti’nin takipçilerinden biri olarak gören Eduardo Chibas’ın kurduğu Küba Halk Partisi(Ortadoks Parti)’ne katılır. Fidel Castro, Batista 1952’de askeri darbe yaptığında, darbeye karşı sessiz kalmayı seçen Ortadoks Parti’den ayrılarak kendine ayrı devrimci bir yol çizer.
Küba’da Batista’nın faşist rejimine karşı mücadelenin yoğunlaşması toplumsal atmosferi daha sıcak hale getirir. Batista’ya karşı isyanı ateşlemek için Fidel önderliğinde bir grup devrimci 1953’te Moncada Askeri Kışlasına saldırır. Fidel eylemden sağ kurtulanlar arasındadır ama hapsedilir. F. Castro, mahkeme salonunu, faşist rejimin uyguladığı işkence ve kıyımlara karşı bir kürsüye dönüştürür. Savunmasını “Tarih beni beraat ettirecektir” diyerek noktalar. Ardından hapishane günleri ve iki yıl sonra gelen siyasi afla birlikte yeniden özgürlüğüne kavuşur ama Fidel için bu bir özgürlük değil, mücadelenin farklı koşullarda sürdürülmesi biçimidir. Meksika sürgününde bir araya gelen Kübalı devrimciler bu sefer Granma adı verilen yatla Küba’da Sierra Maestra dağı eteklerine çıkarma yaparak yeni bir cephe açarlar. Kararlılık ve atılganlıkta Fidel’in belirleyici özellikleri ve rolü vardır. Zaten söz konusu kitap F.Castro’nun bir insan ve bir devrimci olarak sınırları zorlayan olağanüstü özelliklerini karşımıza çıkarıyor. Siyasi biyografik bir eseri, edebiyatçı birinin biyografisini ele almaktan farklı kılan da bence bu yan oluyor.
“Daha ne oluyor?” diye sorulacak olursa 1 Ocak 1959’da Küba’da Batista diktatörlüğü dağılıyor ve Fidel Castro önderliğinde bir devrim gerçekleşiyor. Devrimin önderi bu saatten sonra halkına daha çok yakın oluyor. Devrimin savunulması ve inşasında F.Castro’nun politikaları halkın devrime sahip çıkmasını ve devrimci süreçle kaynaşmasını, devrimle büyümesini beraberinde getiriyor.
Ülkesinde devrim yapan Fidel kabına sığmıyor. Sömürü ve yoksulluk altındaki Latin Amerika ülkelerinin davasını da kendi davası gibi sahipleniyor. Yetmiyor emperyalistlerden bağımsızlıklarını alamaya ve korumaya çalışan yoksul Afrika ülkelerine yardıma koşuyor. Fidel Castro o dönem 7-8 milyonluk ülkesiyle dünyada sıkışan halkların derdine çare bulmaya koşuyor. Kendi coğrafyasına uzaklığı sadece 150 km olan Küba’nın bağımsız olmasını, sosyalist bir düzen kurmasını ABD istemiyor. 60 yıldır Küba’ya ambargo uyguluyor ve uygulatıyor. Tüm bu zorluklara karşı Fidel Castro, “Eğer özgürlüğümüzden taviz vermek gibi alçaltıcı bir durumla karşı karşıya kalırsak, tercihimizi özgürlükten yana kullanarak bu adayı batırmayı yeğleriz” diyerek Küba’nın bağımsızlığında hep ama hep ısrar eder ki onun bu cüreti bugün Küba halkına bulaşmış gibidir. Fidel Castro’dan halkına miras kalan en büyük değer bu olsa gerek. Fidel nasıl ki özgürlüğüne düşkün biri olarak Küba özgür oluncaya kadar mücadeleden vazgeçmediyse, hep özgür kalmak isteyenler de onu ancak direnip dik durarak sağlama gayretindedirler. Kitaptan Fidel’in bu öngörüsünün de tanığı oluyoruz.
Fidel Castro’nun kişilik özelliklerinin Küba Devrimi ve devrimin inşa sürecideki etkileri günümüz Küba’sına da önemli bir karakter kazandırmış olsa gerek ki ‘Fidel demek Küba demek, Küba demek Fidel demek’ diyesi geliyor insanın. Hatice Eroğlu Akdoğan’ın söz konusu kitabı bize bu duyguyu hissettirir gibi bir düzlemde kendini tamamlamış oluyor.
Fidel Castro; Kendi Gerçeğini Yaratan Efsane,
Yazarı: Hatice Eroğlu Akdoğan, Ceylan Yayınları, 2021 Kasım, 367 sayfa.
Duygu Uzel kimdir?
1971 Burdur doğumlu. İlk ve ortaokulu Burdur’da Lise eğitimini de İstanbul’da tamamladı. Çeşitli yayınevlerinde ve e-dergide editörlük yaptı. Bir tanesi derleme olmak üzere yayınlanmış dört kitabı var. Ayrıca kolektif çalışma olan iki çocuk kitabında da öyküsü bulunmakta. Bunların dışında aylık yayınlanmakta olan çeşitli kültür, edebiyat ve sanat dergilerinde öykü ve yazıları yayınlanıyor. İzmir’de ikamet etmekte.
Eserleri:
Mor Menekşeler -Roman (1999)
Martılara Simit Atacaktık Hani – Günlük (2011)
Çalakalem Kadınlık Halleri -Derleme (2012)
Gecenin İçindeki Gölge– Roman (2013)
Hayvan Dostlarınızdan Mesaj Var– Kolektif çocuk öyküleri Derleme (2020)
Haydi Tut Elimi-Kolektif çocuk öyküleri Derleme (2021)