in , ,

Tehditlere karşı sessiz kalmayalım!

Basın açıklaması

Gazeteciler tutuklanıyor, haber takip ederken dövülüyor, gözaltına alınıyor, tehdit ediliyor, çetelerin saldırısına uğruyor.

Gazeteciler tutuklanıyor, haber takip ederken dövülüyor, gözaltına alınıyor, tehdit ediliyor, çetelerin saldırısına uğruyor.

Tutuklayan, yargılayan, tehdit eden doğrudan iktidar. Daha dün Suruç katliamında ölenleri anmak isteyen grupları izleyen gazetecilere polis plastik mermiyle saldırdı.

Gazetecilik uzun yıllardır büyük saldırı altında. Bir süre tutuklu kalan gazeteci Can Dündar, serbest kaldıktan sonra süren yargılamalar sırasında silahlı saldırıya uğradı. O an yanında bulunan Dilek Dündar ve milletvekili Muharrem Erkek’in cesur davranışları sayesinde Can Dündar bugün hayatta. Aynı saldırıda NTV muhabiri Yavuz Şenkal yaralanmıştı.

Daha sonra da gazetecilere ölümcül saldırılar oldu. İktidarın hedef gösterdiği birçok gazeteci devlet destekli çetelerin hedefi oldu.

Devletin doğrudan saldırılarının yanı sıra devleti yönetenlerin çağrıları ve teşvikleriyle yapılan gazetecilere yönelik tüm saldırıların failleri ya cezasız kaldı ya da ödül gibi göstermelik cezalar verildi.

Şimdi yeni bir durumla karşı karşıyayız. Ölüm tehditleri nedeniyle Almanya’ya gitmek zorunda kalan gazeteci arkadaşımız Erk Acarer evinin önünde bir grubun saldırısına uğradı. Acarer’e saldırının yazdıkları nedeniyle olduğunu, saldırganların ifadesinden biliyoruz. Arkadaşımız dün yine fiili bir tehdit aldığını twitter hesabından duyurdu. Gazetecilere saldırı bir sürek avına dönüştü.

Ama daha vahimi Alman devletinin Artı TV Genel Yayın Yönetmeni Celal Başlangıç’a söyledikleriydi. Meslektaşımız, evine gelen Alman polisinin Almanya’da bulunan 55 kişilik bir suikast listesi bulduğunu, bu liste içinde kendisinin de yer aldığını söylediğini açıkladı.

İlk çağrımız tutuklanma ve saldırı tehditleri nedeniyle Türkiye’den çıkmak zorunda kalan gazetecilerin bulunduğu ülkelere: Meslektaşlarımız kendi topraklarında tehlikede olduklarını düşün dükleri için yurtlarını terk etmek zorunda kaldı, can güvenlikleri bulundukları ülkeye emanettir. Ciddi ve somut önlem alınmasını talep ediyoruz.

İkinci çağrımız, Türkiye’deki tüm partilere, diğer kurumlara: Bu tür tehditlere ve saldırılara açık tavır alın, lanetleyin. Yoksa her saldırının, baskının sessiz onaylayıcısı olursunuz.

Üçüncü çağrımız iktidara: Arkamızda Abdi İpekçi’den Uğur Mumcu’ya, Musa Anter’den İzzet Kezer’e, Metin Göktepe’den Metin Göktepe ’e kadar öldürülen gazeteciler listesi var ve hayli uzun. Ona rağmen işimizi yapmaya, yani kamuoyuna gerçekleri aktarmaya, gazetecilik yapmaya devam ediyoruz. Saldırı, tehdit, baskı işimizi yapmamızı engelleyemeyecek.

Dördüncü çağrımız hangi sınıftan ve cinsiyetten olursa olsun tüm halka: Eğer kandırılmak istemiyorsanız, gerçekleri öğrenmek istiyorsanız haber alma hakkınıza sahip çıkın, gerçek gazetecilere sahip çıkın.

DİSK Basın-İş

Foto: DİSK Basın-İş

What do you think?

10k Points
Upvote Downvote

Professor Georg Weizsäcker neues Mitglied des Wissenschaftlichen Beirats beim BMWi

Keine grundlegende Neuverhandlung des Protokolls zu Irland und Nordirland