HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Kur’an kurslarında meydana gelen çocuk ölümleri ve çocuğa karşı işlenmiş suçlara ilişkin Meclis araştırma önergesi hazırladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Kuran kurslarında yaşanan çocuğa karşı işlenmiş suistimal, şiddet, ihmal, taciz, cinsel istismar suçları ve ölüme sebebiyet verme vakalarının araştırılması, denetim mekanizmalarında yaşanan aksaklıkların incelenmesi, sorumluların açığa çıkarılması, mevcut soruşturmaların etkin yürütülmesi ve bu tür vakaların tekrarlanmasının engellenmesi amacıyla Meclis araştırma önergesi hazırladı.
HDP’li Remziye Tosun, kaleme aldığı önergenin ‘GEREKÇE’ bölümünde, 2012 yılında ‘Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’ değişikliği ile Kuran kurslarındaki 12 yaş sınırlamasının kaldırıldığına işaret ederek şu açıklamayı yaptı:
“2015 yılında 15 bin 265 olan 4-6 Yaş Kuran kurslarındaki öğrenci sayısı, 2019 yılında 170 bin 513’e, 2020 yılında ise 181 bin 808’e ulaşmıştır. Bununla birlikte Ensar vakfı davası gibi Kuran kurslarında çocuklara yönelik istismar, şiddet, taciz veya ölüm vakaları kimi zaman basına yansımıştır. 2016 yılında Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’ne (KAİMDER) ait evlerde kalan yaşları 8 ile 10 arasında değişen 45 çocuğun 2012-2015 yılları arasında, çocuklardan sorumlu öğretmen tarafından cinsel istismara maruz bırakılması toplumda infiale neden olmuştur. 2020 yılında ise İstanbul Maltepe’de Zümrütevler Kuran Kursu’nda üç çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığı basında yer almıştır. Olayın ortaya çıkmasının ardından soruşturma açılmıştır. Kuran kurslarında cinsel istismar vakalarının yanı sıra şiddet, eziyet, ölüme sebebiyet verme gibi vakalar ortaya çıkmış, kimi zaman cinayet, kasten öldürmeye teşebbüs gibi iddialar dile getirilmiştir.
3 Temmuz 2021 tarihinde Muş’un Merkez ilçesi yatılı Karşıyaka Kuran Kursu’nun tuvalet kapısının kolunda kemerle asılı bir halde bulunan 12 yaşındaki Mehmet Halit Yavuz hastaneye kaldırıldıktan sonra yaşamını yitirdiği basına yansımıştır. Olay sonrası Diyarbakır’da kalan aile, çocuklarının psikolojik sorunları olmadığını, çocuklarının intihar ettiğine inanmadıklarını ifade etmiş, ‘Çocuğun boyu ile kapı kolu arasında çok fark var. Kapı kolu yüksekliği 1 metre bile değil. O kemerin payı da var. Otursanız bile yere değersiniz. Bu yüzden bu olay bize şüpheli geliyor’ açıklamasında bulunarak olayın cinayet olabileceğinden şüphelenmiştir. Aynı şekilde Muş Devlet Hastanesi’nde ilk müdahaleyi yapan doktorun‘Bu intihara benzemiyor, el izleri ve morarma görüyorum’ şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Muş Müftülüğü, Muş Valiliği, Adalet Bakanlığı veya Diyanet İşleri Başkanlığı olaya dair açıklama yapmamıştır. Savcı tarafından olaya dair soruşturmaya kısıtlama (gizlilik) kararı getirilmiştir. Kısıtlama kararından dolayı olaya dair bilgi alamayan Muş Barosu ve Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Komisyonları, kısıtlama kararının kaldırılması gerektiği, kısıtlama kararının kaldırılması anından itibaren aşamalarda kamuoyuna detaylı bilgi vereceklerini ve olayın takipçisi olduklarını açıklamıştır.
25 Ağustos 2021 tarihinde ise Bursa Kestel Çamlıtepe Hafızlık Yatılı Kuran Kursu’nda 10 yaşındaki Y.K., hafızları C.S. (18), M.Ö. (19) tarafından üzerine kolonya dökülüp yakıldığı basına yansımıştır. Olaya ilişkin iki kişi gözaltına alınmış, akabinde adli kontrolle serbest bırakılmıştır. Baba Ali Karabulut ‘Çocuğu kursa Kuranı-kerim ve dua öğrenmesi için yatılı gönderdik. Aslında Kuran kursu değil, işkencehaneymiş’ açıklamasını yapmıştır. Bursa’nın Kestel İlçe Müftülüğü Özel Kalemi ise olayı doğrularken kursta her gün standart olarak dezenfekte için çocukların ellerine kolonya döküldüğünü ve olaya ilişkin kolonya dökülürken Y.K.’nın arkadaşlarından birinin çakmağı çaktığını şeklinde açıklama yapmıştır.
Anayasa 41.madde ‘Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır’ ile çocuklara yönelik hükümler düzenlenmiş, çocuklara karşı işlenen suçların önlenmesi ve koruyucu tedbirlerin alınması Uluslararası Sözleşmelerce garanti altına alınmıştır. Lanzarote Antlaşması ile imzacı devletler, çocukların cinsel suistimalini ve çocuğa yönelik cinsel istismarı önlemek, bu suçlardan mağdur olan çocukların haklarını korumak ve cinsel istismarına karşı ulusal ve uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmayı amaçlayarak anlaşmaya varmışlardır.
Dolayısıyla tüm çocukları korumak devletin ve kurumlarının ödevidir, sorumluluğudur ve yaşanan herhangi feci bir vakada bu husus devlet denetimindedir. İşbu önergede yer alan toplumu derinden etkileyen vakalar ile devlet kurumuna bağlı kurslarda meydana gelen çocuğa yönelik işlenen şiddet, suistimal, ihmal, cinsel istismar, ölüme sebebiyet verme suçları, kasten öldürme iddiaları ve buna karşılık çocuğun üstün yararı ilkesine dair yasal düzenlenmeler dikkate alındığında Meclisin bu hususta görev alması elzemdir. Kuran kurslarında meydana gelen çocuğa karşı işlenmiş suçların tüm yönleriyle araştırılması, mevcut cinayet iddialarının incelenmesi, denetim mekanizmalarında yaşanan aksaklıkların incelenmesi, sorumluların açığa çıkarılması, mevcut soruşturmaların etkin yürütülmesi ve bu tür vakaların tekrarlanmasının engellenmesi amacıyla Meclis araştırılması açılmasını arz ederim.”