Tüm doğal hayat için büyük riskler taşıyan kömür santralleri dünyada 6 ülkede yoğunlaşmış durumda. Brüksel, Berlin, Londra ve Washington’da faaliyet gösteren ve iklim çalışmaları yapan E3G adlı düşünce kuruluşu, salı günü yayımladığı raporda, kömür santrali projelerinin yüzde 80’inin 6 ülkede olduğunu kaydetti. E3G bu ülkeleri Çin, Hindistan, Türkiye, Endonezya, Vietnam ve Bangladeş olarak sıraladı.
Ayşenur Önal’ın aktardığı habere göre, Kasım ayındaki Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP26) için önde gelen hedeflerden biri, kömür santrallerinin tarihe karışması adına bu yeni projelerin iptal edilmesini sağlamak. E3G ise 44 ülkenin yeni projelerin sona erdirilmesinde mutabık kaldığını hatırlatarak, 2015’teki Paris Anlaşması’ndan bu yana yeni kömür santrali projelerinin dünya genelinde yüzde 76 azaldığını belirtti.
Sağlığı yok ediyor
Avrupa ve dünya genelinde kömürden çıkış trendi varken Türkiye’nin bu trendi takip etmemesini değerlendiren Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül, kömür santrallerinin zararlarını şu sözlerle anlattı:
“Türkiye’de ağırlıklı olarak linyit kullanan ve ithal kömür kullanan santraller var. Bu 2 santral tipi de bu kömürleri yakarak elektrik enerjisi üretiyor. Özellikle linyit yakarak elektrik enerjisi üreten santraller çok büyük bir kirlilik ve problemler dizisi oluşturuyor. ‘Bunlar ne?’ diye sorarsak temel olarak; linyit santrallerde en kolay şekilde yakılabilen en kirli kömür çeşidi. İçinde çok fazla ağır metaller bulunduruyor. Belli bölgelerde yarısından fazlası kül ve kükürt oranı yüksek, dolayısıyla hava kirliliğine sebebiyet veriyor. Bu hava kirliliği Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde özelikle bulunduğu bölgede çok ciddi sağlık sorunları yaratıyor. Bu Hastalıkların başını akciğer problemleri, kanserler, inmeler ve astım krizleri çekiyor.”
Doğayı yok ediyor
“Bunun haricinde kömür santralleri çok yoğun bir sera gazı salımı yaptıkları için; kükürt, dioksit, azot ve oksitler gibi zehirli gazları da saldıkları için çok yoğun bir toprak ve su kirliliği de oluşturuyorlar. Maraş Afşin bölgesinde yapılan çalışmalarda toprakta çok yoğun bir şekilde ağır metalin biriktiği tespit edildi. Nerede santral varsa bu kirlilik tespit ediliyor. Ürün rekolteleri düşüyor ve ürünler kirleniyor.”
Partiküller tehlike saçıyor
“Türkiye’de 34 tane aktif termik santral var ve bunlar çeşitli bölgelerine dağılmış durumda. Hemen hemen her bölgede aktif olarak çalışan santral var. Santrallerin en büyük etkilerinden biri de partikül madde kirliliği. Partikül madde 2,5 ve 10 diyoruz bunlara. Partikül madde 2,5 saç telinin 10’da 1’i kadar büyüklükte bir kirletici madde ve rüzgarlarla yüzlerce km öteye taşınabiliyor. Dolayısıyla tüm Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde var olduklarını düşünürsek partikül madde (PM) 2,5 PM10 kirliliğine maruz kalmayan hiçbir bölgesi yok Türkiye’nin. Her tarafa gidiyor bu kirlilik.”
Baca filtrelerinin de işe yaramadığını vurgulayan Akgül, şunları söyledi:
“Termik santrallerin 2 çeşit etkisi var. Bir tanesi akut etkiler, yani salım gerçekleştiği anda neredeyseniz etkiliyor. Asıl etkisi ise zamana yayılan etki. Bu santraller 30-35 yıl çalışıyor. Bu zamana yayılan kirlerde aslında fitrelerin ne kadar iyi olursa olsun ikincil kaldığını söylememiz gerekiyor. Kaldı ki bunlar PM’lerin etkilemiyor. Bu filtreler kükürt giderim filtreleri; dolayısıyla toz, PM 2,5 gibi kirleticiler salınmaya devam ediyor. Siz ne kadar kükürttü önemli bir kirletici olarak filtrelemeye çalışsanız da santralin kirlilik etkisini azaltamıyorsunuz.”