MUSTAFA ÇOBAN
“Başûrê Kürdistan’daki savaş başladığından Kobanê’den, Hesêkê’den, Qamişlo’dan şehitlerimiz var. Diğer parçalardan şehitler var. Demek oluyor ki, bu savaş tüm Kürt halkını ilgilendiriyor” diyen Salih Muslim, saldırılarının amacını şu ifadelerle belirtiyor: “Hegemonik güçler Kürtsüz bir denklemin olmayacağını ve Kürtsüz bir çözüm bulamayacağını anladı. Kürtlere karşı yürütülen bütün bu savaşlar da Kürtlerin bu denklemden çıkarılması içindir. Kürtlerin bunun farkına varması ve birleşmesi lazım.”
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Salih Muslim ile İmralı tecridini, tecride karşı yapılanları ve yapılması gerekenleri, Türk devletinin Başûrê Kürdistan’a dönük saldırılarını, KDP güçlerinin gerilla alanlarındaki hareketliliğini, Bağdat’ta yoğunlaşan diplomasi-görüşme trafiğini, Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine dönük işgal saldırılarını, bölgeye dönük özel-psikolojik savaş uygulamalarını, Kürt ulusal birlik görüşmelerini ve Deraa, Suveyda gibi bölgelerdeki özerklik tartışmalarını konuştuk.
Salih Muslim ile söyleşimizin ilk bölümü şöyle:
İmralı’da ağırlaştırılmış tecrit uygulamaları sürüyor. Kürt halkı da dünyanın her yerinde buna karşı eylem içerisinde. Bu durumu nasıl görüyorsunuz?
Önderlik meselesi bir dönüm noktası olmuş durumda. Kürt halkı nerede olursa olsun Önderliğinin özgürlüğü olmazsa kendisi sanki hiçbir şey elde etmemiş gibidir. Veya geçici şekilde elde etmiş gibidir. Ki artık düşman da bunu biliyor. Baştan beridir İmralı’daki işkence, baskılar, tecrit vb. her şey bununla birlikte geliyor. Ki politikaları baştan beri böyleydi. Uluslararası komployla başı koparıp ondan sonra da gövdeyi parçalamak istediler. Bu politika halen devam ediyor.
Önderliğin bir sözünden bile rahatsız oluyorlar. En azından Kürtlerin ona bağlılığını biliyorlar. Onun için Kürt halkını bastırmak için orada işkence ve tecrit uyguluyorlar. Mesele buradadır. Buna karşı da Kürt halkı nerede olursa olsun direniyor. Zindanlarda, meydanlarda, Avrupa’da, Kürdistan’da buna karşı direniyor. Artık herkes bunun farkındadır. Kürt sorununa çözüm bulmak için tek muhatap vardır. Önder Abdullah Öcalan’dır. Ancak o Kürt halkını ikna edebilir. Başka çaresi yoktur. Bu tecridi uygulayarak Kürt sorunu konusunda hiçbir zaman ciddi bir adım atmak niyetinde değiller. Bu baskılar onların kötü niyetli olduğunu gösteriyor. Halk da tabii buna karşı direniyor ve direnecektir de.
Hangi güç olursa olsun, gerçekten Ortadoğu’da istikrarı, Kürt sorununun çözümünü istiyorsa muhakkak İmralı’da başlamalıdır. Kürt halkı sadece İmralı’yı dinliyor. Başka yolu yoktur. Herkes Önder Öcalan’sız bir çözümün olmayacağının bilincindedir.
Onun için de baskılar ve tecrit devam ediyor. Orada uygulanan tecrit uygulamaları hiçbir yasaya uygun değildir. Hatta Türkiye’nin uluslar arası kanunlarına göre de uyumlu değildir. Öyle bir duruma gelmiştir ki, artık ahlaki boyutu kalmamıştır. Bu nedenle kabul edilemez. Avrupa’da olsun, şurada burada olsun; eğer gerçekten insanlığı, insan haklarından hukuktan bahsediliyorsa bu gerçeği görmeleri gerekiyor.
Türk faşizmi bütün Kürtleri, kanunları, kuralları ayak altına almıştır ve kendi bildiğini yapıyor. Birilerinin çıkıp bunu durdurması gerekiyor. Bunu durdurmak da Kürt halkına düşüyor. Türk faşizmi, önünde Kürt halkından başka kimseyi görmüyor. Onun için Kürt halkının dostları, demokratik güçler ve herkes bu duruma ses çıkarmalıdır.
Türk devletinin Başûrê Kürdistan’a dönük saldırıları sürüyor. HPG, 7 gerillanın KDP güçlerinin pususu sonucu şehit düştüğünü duyurdu. İşgal saldırılarıyla birlikte MİT’e istihbarat bilgisi vermekle sınırlı kalmayan KDP güçleri, gerilla alanlarındaki hareketliliğini de arttırdı. Rojavalı Kürtler bu duruma nasıl bakıyor? Sizin tutumunuz nedir?
Şimdi orada bir çatışma savaş var. Bu savaş, Kürt gerillası ile Türk devleti arasında oluyor. Kürt gerillası kimdir? Kürt gerillası sadece Bakur’dan gelen Kürtler değildir. Tüm parçalardan bir araya toplanmış, Kürdistan’ı savunuyorlar. Yani Başûrlusu da var, Rojavalısı da var, Rojhilatlısı da var, Bakurlusu da var. Bu savaş başladığından beri bizim bu kadar gencimiz şehit düştü. Kobanê’den, Hesêkê’den, Qamişlo’dan şehit düşmüştür. Diğer parçalardan da şehitler var. Demek oluyor ki, bu savaş tüm Kürt halkını ilgilendiriyor. Türk devleti saldırırken, sadece Bakur Kürtlerine ya da PKK’ye saldırmıyor; bütün Kürt halkına karşı savaşıyor. Demek oluyor ki, buna ortak olan da bütün Kürt halkına karşı savaşıyor.
KDP’nin içerisinde öyle bir kesim var ki, iradesi falan artık esir mi olmuş, satmış mı, Türkiye’nin planlarını uyguluyor. İzlediğimiz kadarıyla gerilla alanlarına gönderilenler peşmerge falan değildir. En çok KDP’ye bağlı özel güçlerdir. Belli odakların emri altındaki güçlerdir. Gulan, Zerevani gibi… Bunların hepsinin kime bağlı olduğunu herkes biliyor. Onun için çok tehlikeli bir oyun oynanıyor. Başta kendi halkına, gücüne ve KDP’ye karşı çok tehlikeli bir oyundur. Buradaki Kürtlerin direnişi sonucu bir değer olmuştur. Bu savaşla bindiğin dalı kesiyorsun.
Gerçekten böyle bir savaş patlak verirse, akıllı davranılmazsa en başta ve en fazla zarar görecek olan KDP’nin kendisidir. KDP içerisindeki odakların kendisidir. Bu nedenle -onlar da kardeşlerimiz olduğu için- sanırım bu yanlıştan dönerlerse çok iyi olur. Sen “savaşmıyorum” diyorsun ama bütün gücünle çember içine almışsın. Hiçbir yardımın yok ya da gerillanın başka bir yere gitmesini engelliyorsun. Gerilla Başûr’da bir yerden bir yere gidince pusuya düşüyor. Çok kötü bir şey, çok tehlikeli bir oyundur. Zararı bütün Kürt halkınadır. Başta da KDP içerisindeki bu odaklara zarar gelir. Çünkü bindikleri dalı kesiyorlar. Bunun olmaması gerekiyor.
PYD olarak bunları durdurmak için elimizden ne gelirse yaparız. Arabuluculuk olursa da yaparız. Bütün buradaki güçlerimizden ne istenirse buna hazırız. Çünkü ufukta büyük bir bela görünüyor. Bunu önlemek için elimizden gelen her şeyi yaparız. Çünkü bunun zararları, artık Başûr’a değil bütün Kürdistan’a olur. Buradaki bir ailenin çocuğu, orada Türk faşizmiyle savaşırken şehit düşüyor. Buna bir övünç meselesi olarak bakıyor. Peki oradaki çocuğu arkadan hançerlenirse aile ne düşünecek? Bir Kürt eliyle öldürülmüştür. Ya da düşmana karşı savaşırken birisi arkadan vurmuştur denilse, o zaman ne diyecek? O yüzden orada sınırlı kalacaktır demeyelim. Bütün Kürdistan parçalarını etkileyecektir diye düşünüyorum. Çok tehlikeli bir oyundur. Umarım oradaki güçler akıllarını başlarına alır ve bundan vazgeçer. Çünkü bu, Kürtler için çok büyük bir beladır.
Başûrê Kürdistan ve Irak’ta sürekli yeni gelişmeler oluyor. Bağdat’ta birçok ülkenin katılımıyla Irak konferansı gerçekleştirildi. Emmanuel Macron da Kürdistan’a ziyarette bulundu. Kürtlerin durumuna ve yeni bir sürecin başlayacağına ilişkin tartışmalar var. Nasıl bir gelişme öngörüyorsunuz?
Sanırım Bağdat’taki toplantı veya kongre diyelim, daha çok Irak ile ilgiliydi. Irak’ın fazla işlerine karışılmaması, bütün komşuların Irak için neler yapması gerektiğine dair yapıldığını düşünüyorum. Tabii Fransa Cumhurbaşkanı kendi ülkesinden ziyade NATO’yu; NATO ülkelerini temsil ediyordu. Sanırım bu ziyaretlerin devamı da gelecektir. Muhakkak başka toplantılar da olacaktır. Bunun içerisinde tabii Kürt meselesi de vardır. Macron’un kalkıp Kürdistan’a gitmesi hatta Şengal’e gitme girişimi oldu. Tabii bazıları onu ziyaretten vazgeçirdi ama onun planında Kürt meselesi de vardı.
Sanırım o toplantıda yeni bir eksen oluşturuyor. O da şu şekildedir. Daha önce ‘Yeni Şam’ diye bir proje vardı. Irak-Şam-Mısır. Şimdi onu genişletip Körfez ülkelerini de katıyorlar. Yeni bir eksen oluşturuluyor. Ortadoğu politikasıyla ilgilidir diye düşünüyorum.
Çok hassas bir süreçten geçiyoruz. Birkaç yıl öncesine kadar kimse Kürdün uluslar arası veya Ortadoğu denkleminde yer almasını beklemiyordu. Ama şimdi görüyoruz ki hem hegemon güçler hem de diğerleri, Ortadoğu’yla ilgilenenler Kürtsüz bir çözüm bulamayacaklarını ve Kürtsüz bir denklemin olamayacağını anladılar. Bütün buradaki savaş da Kürtlerin bu denklemden çıkarılması içindir. Kürtlerin bunun farkına varması gerekiyor. Ve biz artık Ortadoğu’nun denkleminde varız. Herhangi bir çözüm Kürtsüz olmayacaktır. Onun için birleşelim. Sözümüz, davranışımız bir olsun. Düşmanlarımızı dostlarımızı tanıyalım ki bu denklemde hem kendi halkımız hem de bölgedeki halklar için çok olumlu bir rol oynayabilelim.