Gecenin bir vaktinde adımlarını ağırdan atıyordu. Sokak aralarında gelişi güzel kondurulmuş binalara bakıyordu. Gençliğinden bugünlere ne çok değişim görmüştü Adnan.
Köşedeki kahvenin önünde durdu. Geldiği hafiften yokuş olan sokağa baktı. Anında başını aşağıya çevirdi. Köşe başları afişleme, duvar yazılamalarında önemli yer tutardı. Tehlikenin olup olmadığını kontrol ederdi. O günler Adnan için geçmişte kaldı.
“ Yoldaş Adnan uykun mu kaçtı? Yoksa geçmişe mi takıldın?”
Sesin Ferhat’ta ait olduğunu anladığında gülümsedi. Birlikte aynı dernekte geceli ve gündüzlü koşturmuşlardı.
“ Hangisini desem ki? İkisi birden demek doğru olur. ”
İki arkadaş binaların aralarından sessizce aşağıya doğru yürüdüler. Duvarları sarı boyalı ortaokulun yanına geldiler. Birlikte bakıyorlardı. Ferhat sessizliği bozdu:
“Bir tane ortaokulumuz ve yukarıda ana caddenin kenarında bir ilkokulumuz vardı. İlkokulun yanında Rumlardan kalma taşlardan örme, genişliği büyükçe bir su kuyusu vardı. Hemen yanında derme çatma bir kahvehane vardı.”
“Çardaklı kahvehane derdim. Kuyunun suyu boldu. Kuyuya baktıkça kendi gölgemi aşağıda dalgalı görürdüm.”
“Binalarla gelişiyoruz derken kuyular bir bir kapatıldı. Sokak çeşmeleri vardı. Modernleşiyoruz diye halkın suyunu kaş ile göz arasında iptal ettiler. Şimdi parayla su içiyoruz.”
“Damacan içinde su icat ettiler. Adına sağlıklı su dediler. Sermaye para üstüne para kırıyor. Su hepimizin hakkıdır.”
Ferhat gülerek:
“Eski günlerde su eylemimiz olmuştu. İnsanları uyandırmak, birlik olmak güzel günlerdi.”
İki arkadaş yüz yüze gülümseyerek bakıyorlardı. Adnan gözlerini kırpıştırdı:
“ Bizim kuşağımız toprağa karışıyor. Birbirimizi yolcu ediyoruz. O günler güzel günlerdi. İnsanlarla iç içe olmak güzeldi.
Su eylemimiz dedin. O gün bizimle yoldaşlık edenlerimizden birkaçını yıllar önce toprağa sloganlar eşliğinde vermiştik. Yaşam koşullarından dolayı buralardan zorunlu ayrılanlarımız oldu. Öldüler mi? Kaldılar mı?”
Tekrar yürümeye başladıklarında köpeklerin havlamasını duydular. Ferhat’ın elleri cebinde:
“ Yan tarafa düşen dağda ormanlık içinde tek ve iki katlı evler vardı. Elektrikleri vardı ama suları yoktu. Devrimci grupların halktan topladıkları paralarla su boruları alındı. Belediyenin su şebekesinden başlayarak halkımız ile çalışarak su boruları döşendi. Semtte devrimciler el ile gösteriliyordu.”
Adnan birden canlandı:
“Halk için mücadele… Ana caddenin aşağı kısmında susuzluğa hayır eylemi yapmıştık. Ummadığımız kalabalık gelmişti. Ellerinde plastik su bidonları, tenekeler vardı. Kimileri tencere, kaşık getirmişti. Önder kısa bir konuşma yaptı. Susuzluğa hayır. Diye birlikte attığımız sloganda, ellerini bidonlara, tenekelere vuranlar vardı. Tencere kaşık getirenlerde, kaşık ile tencerenin altına vuruyorlardı. Slogan ve güm güm sesleri ortalığı yıkıyordu. Sanırım on beş yirmi dakika sürmüştü.”
Yürüye yürüye su protestosu yaptıkları yere geldiler. Yolun ortasında o günkü gibi durdular. Birkaç dakikada olsa o günler akıllarından gelip geçti.
31.07.2021