Ayşe Tansever
Halklar sömürülüyorlar, baskı altındalar, aşağılanıyorlar, her gün bir kez daha kenara itiliyorlar. Alay ediliyorlar, aldatılıyorlar. Aç, hasta, uykusuz, yorgunlar ve eksikleri çok. Mutsuzlar, Üzgünler. Çaresizler ve umutları kalmamış. Yok sayılıyorlar. Yarınlarında bir umut görmüyorlar. İşsizler, güvenceleri yok. Zaten işi olanların da eline geçen para yetmiyor ki.
Yeni liberal politikaların Latin Amerika halklarının çoğunu getirdiği nokta bu. Şimdi de pandemi her şeyin tuzu biberi oldu. Yaşamlar dayanılmazlaştı. Bir sevdiğini, bir yakınını kaybetmeyen insan kalmadı. Artık insanların dayanacak gücü yok ve hemen hemen her gün, her an Latin Amerika’nın bir yerinde bir patlama, bir isyan kendiliğinden oluşuveriyor. Bizde de öyle aslında. Ekvador, Şili, Peru derken Kolombiya halkları patladı. İktidarlar oyalama taktiklerinde ama halklar artık yutmuyor. Çarşamba, Cuma, Cumartesi yine sokaktaydı Kolombiya halkı. Şiddet, gazlar, kurşunlar altında tencere çaldılar, sanatsal gösteriler yaptılar. Kurşunlandılar, tutuklandılar, yaralandılar hatta altı can kaybettiler. Gecekondularda hayatları daha da iyi değil ki zaten.
Brezilya ve pandemi sonuçları
Kolombiya bu kez, Brezilya halklarına örnek oldu. Geçtiğimiz hafta sonu sanki sokaklara dökülme sırası onlara gelmişti. Pandemi ve sonuçlarına “yeter” dediler. Bolsonaro’nun halkları Covid-19 ile katlettiğini bağırdılar sokaklarda. “Defol!” “Git başımızdan!” diye bağırdılar. Parlamentoyu Bolsonaro’yu görevden almaya çağırdılar. Artık sağlık bakanlarının değişmesinin değil Bolsonaro’nun kendisinin gitmesinin gerektiğini haykırdılar avazları çıktığı kadar.
Brezilya, yalnız Latin Amerika’da değil tüm dünyada aşı konusunda başa güreşen ülkelerden biri. Ülkede geçmişten beri çok güzel bir aşı üretim sistemi kurulmuş. Ama tabii henüz Covid-19 aşısı üretilmiyor. Hindistan gibi dünyanın eczanesi deniyor. Ayrıca sağlık sistemi bizdeki gibi devlet “güvencesi” altında. Diğer çoğu kıta ülkelesindeki gibi henüz özelleştirilmemiş. Yine bizdeki gibi özel hastaneler de var.
Belki de devlet hastanelerini masraftan kurtarmak için Bolsonaro tüm dünya ülkelerinin aksine bu Covid-19 virüsünü ölümcül olarak tanımadı. Aşı yapmaya çok geç ve büyük tartışmalar, baskılar sonucunda başlandı ve hala yavaş yapılıyor. G-20 ülkeleri içinde nüfusa oranla en az aşı yapılan ülkedir. Uzun süre ona bile gerek olmadığı savunuldu. Bolsonarocu doktorlar da onun bu tezlerini destekleyerek Dünya Sağlık örgütünün uyarılarını gereksiz gördüklerini açıkladılar.
İspatlanmış hiçbir yararı olmayan çok ucuz bir ilaç paketini tedavi için yeterli gördüler. Ayrıca da “aşı büyük ilaç tekellerinin çıkarlarına hizmet ediyor” lafları ile halklarla sanki dalga geçtiler. Bu virüsün gripten farkı olmadığında inatlaştılar. Maske, mesafe gibi önlemleri gereksiz gördüler. Halk kendiliğinden maske taksa bile Bolsonaro takmadı. Hatta karşı gelen yetkilileri görevden aldı. Halkını kitlesel olarak ölüme mahkum etti. Başka bir deyişle halkını katletti.
Ama ağır aksak aşı başladı. Çin ve Rus aşıları alınmaya başlandı. ABD “benim aşımı alın” diye karşı çıktı ama yine de ucuzluğu ve ülke içinde üretilme anlaşmaları ile bu aşılar uygulanıyor.
Sonuç olarak Brezilya’da hastalığın ilk çıktığı Şubat 2020’den beri 500 bine yakın kişi öldü. Yalnız kıtanın değil tüm dünyanın Hindistan’dan sonra ikinci yüksek ölüm oranı olan ülke olarak adını duyurdu. Mayıs sonu itibari ile de 17 milyon civarında hasta sayısı var. Hastanelerde yer bulmak için hastalar sandalye üstünde günlerce bekliyorlar. Oksijenler bitti, Venezuela yardım olarak yolladı.
Korunma koşulları olmadığından hastalık çok hızlı bir şekilde artıyor. Batıdaki varyantı gibi en çok zararı yaşlılar görmüyor. Her yaş grubunu etkiliyor. 50-59 yaş grubu içinde artış oranı %525; 40-49 arası yaş grubu içinde %626; 30-39 yaşa arası %565 olarak tespit edilmiş. 20-29 yaş grubu için de az değil; %256. Bu rakamlar grupların genel nüfus içindeki oranını dikkate almıyor. Örneğin genç nüfusun toplam içindeki payının %23 olduğu dikkate alınırsa gençlerin de hastalığa yakalanma ve can kaybı oranı yüksektir. (1) İktidar bu bilgileri dikkate almıyor. Bolsonaro’nun faşistleri fake haberlerle sosyal medya üzerinden gençleri kendi çıkarları doğrultusunda bilgilendirip yönlendirmeye çalışıyor, aşıya karşı olma propagandası yapıyorlar.
Ve Bolsonaro hala maske takmamakta direniyor. Çeşitli yerlerde etkinliklere giderken de maske takmıyor. Düzenlediği sokak gösterilerine de sadece kendi sağ faşist güçleri katılıyor ve onlardan kimse de maske, mesafe vs. kurallarını dinlemiyor. Diğer kesimler de kendi çabalarıyla korunmaya çalışıyorlar.
Açlık
Brezilya dünya eczanesi olduğu kadar yiyecek üretim cenneti. Yiyecek ihracatında dünya üçüncüsü. Ama kendi halkını doyurmuyor. Büyük gıda tekelleri yiyecek maddelerini ihraç edip ceplerini dolduruyorlar. Ayrıca döviz getirdikleri için teşvik alıyorlar. 2003 yılında büyük bir açlık yaşanmış. O dönemde Lula “Sıfır Açlık” “herkese 3 öğün yemek” politikaları ile iktidar oluyor ve 2013 yılına kadar başarılı kampanyalar yürütülüyor. Tam bir başarı hikayesi yaşanıyor. 2014 yılında açlıktan ölen olanı %5’e düşüyor. O zamandan beri de yükselme eğiliminde. 2018 yılında açlar iki katına çıkmış. Bolsonaro politikaları bunun baş sorumlusudur.
Pandemi ile birlikte açlık sorunu azıtmış durumda. Aralık 2020’de yapılan araştırmaya göre 116 milyon insan yarın yiyecek bulup bulamayacağını bilmiyor. Hiçbir güvencesi yok. Ülkenin kuzey kısmında her 5 kişiden biri aç. İnsanlar kapı kapı dolaşıp yiyecek arıyorlar. Trafik lambalarında duran arabalara aç insanlar yanaşıp yiyecek istiyorlar. Ve arabada olanların mutlaka yanlarında birşey bulundurup isteyene vermesi bir gelenek haline gelmiş. Bolsonaro döneminde açlık yine ülkenin gündeminde. 19 milyon insan aç ve Bolsonaro 2020 Eylül BM toplantısında utanmadan “dünya halkları giderek daha çok Brezilya yiyecekleri ile besleniyorlar” diye övünmüş. (2)
‘’ Kolumuza Aşı, Tabaklarımıza Yemek!”
Bolsonara iktidarının pandemi ile mücadele rezaleti sonucunda rekor ölümler ve hastalanmalar, arkasından kitlesel açlık sorununun ortaya tekrar çıkması halkların zaten var olan öfkesini taşırdı. Baskılar ve yeni özelleştirme programları, Aralık 2020 sonrasında pandemi yardımlarının kesilmesi vebenzeri uygulamalar halkların öfkesini yükseltmesine rağmen yine de pandemi korkusu, aşısızlık nedeniyle diğer kıta ülkeleri gibi sokağa çıkmadılar ama hoşnutsuzluk giderek kendini daha çok hissettirdi. Bolsonaro’yu nasıl def edeceklerini kara kara düşünüyorlardı. En sonunda pek sokaktan yana olmayan sol gruplar da bunu gerekli görmeye başladılar. Ve yavaş yavaş sokaklar ısınmaya başladı.
2016 yılından beri ilk sokaklara dökülme, 31 Mart’ta 1964 askeri darbesinin yıl dönümünde yaşandı. Çok kalabalık yoktu ama bir kıpırdanma hissedildi. Sonra 1 Mayıs tartışılmaya başlandı. Bir önceki yıl gibi yine evde mi kalınacaktı? 1 Mayıs sönük geçti. İşçi sendikaları bazı yerlerde ufak çaplı bir kutlama yaptılar. Sokaklara dökülme eğilimi artıyordu. İşte tam bu sırada 13 Mayıs’ta iktidar Jacarezinho’da bir barioyu uyuşturucu gerekçesi ile basarak 25 kişiyi katletti. Kendiliğinden tüm ülkede patlamalar başladı. Hava birden değişti.
Bu kez sol güçler halkların arkasında kalma korkusunu hissettiler. 29 Mayıs’ta tüm ülkede kitlesel protesto kararı alındı. 400 sol grup ve kişinin katıldığı internet üzerinden toplantılar yapılıp protestonun nasıl örgütleneceği açık açık tartışıldı. Her gün sosyal medya üzerinden ve maillerle çağrılar yapıldı. Her bir kentte nerede saat kaçta buluşulacağı belirlendi ve yazıldı çizildi. Sağlık çalışanları gösterilerde uyulması gereken önlemleri basıp dağıttılar. Maske, dezenfektan ve mesafe kuralları tekrar tekrar anlatıldı. Eğer riskli iseniz evde kalın dendi. Gösteriler sonrası eve dönünce saçları ve giysilerinizi yıkayın sonra 14 gün kendinize bakın dediler.
29M gösterisine böyle açık açık hazırlanıldı. 100’ün üstünde örgüt 200’ün üstünde yerleşim alanında tüm ülkede sokaklara ve meydanlara çıktılar. Belirli işçi örgütlenmeleri, özellikle öğrenciler, sempatizanlar, kollektifler, tarım işçileri ve Topraksız Köylü Hareketi, diğer tarım kollektifleri, kadın örgütleri ve sol örgütler, Afrika orijinliler ve yerli haklar sokaklara döküldü. Ülke sanatçıları da büyük destek verip renk kattılar.
Baş talep “Bolsonaro fora” yani “defol artık” sloganıyla avaz avaz sokakları çınlattılar. “Devlet başkanı virüsten tehlikeli” şiarı gök yüzüne yükseldi. Görevine son verilmesi talebi hiç bu kadar yürekten söylenmemişti. Bolsonaro politikalarının katlettiği tüm yakınlarının adına halklar bağırdılar. Bir de sokak isimleri değiştirilip ölenlerin adı verilmeye başlandı.
İkinci ana talep özellikle kadınların evlerinde kendileri yazdıkları “kolumuza aşı tabaklarımıza yemek” öne çıktı. Kadınlar herkese aşı yapılsın istiyorlar. Çocuklarının karnını doyuramamanın acısı içinde 2020 Aralık ayına kadar verilmiş olan pandemi yardımının tekrar başlaması talebini dile getirdiler. 600 real (yaklaşık 100 ABD doları) bir yardım talep ediliyor.
Brezilya gençlerinin çoğunluğunun iş, hele hele kayıtlı iş bulma olanakları çok düşüktür. O nedenle de uyuşturucu ticareti tek geçim kaynağı olabiliyor. Eşitsizlik en çok da onları vuruyor. Bu nedenle gençler protestoların en başında en enerjik grup olarak, “Yaşamak istiyoruz!”, “Gelecek istiyoruz!”, “Bedava eğitim istiyoruz!” “İş istiyoruz!” taleplerini dile getirdiler.
Aynı bizde olduğu gibi Brezilya’da da toplu konut projeleri var. Bir çok yoksul insan evlerinden çıkarılıyor ve sokaklara atılıyorlar. Son zamanlarda hem çıkartmalara karşı durmalar hem de evsizlerin boş evleri işgal etmeleri arttı. 7000 aile halen böyle yerlerde kalıyor. Onlar ve onları destekleyenler de pandemi döneminde evden atılmaların durdurulmasını talep eden sloganlarla gösterilerdeydiler. Bunlara, kira ödemelerinin durdurulmasını talep edenler de destek verdiler.
Topraksız Köylü Hareketi de zaten başından beri Bolsonaro iktidarının kır politikasına karşı. Onlar tüm pandemi sürecinde aç insanlara 1000 tonun üstünde sağlıklı gıda yardımı yaptılar. Kendi işgal topraklarında yetiştirdikleri ürünleri bedava, yoksulluğun olduğu alanlara taşıyıp dağıttılar. Bu hareket de işlenmeyen toprakların latifundalardan alınıp köylülere dağıtılması, bu toprakların Çok Uluslu Tarım şirketlerine verilmemesi, Amazon ormanlarının korunması taleplerini dile getirdiler.
Gösterinin sonuçları
Gösterilerden çıkarılan bazı dersler var. En önemli sonuç da artık politik mücadelede yeni bir dönemin başladığına işaret edilmesi. Protestolara 420 bin insanın katılmış olması gerçekten büyük bir başarı olmalıdır. Halklar komşu ülke halklarından da dersler alarak, Covid-19 korku duvarını aşmış, haklarını aramak için sokaklardan çekilmeyecekleri, bu işi sonuna götürecekleri kararlılığını göstermiş gibiler. Sol örgütler de kendilerine gelmiş görünüyor. Halktaki bu öfkeyi kaybetmeden daha yükseltme planları yapmaya başladılar. 3 Temmuz için yeni bir protesto düzenlenme kararı alındı. Halkların %83’ünün Bolsonaro’yu istemediği kamu oyu araştırmalarında ortaya çıkıyor.
İkinci çıkarılan sonuç, orta gelir grubunda olan küçük ve orta burjuvazinin de gösterilere destek verdiği gözlenmiş. Özellikle kentlerde işçilerin ve köylülerin katılımı az olmasına rağmen kent orta sınıfları sokakları doldurmuş.
Sosyal medya şimdiye kadar genellikle faşist sağ güçler tarafından kullanılıyormuş ve ilginç bir şekilde bu gösterilerle birlikte onların etkisi azalmış. Sokağa çıkmamaları doğrultusunda herhangi bir manipulasyon yapamamışlar ve öylece olaylara seyirci kalmışlar. Onun yerine sol görüşlülerin mesajları ortalığı kaplamış.
Göstericiler çok örgütlü ve disiplinli bir şekilde mesafe, maske ve hijen kurallarına uymuşlar. Yığınla maske, alkol dağıtılmış. Zaten çekilen fotoğraf ve videolarda bu görülüyor. Herkesin arasında mesafe ve maske var.
Tabii başka bir etkeni de unutmamak gerekiyor. Şimdi ortada 2022’de yapılacak başkanlık seçimlerine katılma hakkını kazanmış eski liderleri Lula var. Onun seçilme engeli kalktı ve suçsuzluğu kabul edildi. Halkların böyle bir alternatif görmesi de önemlidir. Halklar iktidar mücadelesinde kendi yanında olacağını bildiği bir insanı, Lula’yı görüyorlar. Bu iktidar çevrelerini de etkilemiş ve maliye bakanı kesenin ağzını açmaları gerektiği doğrultusunda açıklamalar yapmıştı. Ama buna rağmen Bolsonaro pandemi yardımları yapılmayacağını söyleyip “parası olmayan bankaya başvursun” diyerek halklarla alay etti. Milletin öfkesi tepesinde.
Bolsonaro hep “partisiz” sıfatı ile yan yana söylenip vurgulanır. Kendisinin bir partisi yoktur. Çeşitli sağ partiler onu destekler ve parlementoda çoğunlukturlar. İki kez iktidardan alınma önerisine “hayır” dediler. Şimdi yenisi gündemde. Halkın bu protestosu sağı düşündürmeye başladı. Kamuoyu yoklamaları Bolsonaro karşıtlarını %83 olarak gösteriyor. 2022 başında yeni seçimler var. Lula aklandı ve başkanlık adayı. Sola yakın burjuvazi araya sıkışmış durumda. Bolsonaro’nun içinden geldiği Ordu içinde de huzursuzluk başlamış. Oradan bir çok kişi kabinesinde bakan olarak yer alıyor. Halkın 29M’de sokaklara dökülüşü iktidar güçleri içinde büyük bir yankı yapmış görünüyor. Artık halkları kuzu kuzu evlerinde açlık ve Covid-19’a terk etmenin pek olası olmayacağını görüp yeni yollar aramaya yönelmişler. Korkmaya başlamışlar. Sinirliler. Ve bu tüm medya yorumlarında yerini almış. Bolsonaro arkasından çekilmeler gündem olmaya başladı. Sağın en zayıf günlerini yaşadığı yorumları var.
Sonuçta, 29 Mayıs protestoları ülkenin yeni bir döneme girdiği işaretlerini veriyor. Devasa bir mobilizasyonla Bolsonaro’yu alaşağı etmenin mümkün olduğu inancı güç kazandı. Halkların hareketliliğini, taleplerini dayatmasını artırmak nasıl olacak? Şimdi solun bu potansiyeli nasıl değerlendireceği tartışılıyor. Tüm dünya solunda olduğu gibi ittifak, ortak strateji sorunları başlıklarında ateşli tartışmalar yaşanıyor. Kitlelerdeki bu cesaretin hangi politikalar ile hangi biçimlerde örgütlenip güçlendirileceği, etkin hale getirileceği tartışılıyor. Artık kitlelerin sayısı yanında politik nitelikleri de önem kazanmıştır.
1. (1) Rakamlar: Right to life: youth struggles for survival in the covid-19 pandemic, Living Periphery 25 Mayıs 20212.
(2) Rakamlar: Brazil:hunger is back. Claudia Fiz Jullia Ganter. Colectivo forca tururu.jpg
Karşı Mahalle
Foto: Karşı Mahalle/ Reuters/Ueslei Marcelino