Enikonu: Böyle de, temel bir dayanak vardı önümüzde.
Karanlıkta saklanmayan, her şeye muhakkak güneş ışığı bulaşır.
Evet, bir tek kediler mart ayını yalancı çıkarmaz.
Bir örnek: Şiir mi dediniz?
Tozlu kitap rafların arasında,
eğer ellerimiz bir soluk değerse şiir kitaplarının sayfalarına…
Bizlere, şiirlerinde bir resim ya da bir simge verip,
köşelerinde bizi gözeten, toprak ve su kadar mütevazı onlarca şair,
ayak bastığımız yer toprak olmuş…
Bizlere yeni düşler ören şairlerimiz vardı.
Ki toprak vardı, su vardı,
Çamurda debelenmek de vardı,
üzerinde yürüyecek bir yolun mihenk taşlarını örerlerdi bize,
okuyarak metafizik ve maddi yönümüze dokunabilen
dizeler bırakıp gitmişlerdi çok uzaklara…
Bazen, pijamasının çizgilerinde kedileri kovalayan mı, dersiniz!
Ve belki o eski pijamaların çok şeritli çizgilerinde,
bir ben düz yazı canlı şiir anlatıcısı…
Üstümüzde devasa mavilik göz göz esiyor.
Birde, dik bir yamaca tutunmaya çalışan badem ağacı.
Sokakta yürüyen bir çocuğun elerinde, yakın bahar çiçek açmış.
Yanı başımızda tırıs koşar bir adımla diğer adımı takip eden,
köpek yavrularının sevinci gülümseme olarak dillerine yansıyor.
Bize bir simge olarak verilen pijama çizgilerinin ipuçları henüz bitmedi.
Bu pijama çizgilerinde, sek sek oynayan birkaç kız çocuğun ense ayrığında,
iki tutam saç örgüsü ören annelerimiz vardı.
Giyinik deri çizgili kediler evin süpürgeliğinde,
bir resim bir kopya vermiş yazın işi yapan ben şaire.
Atmış iki sayısının simgesinde öldürülmeden bekliyorlar.
Görünürde ne bir kasap dükkânı nede ciğerci Sado var.
Orta yaş ramağında, eli bastonlu bir adam
derisi siyah beyaz çizgili kedileri kovalıyor.
Arada bir durup omzunda çizgi desenli bastonunu emziriyor.
“ Ve bekli de dünden kalma bir kültürdü belleğimize yerleşen bu simge, bu resim.
Artık pijamasının desenli çizgilerinde bir şeyler kovalayan dedelerde kalmadı. “
Ali Şeker