Zhao Lijian, bugünkü günlük basın toplantısında, Çin’le ilgili konulara değinilen G7 zirvesi bildirisinde Hong Kong, Xinjiang, Taiwan ve denizcilik konularında Çin’e kasten iftira atılarak Çin’in içişlerine müdahale edildiğine dikkati çekerek, Çin’in buna şiddetle karşı çıktığını belirtti.
Sözcü, “Bu davranış, BM Şartı’nın amaç ve ilkelerini, barış, kalkınma, işbirliği ve ortak kazanca dayalı gidişatı ciddi şekilde ihlal ederek ABD gibi diğer az sayıdaki ülkelerin zıtlaşmayı yaratarak fikir ayrılığını genişletme konusundaki kötü niyetini ortaya koyuyor. Xinjiang, Hong Kong ve Tiawan ile ilgili meseleler, tamamen Çin’in iç işleridir ve herhangi bir dış gücün müdahale etmesine izin verilmez. Çin’in ulusal egemenliği, güvenliği ve kalkınma çıkarlarını koruma kararlılığı sarsılmaz“ dedi.
Dünyanın çok kutuplulaşması ve uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesinin çağın karşı konulmaz eğilimleri olduğunu vurgulayan Zhao, bir ülke veya birkaç devletten oluşan bir grubun dünyaya hakim olduğu dönemin artık tarihte kaldığını dile getirtti.
Zhao, günümüzde uluslararası toplumun küçük çevreye dayalı “grup siyayeti” yerine gerçek bir çok taraflılığı uygulaması gerektiğini de sözlerine ekledi.
14 Haziran’da yayımlanan NATO zirve bildirisinde de Çin’le ilgili asılsız iddialar vardı. Bildiride Çin’in “sistematik bir meydan okuma” yarattığı belirtildi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, zirvenin ardından peş peşe “Çin politikasında uygun bir denge bulunmalı” ve “Çin hem ortak hem rakip” şeklinde açıklamalarda bulunmuştu. Basında “iki lider NATO’nun Çin’e karşı sert tutumunun yumuşatılmasını amaçlayan girişimlerde bulundu” değerlendirmeleri yer aldı.
ABD Başkanı Joe Biden, G7 ve NATO zirvesine katılma fırsatıyla, bazı ülkelere öncülük ederek „Çin tehdidi teorisini“ yaygınlaştırmaya çalışıyor.
Ancak birçok yabancı medya kuruluşu Çin konusunda, ister G7 ister NATO içinde olsun, üye ülkeler arasında hala ciddi fikir ayrılıkları olduğuna dikkat çekti.
CRI